İstanbul’da kilometrelerce uzunlukta bisiklet yolları bulunuyor.  Uzmanlarca mavi renge boyanan bu yolların  kimyasal kirliliğe; çevre kirliliğine dolayısıyla da insan sağlığına da olumsuz etkileri olduğu belirtiliyor.  Koruyucu  Sağlık Uzmanı Prof. Dr. Oğuz Özyaral, bu boyaların zamanla korozyona uğrayıp doğaya karıştığını belirterek, “Durum dururken kimse kanser olmuyor. Soluduğu havadan, içine girdiği denizden, oturduğu topraktan aldığı nefesten oluyor” dedi.

Çevre muhabiri, Doğa Programı Yapımcısı Güven İslamoğlu ise, “Bir kere tonlarca kimyasal döküyoruz, bu bir israf. İnsanlar getiriyoruz boyama için işçi masrafı var. Bir kere kimyasal kirlilik var, çevre kirliliği. Bunu daha aza indirebiliriz. Bir de çok kaygan oluyor, yağışlı havalarda çok kaygan oluyor” dedi.

Bisiklet sürücüleri ise yolları kendilerinden çok, yürüyüş yapanların kullanmasından şikayet ederken, kaygan olması nedeniyle de kullanımının zor olduğunu belirtiyorlar.

PROF: ÖZYARAL: DURUP DURURKEN KİMSE KANSER OLMUYOR

“Her türlü kullandığımız kimyasalın bir karbon ayağı,  kirliliği oluyor. Geri dönüşümsel olarak çok küçük gibi baksanız da olaylara bütüncül olarak geri dönüşümü, yediğimiz içtiğimiz gıdaya kadar zehir şeklinde dönüyor." diyen Koruyucu Sağlık Uzmanı Prof. Dr. Oğuz Özyaral, şunları söyledi:

"Siz ne kadar kimyasal kullanırsanız ne kadar çok yapışmasını sağlayan kimyasallarla şehri donatırsanız çevreye o kadar çok zarar vermeye başlarsınız. Dolayısıyla boya yapmak yerine yapılırken kendinden renkli taşlar yerleştirmek son derece anlamlı olur. Belki o daha masraflı olur ama çevreye vereceği zarar son derece az olur. Çünkü siz ne kadar çok doğayı, yeri boyarsanız yağmurlarla, korozyonla, ısı farklılıklarıyla çözünen bütün kimyasallar eninde sonunda doğanın kendisine karışıyor. Kaç ton kullandığınızı düşünün, çevreye ne kadar zarar verdiğinin hesabını buradan yapmak gerekir. Doğrudan öyle bir iki dakika temasla hiçbir şey olmaz, özellikle sürekli çalışanlar için bunu söyleyebilirim. Sürekli bu tarzdaki kimyasallara yüz yüze kalıp solunduğu zaman tabii akciğer problemler yaratabiliyor. Ama uzun vadede baktığımız zaman onların denize, derelere aktığını, sulara ve kanallara karıştığını düşünürseniz insan hayatının bütüncül olarak etkilendiğini göreceksiniz. Yani çeşitli kanser nedenlerinin altında çevredeki bu kadar olumsuz kimyasal maddenin bulunması yatıyor. Durup dururken kimse kanser olmuyor. Soluduğu havadan, içine girdiği denizden, oturduğu topraktan aldığı nefesten oluyor. Olumsuzluklar ne kadar çok olursa bu faktörler yani karıştırıcı faktörler belki çok minimum yüzeyde gözüken faktörler üst üste yığıldığında, arabanın egzozu, bacanın dumanı yok günlük stres, yediğiniz gıdalardaki olumsuzluklar üst üste bindiği zaman bunu unutmayalım ki hayatımızda son derece karmaşık, karışık bizi, hücrelerimizi ve DNA’mızı aynı zamanda tamamen olumsuz yönde etkileyen  bir stresörler kompleski ortaya çıkmış olur."

“YAĞIŞLI HAVALARDA ÇOK KAYGAN OLUYOR”

Çevre muhabiri, Doğa Programı Yapımcısı Güven İslamoğlu da şunları söyledi:

 “Bir kere tonlarca kimyasal döküyoruz, bu bir israf. İnsanlar getiriyoruz boyama için işçi masrafı var. Bir kere kimyasal kirlilik var, çevre kirliliği. Bunu daha aza indirebiliriz. Bir de çok kaygan oluyor, yağışlı havalarda çok kaygan oluyor. Bir kere bunları kaldırımlara yapmışlar, zaten bisikletliler burayı kullanmıyor. Sadece gezinti amaçlı belediye bisikletlerini kullananlar kullanıyor. Aslında daha dışarıda olması lazım ama Konya’da mesela dışarıda fakat orada da maviye boyamışlar. Bunu 10-15 kilometre boyuyorsunuz, tonlarca kimyasal döküyorsunuz hem para harcıyorsunuz, hem çevreyi kirletiyorsunuz, hem insan sağlığına zararlı. Bir müddet sonra bunlar soyulup buradan denize gidiyor ya da çevrede kalıyor. Bu bir nevi kimyasal atık daha az yapılabilir. Sadece iki tane çizgi çizerek, resimlerle de yapılabilir, bunun Avrupa’da örnekleri var. Ama biz maalesef Türkiye’de yönetmelik diye maviye boyamaya başladık. Bunun gerekçesi olarak ‘insanlar görmüyor’. Burayı maviye boyadık ama insanlar hala üzerinde yürüyor. Çöp dökmeyin diyorsunuz, çöp döküyorlar. Farkındalığı yaratmıyor açıkçası. Doğru olan şekli böyle boyanmaması lazım. Bunu belli şekillerle, kimyasal kullanmadan, insanların daha görebileceği şekilde yapılabilir. İnce çizgilerle yapılabilir, bilgilendirme panoları konulabilir, belki ceza, kameralar koyulabilir. Bisiklet yollarına arabalar park ediyor. Bunlara caydırıcı önlemler alınabilir. Bu caydırıcı önlemlerle bisikletliler korunabilirse, onlara rahat bir imkan sağlayabilirsek doğru bir şey yapmış olabiliriz ama sadece yolu yapmakla bu iş olmuyor. Sonuçta insanlar yolları kullanmak istiyor ama yollar kullanılabilir değil.”

“DURULABİLECEK BİR ZEMİN DEĞİL”

Bisikletiyle araç yolunda ilerleyen Özer Taşkale de  “Bisiklet yollarını ne yazık ki yayalar kullandığı için ben de boş olan yolda gitmeye çalışıyorum. Bisiklet yolunu farklı amaçla kullanıyorlar hem yaya, hem kaykay, motosiklet de geçiyor. İnsanlara çarpa çarpa gitmektense yoldan gitmeyi tercih ediyorum, ne yazık ki süs olarak yapıldı galiba, görüntü güzel mavi bir şerit ama kullanım açısından biraz zayıf” dedi. 

Bisikletiyle gezinti yapan Tarkan Şen de  ani bir durumda yolun zemindeki boya nedeniyle kaygan olduğuna dikkat çekerek, “Tehlikeli, siz buradayken, yayalar bu yolda yürürken, ani çıkış yaptığınızda iki tane birey köpeğini gezdiriyor, köpeklerinin 3 metre tasmaları var köpekler istediği yerde yürüyor, yanlışlıkla ben onlara dokunsam bas bas bağırırlar ‘sorumsuz’ diye, yani bu durulabilecek bir zemin değil onu söylemeye çalışıyorum. Fakat ben olana gerçekten müteşekkirim” şeklinde konuştu.