Milliyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni ve Başyazarıyken uğradığı silahlı saldırıda hayatını kaybeden Abdi İpekçi, ölümünün 38. yılında mezarı başında anıldı.

İpekçi'nin Zincirlikuyu Mezarlığı'ndaki kabri başında düzenlenen anma töreni, Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başladı. Daha sonra İpekçi için dua edildi.

Dua sonrası konuşan Abdi İpekçi'nin kızı Nükhet İpekçi, geçen 38 yılda resmi belirsizlik, örtbas etme, cezasızlık olduğunu ve bu bilinmezliklerin sürdüğünü öne sürdü.

İpekçi, her yıl anma törenine katılan gazeteciler Mete Akyol, Naim Güreli, Refik Erduran gibi isimlerin de bu yıl hayatını kaybettiğini hatırlatarak, "Bütün canı alınanları saygıyla anıyorum." dedi.

Abdi İpekçi cinayetinin arkasındaki kişilerin on yıllardır ortaya çıkarılmadığını belirten Nükhet İpekçi, şöyle konuştu:

"En kararlı, en tutkulu, en taraftar, en muhalif yanlarımızı sadece yaşatabilmek için kullanalım diyebileceğimiz zamanlar olacak mı hiç bilmiyorum. Yoksa birbirimizi hep ya 'yandaş' ya da 'hayır' diye işaretlemeye mahkum ederek mi yaşayacağız. Bu yıl bir de mesihlik çıktı karşımıza. Tanıdık bir kelimeydi. Abdi İpekçi'nin canını alan da kendini mesih olarak tanımlamıştı. İlk sorgusunda da Abdi İpekçi'yi kökeni yüzünden öldürdüğünü söylemişti. Bugün o suikastın yıl dönümü. Artık eski bir suikast. Kökeni öne sürerek düşmanlaştırma suikastlarıysa yıllardır hiç dinmiyor. Bu açıdan bakıldığında çok taze bir suikast. Dava süreçlerinde de hepimize oynanan oyunlar on yıllardır ortaya çıkarılmıyor. Resmen açıklanmıyor. 38 yıl sonra bugün hala bağımsız yargı, toplumsal barış, gerçek demokrasi, sağlam devlet adına Abdi İpekçi'nin can hakkı hakikatinin resmi bir ifadesi, resmi bir kaydı gerekiyor."

"Abdi İpekçi hem ekol hem okul anlamına gelir"

Abdi İpekçi ile çalışan Milliyet Gazetesi Yazarı Doğan Heper de "Ben de 53 senedir çalışmalarımı bu gazetede Abdi İpekçi'den öğrendiklerimle sürdürüyorum. İpekçi hem iyi bir gazeteciydi hem de iyi bir yöneticiydi. Hepimizi en iyi şekilde idare eden bir büyüğümüzdü. Onun ilkelerini ve gazetecilikteki prensiplerini bugün de uygulamak için can veriyorum, veren arkadaşlarım sayesinde de bu meslek yaşıyor." diye konuştu.

Gazeteci Oktay Ekşi de Abdi İpekçi'nin hem kendi kuşaklarının hem de onlardan önceki yarım kuşağın en önemli gazetecisi ve yıldızı olduğunu belirtti.

Abdi İpekçi'nin bir ekol olduğunu vurgulayan Ekşi, "Abdi İpekçi ile birlikte çalışmak meslek dünyamızda o sırada çok önemliydi. Hem ekol hem okul anlamına gelirdi. O yüzden Abdi İpekçi menfur bir el tarafından aramızdan alındıktan sonra gazetecilik anlayışını yaşama geçirme pek çok meslektaşımız açısından özlenen bir başarı öyküsü ve özlenen itibarlı bir gazetecilik anlayışıydı." ifadesini kullandı.

"Demokrasi aşığıydı"

Basın Konseyi Başkanı Pınar Türenç ise Abdi İpekçi'nin, meslek ilkelerinin yaşatılması, evrensel, çağdaş meslek ilkelerinin Türk basınına yerleşmesi için çok çaba harcadığını söyledi.

Türenç, İpekçi'nin demokrasi aşığı olduğunu vurgulayarak, "Abdi Bey genç kuşaklara hep şunu söylerdi; 'İlkeli olacaksınız, çifte kontrolü mutlaka mesleğinize uygulayacaksınız ve bu mesleği yaşatabilmek için bir selamı bile kabul etmeyeceksiniz.' Demokrasi aşığıydı, sağduyunun sesiydi. Keşke öldürülmeseydi. Tetikçi bulundu ama cinayetin gerisinde kimlerin olduğunu 38 yıl oldu hala bilmiyoruz." İfadelerini kullandı.