Kolejlerin her tarafı heykellerle donatılmış. Dış duvarlarda meşhur hocaların veya tarihî şahsiyetlerin heykelleri var. 

     Nehir kenarlarındaki bazı kolejlerin çok güzel, çok bakımlı, çok çeşitli çiçeklerin boy gösterdiği bahçeleri var. Çiçeklerin nefis koku ve rayihaları; hemen kendisini belli ediyor. İçinize sindire sindire alıyor; çiçek kokulu, mis gibi havayı, içinize bir güzel çekiyorsunuz.

     Meyveler; mevsim mevsim yetiştiği gibi; burada çiçeklerin de mevsime göre yenileri ekiliyor. Böylece bahçeler hiç çiçeksiz kalmıyor.

     Bütün dünyadan her çeşit çiçek buraya ekilmiş. Bilhassa kır çiçekleri revaçta. Daha doğal bir ortam oluşması için.

     Özellikle bahar aylarında kolejler ve bütün Cambridge Lâle ve Nergislere bürünüyor.

     Bahçe içinde bahçe, ortasında havuz, havuzda Nilüferler; sükûnet; sükûnet ve sessizliği bozmayan kuş cıvıltıları.

     Bu bahçelerde kır çiçekleri özel bakım ve ihtimamdan ötürü daha bir gür çıkmış, boy atmış, çiçek açmışlar.

     Nehrin kenarlarında yer alan kimi kolej bahçeleri; işte böyle mûtena güzellikler arzediyor, hoş ve çekici manzaralar içeriyor. Ziyaret edenlerin yüzlerine gülücükler saçıyor. Onlara gizemli, renkli, hoş rayihalı, hoş kokulu iklimlere seyahat etmiş izlenimini veriyor.

X

     Cambridge çevresi kilometrelerce, uçsuz bucaksız tarlalardan ve ağaçlardan oluşan; pek geniş bir ova gibi. Bu bakımdan eskiden ulaşımı kolayca sağlamak için nehirler; sayısız kanallarla birbirine bağlanmış. Hangisi kanal, hangisi nehir ayırdetmek güç hale gelmiş.

X

     Yollar yormuyor. Yol kenarlarında yüksek, sık ağaçlar sıralanmış. Yolda giderken, âdeta yeşil kanallardan; sanki yeşil tünellerden geçiyormuş gibi geliyor insana.

     Yol tamiratlarında sayısız işaretler kullanılıyor. Her hususta olduğu gibi bunda da çok tedbirliler.

     Yollarda trafik işaretleri hiç ihmal edilmemiş. İşaretler çok çeşitli, biraz da değişiklik arzediyor. Radar gibi yol göstericilik yapıyorlar.

     Şehirler arası yollarda, otobüse çok seyrek rastlanıyor. Herkes özel otosuyla gidiyor. Her evin en az bir -genellikle iki üç- arabası var.

     Tabii bunların benzine olan ihtiyacı akla geliyor ve Irak işgali daha iyi anlaşılıyor.

     Yerleşim yerlerinden geçilen yerlerde, yolun kıyısına 2-3 metre yükseklikte tahta perdeler çekilmiş. Her hâlde yol gürültüsüne engel olsun diye.

     Ya duvarla ya da ağaçlandırma ile gürültü geçmesine engel olunuyor.

     Yol kenarlarındaki çimenler de biçiliyor. Şehirler arası yollar bakımlı, temiz ve asfalt.

     Şehirler arası yollarda bazan trafik yoğun ve kesif bir hâl alıyor. Km’lerce kuyruklar oluşuyor.

     Türkiye’de çok rastlanılan bu manzarayı buralarda görmeyiz sanırdık! Meğer yanılmışız.

X

     Burada trenler hızlı ve rahat, pek sarsmıyor insanı.

     Trenler kara Avrupasındakilere nisbeten geri kalmış. Eskiden daha iyiymiş. Yine de en çok kullanılan ve en hızlı ulaşım aracı trenler. Bilhassa şehirler arası yolculuk trenle yapılıyor.

     Söz buraya gelmişken: Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü’nde verilen bir konferansta söylenen sözler geliyor aklıma. Hatip bir ara:

     “Gümrük Birliği’ne girerken, modern tren rayları yapmıyacağımıza dair; bize imzalattırılan belge!”den bahseder!

     (20. 07. 2003, Bar Hill - Cambridge)