Merhaba güzel insanlar! En derin sevgi ve saygılarımla selamlıyorum sizleri. Bugün yine hepimizi fazlasıyla ilgilendiren bir konuyla yazıma başladım bile. Acaba ne kadar duyarlıyız bu durum karşısında. 

Trafik seyir halindeyken çok rastlarız acıklı ambulans sirenlerine… İçimiz burkulur duyar duymaz öyle değil mi? Ve hemen yol vermeye çalışırız vatandaşlık görevimiz olarak. Fakat genellikle bir şaşkınlık hali vardır sürücülerde. Çoğumuzun kuralları bilmediğindendir bu karmaşanın nedeni.  Üç şeritli bir yolda yapmamız gereken orta yolu boş bırakmaktır her zaman 112 ambulans araçlarına. Sağ şeritte isek en önde bulunan araçların yavaşlayarak hatta durarak arkada olan araçların, sağ şeride geçmelerini sağlamaları lazım. İki şerit olan bir yolda isek yine yarımşar boy sağ ve sola geçişler yapıp orta yolu açmalıyız acil hasta nakil aracına. 

Bu konuyu yazmama sebep olan geçenlerde sahilde tanıştığım bir teyzemin yaşanmış hikayesidir. Benim de uzun zamandır bu konuyu yazmak hep aklımdaydı inanın. Çünkü o kadar çok rastlıyoruz ki bu tür olaylara. Hatta kendi yakın çevremin ve benim de ambulans deneyimim olduğu için bu konuda çok şey söyleyebilirim… Allah kimseye gerek etmesin fakat yokluğunu da göstermesin. 

Teyzemiz yıllar önce ambulans hemşiresiymiş yani Paramedik ekibinden. Hani suyun içinde tanışmalar, muhabbetler olur ya denizde. Merhabalaşırsın konu konuyu açar işte öyle oldu o sabah Serpil teyzemizle tanışmamız. Beni her zaman insanların gerçek yaşanmışlıkları çok etkilemiştir. Araştırmacı ruhumun da etkisi fazladır ve insanları dinlemeyi de severim. Muhakkak çıkarılacak bir ders vardır çünkü o yaşanmışlıklarda.  Hafta sonu Adana’dan Yumurtalık sahiline gelmişler torunları ve çocukları ile… Çok kutsal mesleğiniz varmış teyzeciğim dedim muhakkak görevinizi yaparken ne çok olaylar görmüşsünüzdür derken bir of çekmez mi? Görmem mi kızım dedi hemen gözleri doluverdi bile. Sadece bir tanesini anlatayım o zaman daha iyi anlarsın of çekme sebebimi dedi…Başladı anlatmaya:

Bundan 25 yıl önce. O sabah daha hava ağarmadan ailecek kahvaltımızı yaptık. Eşimi ve kızımı öptüm, servis otobüsü ile işime gittim.  Bir kahve içmeye fırsat kalmadı, hemen acil servise anons geldi. Adresi alır almaz ambulansın sirenini açarak fırladık yine ekiple. Sabah daha erken saatler. Otoyolda bir kaza olmuş, bir büyük, bir de küçük çocuk yaralı dendi bize. Otomobil, kamyonun altına sıkışmış çarpışma ile. Kamyon şoföründe hiçbir sıkıntı yokmuş. Otomobildeki yaralıların durumu çok ağır hemen yetişin diyordu telefondaki adam. Trafik öyle kalabalık ki... E-5 karayoluna girdik siren sesi son volümde ilerlemeye çalışıyoruz fakat ne mümkün. Başka bir uzun araç yolun ortasında bozulmuş çekici bekliyorlar. Tüm aksilikler sanki o güne toplanmış gibiydi. Çekici meğer arkamızdaymış ambulansa yol verilir düşüncesiyle peşimize takılmış. Bir sıra yer açıldı geçtik ama hala olay yerine yetişemiyoruz. Gıdım gıdım ilerliyor trafik. Bu sıkışıklık siren sesimize rağmen bir türlü düzelmiyor ve trafik seri hale dönmüyordu. Dakikalar geçmiş ve biz hala ulaşamamıştık. Normalde araçların bir tarafa çekilip bize yol açmaları gerekiyordu. Bu kadar duyarsızlık karşısında elimizden bir şey gelmiyordu. Şaşkın ve acemi sürücülerin arasında kalmıştık sanki. Anlamıştım şansızlık kol geziyordu her şey tersine gelişiyordu. İçime bir sıkıntı çökmüştü zaten ambulansla yola çıktığımız andan beri. Kötü bir histi, tarif etmek çok zor. Olay yerine geldik ve bir de ne göreyim bizim arabanın plakası gözlerimde kalan en son kare…

Dizlerim kırıldı sanki… O gün eşim kızımızı okula götürüp işine geçecekti. Oğlum birkaç gün anneannesindeydi ve biraz rahatsızdı. Benim nöbet günlerim olunca annem destek oluyordu. İyi ki ekip arkadaşlarım ile gitmiştik olay yerine. Onları öyle görünce donup kalmıştım zaten. Yine de çabalıyordum çıldırmış bir halde. Arabanın ön camı paramparça ve eşim çok kötü bir haldeydi. Kızımsa arka koltukta sıkışmış her yeri cam parçalarıyla doluydu ve yüzü kanlar içindeydi…Çok dikkatli bir şekilde sedyelere aldık fakat eşim birkaç dakika daha dayanabildi. Maalesef hayat arkadaşımı orada kaybettim. Kızımı acile yetiştirdik çok şükür. Ve direk ameliyata alındı. Allah onu bize bağışladı. İşte şurada karşıda gördüğün kızımın ve oğlumun çocukları sahilde oynayanlar…

Ben teyzemizi soluksuz dinlemiştim son ana kadar ve çok üzüldüm.  Bunu da dile getirerek acınızı başkalarının tekrar yaşanmaması adına yazabilir miyim dedim. Elbette kızım dedi. Sabırlar diledim tekrar kendilerine. Teşekkür ederek ve de vedalaşarak denizden çıktım. Bu konuda ne kadar duyarlı olsak da bir daha hatırlatmakta fayda olduğunu düşünüyorum. Hepimizin başına gelebilir çünkü. Tüm sürücülerimize sesleniyorum!  Ambulans gördüğünüzde ve acı acı sirenleri çaldığında lütfen çok duyarlı olalım. Hemen yolu açalım güzel insanlar. Belki de sizin bir yakınınız için gidiyordur öyle değil mi? Benim başıma gelmez demeyin sakın. Her zaman empati yapmalıyız. 

Bugün de yazımın sonlarına geldim. Hayatın içinden gerçekleri sizlerle paylaştığımda daha huzurlu oluyorum kendi adıma. Kim bilir bir hayat kurtarılır belki…Hepimizin bildiği bir konuydu bugünkü makalem aslında. Ama vatandaşlık görevim olarak yazmam ve hatırlatmam lazımdı. Bir başka yazımda farklı temalarda sizlerle olmak dileklerimle. Sağlıklı ve huzurlu anlar dilerim. En derin sevgi ve saygılarımla…