Dikilitaş’ı, III. Thutmosis’in M.Ö 1457’de Fırat’ın doğusunda bulunan Mitandi Devleti’ne karşı Naharin’de kazandığı zaferi hafızalarına kazımak için Heliopolis’teki Amon Ra tapınağının önüne M.Ö 1450 yılında diktirmiştir.

Yıllarca Mısır’da kalan taş, önce o coğrafyada ki yarı Hellen yarı Mısır bir devletin, daha sonra da Romalıların eline geçmiştir. Bu dönemde Romalılar, şehirlerini süslemek için Mısır’da bulunan eserleri kullanıyorlardı. I. Constantin de, yeniden kurduğu Constantinopolis’de yer alan Hipodrom’u süslemek için çeşitli eserleri buraya taşıttırıyordu. Oğlu II. Constantin, taşı İstanbul’a taşıtmak üzere İskenderiye’ye götürtmek istemiş, ancak bunu başaramamıştır.

Yıllar sonra, İmparator Julianus’un emriyle İskenderiyeliler taş için özel bir gemi yapmışlar. Taşın İskenderiye’den ne zaman ve kim tarafından ve nasıl taşındığı bilinmemektedir.. Hipodrom’u süslemek üzere getirilen Dikilitaş, ancak I.Theodossius zamanında İstanbul’a ulaştırılmıştır.

19,59 m. yüksekliğindeki taşın, bugün bulunduğu Sultanahmet Meydanı’na getirilmesi için sahilden Hipodrom’a kadar demirden bir yol yapılmıştır. M.S 390 yılında ise bu demir üzerinden kaydırılarak, Hipodrom’un ortasındaki “Spina” denen duvarın üzerine, bugünkü bulunduğu yere yerleştirilmiştir.