İSTANBUL

İstanbul Emekli Subaylar, Muharip Gaziler ve Eski GATA Haydarpaşa Eğitim Hastanesi Yöneticileri, ülke yöneticilerimizden Askeri okul ve hastanelerine can verilmesini bekliyor. 

Kore Savaşında askeri hastanelerin kapısında şöyle diyordu; ‘’Buraya sağ giren yaralı asker ölmez’’. 

Diyarbakır Asker Hastanesinin Başhekimi de kıtaları gezerken askere şöyle diyordu; ‘’Yavrum hastanemize istersen üç parça halinde gel, biz seni sağlığına kavuşturacağız, korkma’’. 

Muhakkak ki Türk hekimleri birçok üniversitemizde çok iyi yetişmektedir. Fakat onlar savaş doktoru değildir. Onlar harp cerrahisi bilmez, NBC silah yaralanmasına karşı ne yapacağını bilmez, Bir mayının, bir roketin, bir top mermisi, patlayıcının veya ateşli silah tahribatına karşı yeterince donanımlı değildir. 

Dr. Asteğmen askeri hekim sayılmaz. Onu savaş alanlarında görevlendirmenin de pek çok uluslararası sakıncaları vardır. 

Yedek subay doktor; paraşütle atlayamaz, çatışma alanına inemez, çatışma alanı içinde cerrahi uygulama yapamaz ve gazi askeri veya emniyet mensuplarını çatışma alanı içinden çıkartamaz. 

Çatışma alanı içindeki ilk müdahale daima hayat kurtarır. Çatışma alanına en yakın yerde donanımlı motorize askeri hastane ve tahliye zincirleri her şeyden önemlidir. 

Daha sonra o askeri beden ve ruh açısından rehabilite etmek gerekir. Bunların hepsini Kıbrıs harekâtında ve terörle mücadelede yaşadık. 

Konunun bir başka boyutu deprem benzeri doğal afetlerdir. 1999 depreminde ağır beden yaralanmaları harp cerrahisi gerektirmiştir. 

Onun içindir ki Gazi Türk askeri, kendisine ayrıca baba gibi bakacak Askeri hekim ister. Bu eğitimler GATA’da veriliyordu. Şimdi bu eğitimi verecek doktor da kalmadı. 

Daha fazla gecikmeden kapatılmış tüm askeri hastaneler açılmalı ve Dünyadaki Askeri hastaneler arasında ön sıralarda yer alan GATA eski statüsünde devam etmelidir. 

Bu hastanelerin yönetimi yine Genelkurmayın elinde olmalıdır. 

Askeri doktor önce askerdir. Ya Kuleli gibi bir askeri liseden ya da Askeri tıbbiyeden yetişmiştir. 

Onun içindir ki cephede ve cephe gerisinde aynı inanç ve güvenle hareket eden insanlardır. 

Onları birbirine ve askerine bağlayan yüksek ruh hali vardır. Bu ruh halini yılların karavana sofrası sağlar. 

Onun içindir ki bu zincirin ilk halkası askeri lise, son halkası Gülhane’dir. 

Bu yanlış uygulamayı ülke yöneticilerimizin düzelteceğine inancımız sonsuzdur.

Çalışma Grubu: Em. Tümg. Cumhur Evcil, Prof. Dr. Em. Alb. İbrahim Öztek, Em. Prof. Tbp. Tug. Yusuf Ziya Yergök, Em. J. Tuğg. Ümit Yılmaz, Em. Alb. Arif Alim, Gazi Özdemir Kara

Kaynak: www.gundogumu.com