İSTANBUL- Bu yıl üçüncüsü gerçekleşen,  "Brand Week Istanbul" 16 Kasım tarihinde başlayıp dün son buldu.

İlk günden büyük beğeni alan Brand Week İstanbul Enfluence at Work Başkanı, İkna Psikoloji Profesörü Robert Cialdini, Mustafa Denizli’nin de yer aldığı “Marka yatırımlarında spor platformunun sihri”, Ece Şirin, Evrim Aras’ın yer aldığı Türkiye’nin başarılı kadınlarının marka hikayeleri, Erdil Yaşaroğlu’nun “Beyin Acısı” başlıklı konuşması, İrem-Hulusi Derici’nin “Konumlandırmada Derici ekolü” oturumları büyük ilgi çekti.

"Az olan iyi bizim olmalı"

18 Kasım Çarşamba günü gerçekleşen oturumlarında,  Work Başkanı, İkna Psikoloji Profesörü Robert Cialdini, Mustafa Denizli’nin de yer aldığı “Marka yatırımlarında spor platformunun sihri” oturumunda Cialdini, belirsizlik ortamında iknanın gücünü anlattı. "Kıtlık zamanında kaybetme korkusu, sahip olma isteğini çok güçlü hale getirir, insanlar sahip olamayacakları şeylere daha güçlü bir arzuyla bağlanır" diyen Cialdini örnek olarak ise Iphone'6'ları vererek "Iphone'ların piyasada belirsiz bir miktarda, çok az sayıda kaldığı bilinse insanlar sahip olmak için deliye dönerdi" şeklinde konuştu.

"Çok eleştiri iyi sonuç vermiyor"

Türkiye’nin Galatasaray’ın ve Milli Takım’ın başarıları sonrası futbolda bir marka değeri yaratmayı başardığını; ancak bunu iyi kullanamadığını belirten Mutafa Denizli, "Bildğiniz gibi futbolda çok fazla konuşma var, bu kadar çok eleştiri ve bilinçsizliğin de marka değeri açısından iyi sonuç vermediğini görmekteyiz. Böylece başta futbolcuların yıprandığını herkes görüyor" dedi.

"Reklam yaparken dikkat"

‘Çığır Açan Yaratıcılık’ adlı konuşmasında, reklamcılık sektöründe özellikle üst düzeylerde kadın çalışan sayısının azlığına dikkat çekerek kadınları yaratıcı endüstrilerde çalışmaya teşvik etmek için She Says Vakfı’nı kurduğunu söyleyen Mr. President Kurucu Ortağı Laura Jordan Bambach,  Londra’da D&D Yaratıcılık Festivali’ni organize eden Bambach, geçen sene 22 bin iş ile başvurulan festivali İstanbul’da da gerçekleştirmek istediklerini belirterek, "25 kategoride, birincilere verilen kalem ödülü sektöre giriş kapısı. Ayrıca Alkol markaları ile çalışmak büyük sorumluluk getiriyor. Örneğin Türkiye’de alkollü içki reklamları yaparken çok dikkatli olmak gerekiyor" şelinde konuştu. Ardından  Karikatürist Erdil Yaşaroğlu, mizahın abartma sanatı olduğunu söyleyerek, çizdiği karikatürlerin arka planını anlattı.

Hayranlıkla izlendiler

19 Kasım Perşembe günü ilk olarak Süperstar Ajda Pekkan, sunuculuğunu Yekta Kopan'ın yaptığı " Sürdürülebilir Marka yönetimi" başlıklı söyleşisinde soruları yanıtladı.Ardından sahneye gelen ünlü komedyen Cem Yılmaz "Neden ben komedyenim de siz değilsiniz?" konulu konuşma yaparak markaların insanlar üzerindeki etkisine değindi. Yekta Kopan'ın sorularına tüm samimiyetiyle yanıt veren Ajda Pekkan, "Ben hayatımda her zaman vokalist olmak istedim. Ve öyle yeşiştirdim kendimi sonra birden bire kendime bir süpriz yapmış oldum süper star ünvanını alarak. Bukadar sire Ajda Pekan olarak kaldım. Süprizleri zaten çok severim" diyerek sözlerine başladı.

