Değerli okuyucular,

Hatay'da bir kaç yerde çıkan orman yangınları tüm Türkiye'nin ciğerini yaktı. İnsanları bu hale getiren ne? İnsanoğlunun canileşmesi o içlerinde taşıdıkları kalplerinin bu kadar katı, gadar olması neyin nesi? Bir ağacı yetiştirmek için yıllarca ömür veriliyor aynen bir çocuğa verilen bakım gibi... Fakat gözü dönmüş caniler vatan hainleri ancak gücünü hareketsiz,mahsun ağaç topluluğuna dikmiş ve bütün doğanın nefes alıp verdiği ormanları yok etmeye yönelmişlerdir. Sevgiyle büyümeyen, doğa nedir bilmeyen, ağaç,bitki kısacası orman sevgisi aşılanmamíş bireylerde ne beklenebilir. Müslüman bir ülkede yaşadığımızı söylüyor, nedense Müslümanlık nedir bilmiyoruz. Çünkü; Allah korkusu olan insanlar, insaf, vicdan, korku ve ahiret hesabıyla yaşarlar. 

O yemyeşil ormanları ateşe vermek ve bir kül yığınına çevirmek ancak ruhsuz, İslam'ın ne olduğunu bilmeyen ve Müslüman'lıktan hiç nasibini almamış insanların icraatlarından başka birşey değildir. Yeryüzünde yaşayan her canlının kendisine mesken ettiği ormanı ateşe verirken, hayatta nefes alan küçük, büyük tüm hayvanların yaşamlarına da kast etmişlerdir.

 "Zavallı, mahsun hayvanlarda ne istediniz?. Hepsini diri diri yaktınız." 

Yerle göğü ateş topuna çevirdiler. İnsanların evlerinden çoluk çocuklarını kucaklarına alıp, ateş alevleri arasında kaçışları ve hayatlarını kurtarmalarını gözyaşlarıyla izledim. Neydi bu intikam? Neyin nesiydi? Bu hırsları, öfkeleri neydi? 

Hz. Ali (ra) bir gün farkına varmadan bir karıncayı ezer ve üzüntüsünden ağlar. O gece rüyasında Efendimizin Hz. Muhammed ( s.a.v) görür.

" İki gündür bir karıncayı yüzünden gökler yasa boğuldu. Öyle bir karıncayı incittinki o hakikatten haberdardı işi gücü Allah'ı zikretmekti" dedi.

Düşüne biliyormusunuz, bir karıncayı bilmeyerek ezmenin kendisine verdiği bir hazımsızlıkla  boğuşan Hz. Ali' nin soyundan gelenlerdeyiz. O nedenle Ermenilerin, İsrail'in Fransa,nın ve Rusya'nın tuzaklarına gelmeyelim.

Yukardaki tüm  soruların cevabını kısaca yazmaya gayret edelim. 

Türkiye'nin her bir köşesinde orman yangınlarını çıkarmak ve özellikle Hatay' ı ateşe vermenin altında günlerce planlanmış bir eylem vardı. Çünkü Hatay, yıllarca üzerinde kargaşalar yapılmış hep Türkiye coğrafyasından koparılmak istenmişti Fransa tarafından. Maalesef Fransa'nın elinde olan Hatay, 30 Haziran 1939' da  yapılan toplantıda oy birliği ile  Türkiye topraklarına katılmıştır.  Ve Türkiye'nin Akdeniz'e  Reis Oruc'u indirmesiyle Fransa' ya ateş düşmüş hemen Rusya ile yaptığı işbirliği ile Yunanistanı,Türkiye'ye karşı kışkırtmış ve bundan maalesef kendilerine bir pay çıkaramamışlardır. Ve hemen beklemeden Fransa,Türkiye'nin yakın dostu olan Azarbaycanı, Ermenistan' la Karabağ üzerinde vurup bir müslüman ve Türk ülkesini daha dağıtmak ve parçalamak. Tek amaçları Türkiye' yi yanlız ve güçsüz bırakmak. Artık tüm müslüman ülkelerin birleşme zamanı gelmedi mi? "Müslümanız" diyen Ülkelerin batı ülkelerine uşaklık yaptığını hepimiz görüyor ve biliyoruz. Buda kendilerine hep eksi getirecektir. Birgün sıra onlara geldiğinde belki yanlarında kimse olmayacaktır. Ve işkencelerle ölmeye, parçalanmaya, yıkılmaya mahkûm olacaklardır. 

İşte tüm bunların olmaması için uyanık olalım. Vatanımıza sahip çıkalım. Vatan topraklarıní hainlere bırakmayalım. Başka yerlerde vatan arayanlar vatansız kalmışlardır. Ve hiç bir devlet onları kabul etmedi ve içinde barındırmadı. Yanlız onlar hep kullanıldılar. Çünkü devletine hain olan birini hiç kimse yanında barındırmaz ve sığınma hakkı vermez. Sığınma hakkı verenlerde onları kullanmak amacıyla belli bir süre sığınma hakkı verirler, işi bittikten sonra maalesef bir tekme vurup atarlar. İşte bu duruma gelmeyin. Siz siz olun başınız dik bir şekilde Türkiye topraklarına sahip çıkın. Coğrafya yönünde,Türkiye cennet bir ülke. Ve dış güçler bu ülkeyi parçalamak için her yolu deniyor ve denemekte. Gözünüzü açın, nöbette olun. Sakın kendinizi ve topraklarınızı satmayın. 

    

Allah'a emanet olun.