Siz bir şahıs olarak ne kadar erdemlisiniz, ne kadar kabiliyetli, bilgilisiniz, çevrenizle ne kadar uyumlusunuz bunların artık pek önemi yok.
Bulunduğunuz kuruma maddî getirileriniz esas olan. Öyle bir sistem yerleşiyor ki dünyaya hedefinde insan yok.
“Şikayetim sistemden. İyi hekim olmanın, sorun çözebilme yeteneğinin önemi artık kalmadı. Performansa dayalı ücretlendirme diye bir kavram attılar ortaya. Hekimin başarısı kurumuna kazandırdığı döner sermaye katkısı ile ölçülüyor. Hasta memnuniyetinin, takdirinin önemi yok. Hastaneler iyi doktor değil daha çok tahlil isteyen doktor istiyor. Doktorlar son yıllarda çalıştığı hastaneye iyi para kazandıran tezgahtarlar haline geldi. Hayat hekime yabancı. Hekim hastaya yabancı. Hastalara artık numara olarak bakıyoruz. 'Ahmet Bey'in ateşi var değil, ateşli hastaya iğne yapılacak' diye sesleniyoruz. Sağlık işletmelerinin gönüllü köleleri olarak var olmaya çalışıyoruz.”
Balçiçek Pamir’in 23 Şubat 2007 tarihli Sabah Gazetesi’nde yer alan yazısında bir doktor tarafından dile getirilen bu itiraflar yalnızca sağlık sektöründe değil neredeyse hayatın tüm alanlarında geçerli.
En vahimi de eğitimde de aynı zihniyetin giderek hâkim olması. Özel ilköğretim okulları ve liselerin, dershanelerin sayısı giderek artıyor. Pek çoğu ticari zihniyetle işleyen bu kurumlarda asıl olan müşteri memnuniyeti.
Çocuklar bu kurumların hayatlarını devam ettirmeleri için sermaye, öğretmenlerin de birinci hedefleri hem öğrencileri, hem de velileri memnun etmek. Hakkında şikâyette bulunulabilecek durumlar yaratmamak. Bin bir türlü şaklabanlıkla da olsa bir şeyler öğretmeye çabalamak. Öğrenci velinimet olduğundan öğretmen çoğunlukla saygınlığını da yitiriyor.
Eğitimin de hedefi yüksek seciyeli, erdemli, bio psiko sosyal açıdan olabildiğince sağlıklı insanlar yetiştirmek değil zaten. Üniversiteye, özellikle de itibarlı bir bölüme gençleri yerleştirebilmek. Hayata atılırken gençlerin tercihlerini de yönlendiren esas amil idealizm değil, hedef maddî… İtibarlı iyi para getiren bir mesleğe sahip olmak ve rahat yaşamak. Bu ideallerle iş hayatına atılan bir insandan da işinde ulvî gayelere hizmet etmesi beklenemez.
Dershanesiz bir eğitim düşünülemez hale geldi. Dershaneler, daha ilköğretimin dördüncü beşinci sınıflarında yaptıkları seviye tespit sınavları ile öğrencileri dershane fikrine alıştırmaya başlıyorlar. Yedinci sekizinci sınıfa gelen her öğrenci dershaneye gidiyor.
Bir test çözme ve puan tutturma yarışıdır gidiyor kişilik gelişimlerinin bu en önemli çağında. Daha sonra üniversiteye hazırlanmak için yine birkaç yıl dershane ile okul arasına hayatla bağlantısız koşturuyor çocuklar. Öğrenci yine velinimet.
Bazıları tükenircesine tamamlamak zorunda o yılı. İsimleri, dereceleri, kazandıkları okullar dershanenin önüne ve semtin çeşitli yerlerine boy boy asılacak. Bir dahaki yıllarda daha çok öğrenci alabilmek için.
Kazanamayacak olanlara gelince onlar da kesinlikle küstürülmeyecek, ümitsizliğe düşürülmeyecek bir daha ki yıla, bir dahaki yıla inşallah diyerek yıllarca oyalanacak. Bu çocukların belki de hiç kazamayacağı, ailelerin bin bir güçlükle ayırdıkları paraların ve ümitlerin boşa gitmesi pek de önemsenmeyecek. Gençlerin bir meslek edinebilmek için yatkınlık kazanabilecekleri belki de son yılları böylece heba olup gidecek. Ve aile her kazanamadığı yılda biraz daha hırpalayacak çocuğu, gencin özgüveni biraz daha sarsılacak. Ama dershaneler bu gençler üzerinden de dört beş yıl gelir elde edecek.
Hedefsiz, becerisiz, özgüvensiz ve büyük ihtimalle de işsiz ortada kalacak bir nice genç. Binlerce genç…Ve biz şiddetten bahsedeceğiz. Eğitimsizlikten bahsedeceğiz. İnsanların insânî değerleri gün be gün yitirdiğinden bahsedeceğiz paranın ilahlaştığı bir dünyada.
BAHÇESARAY DERGİSİ her ay muntazaman geçiyor elime ve Kırım Türklerinin ahvalinden haberdar oluyorum bu vesileyle. Kırım Türkleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği adına Celal İçten derginin sahibi, Yazı işleri müdürü Cengiz Karahan. Derginin 42. sayısının kapak konusu Safiye Nezetli’yi Bünyamin Aksungur anlatmış. Oğuz Çetinoğlu da Kırım Hanlığı Kronolojisi’ne 10. bölümle devam ediyor. Zafer Karatay, Murat Vatansever, Niyazi Elitok, Ertuğrul Karaş, Fazilet Olcay, Hülya Balçık Soner, Nail Aytar, Filiz Tutku Aydın, Rafet Karanlık, Emrekul Canay, Irmak Unutmazbaş, Caner Şirin, Aysel Yılmaz dergide yer alan diğer isimler. Bahçesaray Dergisi bahç[email protected] , www.bahçesaray.org adreslerinden KırımTürkleri ve Bahçesaray Dergisi ile ilgili ayrıntılı bilgi edinmek mümkün.
Yorumlar