"Paraya zaafiyetim olmadı"

"Ajda Pekan markasına gelince ilhamverici olduğunu düşünüyorum" diyen Süperstar, Bu beni de farklı kılıyor.  Aslında yumurta tavuk- tavuk yumurta gibi çok eğlenceli ve karmaşık buluyorum yaşamı. Galiba başarıya odaklanmış biriyim. Bence para birçok önüme gelen cazip teklifleri eğer benimle örtüşmüyorsa hiçbir zaman kabul etmedim diyebilirim. Çünkü hayatım boyunca paraya zaafiyetim olmadı" şeklinde konuştu.Herşey olabilirdim ama muhasebeci olamazdım" diyen Süperstar Ajda Pekkan, "Mesela ukala bir ahçı olabilirdim. Çünkü iyi bir gurmeyim. Yemekleri karıştırmayı da seviyorum. Ev kadını olsaydım börekler açardım" size diyerek mizahi açıdan yaklaştı.


"Her zaman işin başındayım"

Yekta Kopan'ın "Bir kurumu yönetmek durumunda kalsaydınız ne yapardınız, hatta bir ekibiniz var ekiple nasıl çalışıyorsunuz?" sorularına, "Bence Ajda Pekkan biraz narsist bir yapıda, evet. Bir kurumun yöneticisi olsaydım pekte çalışanları dinlemezdim" diyerek İşin şakası bir yana aslında bizlerde bir ekiple çalışıyoruz. Yanımda benimle olan bir çok kişi var fakat sıkıcı olabilirim. Ekibimde problemler olduğunda sıkça toplantılar yaparak strateji geliştiriyor, kendimize göre çözüm buluyoruz. Ben her zaman işin başındayım. Genelde yönlendirmeyi de ben yaparım. İnsanları dinlemeyi de severim böylece tüm sorunları dinleyerek hallediyorum" dedi.

"Hayvanları çok seviyorum"

"Hayvanları inanılmaz seviyorum. Benim gibi bir çok ünlü de sosyal projede elinden geldiğince bulunuyor. Ayrıca  kendime göre içinde olduğum projeler var. Mesela ekolojik dengelere çok önem veren biriyim ve yeşili çok seviyorum. Bence bütün dezavantajlı canlılara da önem ve değer veriyorum. O yüzden de hayvanlar benim kalbimin tam içimdeler, onları her zaman korurum. Çünkü onlar her zaman bana naif ve doğal geliyorlar" dedikten sonra halkı temsilen konuşan Cem Yılmaz, "Ajda Hanım ekoloji dediniz Ben de bu ekolojinin içinde yaşayan biriyim. Benim hakkımda ne düşünüyorsunuz?" sorusunu yönellti. Cem Yılmaz'a yanıt veren Ajda Pekkan, "Cem canlısını çokseviyorum. O nunda dünya da tek olduğuna inanıyorum ve sensiz bir yaşamı asla düşünmüyorum Cem, iyi ki varsın" diyerek sahneden ayrıldı. 

 "Wikipedia'dan baktım"

Ajda Pekkan'ın ardından biz bize kalmanın 2000'li yıllarda kaldığını belirterek sözlerine başlayan Cem Yılmaz, "Söyleşi sıkcı olmasın diye 'Brand nedir?',  'Week nedir?' önce bir araştırdım, Wikipedia'dan baktım. Eminim ki herkesin yaptığı şeylerden biri de bu. İstanbul, zaten doğma büyüme olduğum için bana burdan zor birşey gelmez diye düşündüm. Kişilerin kendisiyle ilgili, 'Acaba ben markamıyım?' sabah uyandığımda, 'Dün gece yattığım marka ile mi kalkacağım?' gibi sorular gelmiyor. Hele hele bizim meslekte ki , ben hala adını bilmiyorum araştırmalarda da yok tanımı. Sorun çıkaran karakter olarak kodlanıyoruz. Herhangi bir düzgün giden sohbette hadi bişey söylesin beklentisinin olduğu bir tipim. Neden ben de sizler gibi feviz almak yerine sahneyi karıştırması beklenilen kişiyim onuda anlamadım"  diyerek, "Bu aslında 3 yaşından beri yaşadığım durum. fakat eskiden bunu yaptığımda arka odaya kitlenirken şimdi belli bir ücret karşılığında Lütfü Kırdar'da ağırlanıyorum" şeklinde konuştu.


"Komedyen markası nedir?"

 Ben bütün durumlara taraflara alaycı bakmakla yoğrulduğum için Brand (marka) denildiği zaman aslında aklıma büyük baş hayvanlara basılan damga geliyor. Hani bir tabir vardır damgalı eşek benimki de o durum" şeklinde konuşarak, Ben marka vaadimi düşünmedim. Bekleneni vermekle ilgili hep sorun yaşarım. Aslında her konuyu bildiğime dair bir his taşıyorum, bu da beni komik yapıyor. Bir çoğunuz beni görünce komedyen olmaktan vazgeçiyorsunuz değil mi?" dedi.

Bilgiye saygısının sonsuz olduğunu ifade eden ünlü komedyen Cem Yılmaz, "Fakat bilgiyi oluşturan hisse saygım daha fazla sonsuz. Bilgi dediginin nekadarı doğru, ne kadarı yanlış bunu bilmiyoruz" diyerek "90'ların başında internetin yoğunlaştığı dönemde  ABD'li tanıdığım bir teyze, 'Bu kadar bilgiyene gerek var?' demişti. 'Teyzeciğim, senin bir 5 yılın kalmış olabilir ama bizim var' demek istemiştim. Çoğu zaman bende düşünüyorum bu kadar bilgiye ne gerek var en neticede bilgi hammaddedir. Aranızda bazen konuşuyorsunuz ya, 'Datalar geldimi?' diye.dDatalar gelirde datayı kim işliyor ne işliyor ne yapıyor bunları bilmem lazım. Benim işim gereği de önem verdiğim şey şüpheli olmak" dedi.

"Bütçe, Marka..."

Ardından Yüksek bütçeli filmlerde destek almanın mecburi olduğunu dile getiren Cem Yılmaz, "Buradaki amatörlük çok can sıkıcı ve anlamlı değil. ‘Cevahir’e gittim, filmde çok reklam vardı, beğenmedim’ diyorlar mesela. Sen de marka söyledin, niye Cevahir diyorsun? Markalar filmlerin bütçesinin belli kısımlarını karşılıyorlar. Bir marka yüzde 100 de filmin sahibi olabilir. Tamamını verse ben o filmi yapmayacak mıyım? Bu şaka olmalı! Olayın bütünü ekonomik hadise. Film yapmayı ne zannediyorlar anlamıyorum. Şaşırıyorum, üzülüyorum" diyerek eskiden marka ile ilgili bu konuda bir yasa olmadığını ve hemen cezalar kesildiğini ifade eden Yılmaz, ürün yerleştirmeyi vergili bir tanıtım olayı şeklinde ifade ederek "Arçelik’in Çelik’iyle Shrek gibi çok başarılı bir film çeksem Çelik’i mi buzlayacaklar?" dedi. 

"Çok başarlı bir organizasyon"

Katılımcılar arasında bulunan İstanbul Beylikdüzü Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, "Brand Week İstanbul 2015,Türkiye'nin uluslararası düzeyde yapılmış en başarılı organizsayonlarından bir tanesi. Bende benim için çok değerli olan bu organizasyona bir kaç senedir katılıyorum. Bugün çok değerli konuşmacılarla bir aradaydık. Bende üzerime dersler aldım" diyerek, "Bana göre günün manşeti de, hangi marka olura olsun Cem Yılmazın dediği gibi, 'İnsanlığını kaybetmeden, yaşayabilmeyi başarmaktır'. O bakımdan bende sıyasetçi olarak insanlığmı kaybetmeden işimi yapmaya çalışıyorum" dedi.

"Bol ağaçlı Beylikdüzü"

Ardından 'Beylikdüzü'nde en son ne yapıldı?' sorusuna yanıt veren Ekrem İmamoğlu, "Beylikdüzü'nde bugün çocuklarla 5000 ağaç diktik. Geçen sene başlattığımız bu proje için, her okulda okula başlayan bir çocuk için ağaç dikiyoruz. Buda demek oluyor ki, 5 yılda 25.000'e yakın ağaç sadece çocuklar için dikilmiş olacak. Bundan daha güzelde nasıl bir armağan olabilir diye düşünüyorum. Çocuklarımız için yaşanabilir bir ilçe oluşturup doğayı zenginleştiriyoruz" şeklinde sözlerini bitirdi.


Haber: Elif Günay