Yüksek Seçim Kurulu’nun İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimini yenileme kararından sonra bazı çevrelerin fırtına çıkarmaya çalışması son derece manidardır. Yakın tarih seçim geçmişini bilmemesi mümkün olmayanların bile ‘tarihte ilk defa bir mazbata iptal edilmiş gibi’ algı oluşturma gayretkeşliğini iyi niyetli bir davranış olarak görmek de mümkün değildir. Oysa tarihimizde iptal edilerek yenilenen seçimin de, iptal edilen mazbatanın da birçok örneği vardır.

İSTANBUL’DA 189 BİN OY FARK YİYEN SHP

TÜRKİYE’DE SEÇİMİN İPTAL EDİLMESİNİ İSTEMİŞTİ 

27 Mart 1994 yerel seçimlerinde Refah Partisi’nin Adayı Recep Tayyip Erdoğan 973 bin 704 oy alırken SHP'nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Zülfü Livaneli 784 bin 693 oyla üçüncü olabilmişti. Yani Erdoğan 189 bin farkla İstanbul’un yeni Başkanı seçilmişti. Bunun üzerine, 18 Şubat 1995’te adını CHP olarak değiştiren SHP ‘olağanüstü itirazlar süreci’ başlatıp Türkiye genelinde seçimlerin iptali için YSK’nın kapısını aşındırmıştı. Üstelik öylesine ‘trajikomik’ gerekçeleri vardı ki, hiç inandırıcı olamıyorlardı. Mesela ‘çöplere atıldığı iddia edilen SHP mühürlü oy pusulalarının hiç birisi zarf boyutunda katlanmamıştı!

FATİH, BEYKOZ VE YALOVA SEÇİMLERİ İPTAL

Günlerce itiraz mesaisi yapan YSK 27 Mart’tan 38 gün sonra 4 Mayıs’ta karar verip Beykoz, Fatih ve Yalova ilçe Belediye Başkanlığı seçimlerini iptal etmişti. Fatih’te 27 Mart’ın galibi RP’li Mehmet Ali Şahin’di. Seçim yenileme kararından sonra muhalefet harekete geçip güçlü adayda birleşti ve Sadettin Tantan Belediye Başkanı seçildi.  Beykoz’u Yücel Çelikbilek, Yalova’yı da İbrahim uzun yeniden kazanarak koltuğa oturdu.

Sıkı durun; YSK’nın bu üç ilçedeki iptal gerekçesi oy pusulalarında İşçi Partisi ve Sosyalist Birlik Partisi amblemlerinin yer almamasıydı. Oysa pusulalar YSK tarafından batırılmıştı ve bu iki partinin o ilçelerde adayları yoktu.

İstanbul o zaman da büyükşehirdi ve kimse o ilçelerde 27 Mart’ta Büyükşehir’e verilen oyları sorgulamamıştı.

2004’DEN İPTAL ÖRNEKLERİ

2004’de Çorum’un Uğurludağ ilçesinde seçimi bir oy farkla DYP adayı kazanmış ve Ak Parti ‘kısıtlıların oy kullandığını gerekçesiyle’ YSK’ye iptal başvurusunda bulunmuştu. İnceleme neticesinde Uğurludağ’da bir kısıtlının oy kullandığını tespit eden YSK aradaki oy farkının 1 olmasını da göz önünde alarak sadece belediye başkanlığı seçiminin iptaline hükmetmişti.

Konya’nın Ilgın ilçesinde de seçimi DYP adayı Hasan Hüseyin Akıncı 12 oy farkla kazanmış SP adayı Ramazan Yetkin Özalp ikinci olmuştu. SP’nin itirazı sonrası yapılan sayımda fark 5’e indi. Fakat SP bu kez ‘silah altındaki beş er ve erbaşın oy kullandığı gerekçesiyle’ itirazda bulundu. İnceleme neticesinde itiraz haklı görülerek seçim yenilendi.

Şanlıurfa’nın Ceylanpınar ilçesinde ‘bazı sandıklarda seçmen sayısından fazla oy pusulası çıkması ve tutanaklarındaki yanlışlıklar nedeniyle seçim iptal edilmişti.

2009’DA İPTAL REKORU KIRILDI

2009 yerel seçimlerinde rekor seviyede iptal yaşanmış, 30 belediye başkanlığı ile 11 kasaba belediye meclisi üyeliği seçimleri yenilenmişti. 

MHP adayının 392 oyla kazandığı Çankırı’nın Yapraklı ilçesinde SP 257 oyla ikinci olmuştu. İlçede ikamet etmeyen kişilerin de oy kullandığı gerekçesiyle yaptığı itiraz haklı görülerek seçimin tekrarına karar verildi. 

Isparta’nın Şarkikaraağaç ilçesinde ‘asker kişilerin oy kullandığı’ şeklindeki itirazlarla seçimin iptaline gidilmişti. Şanlıurfa İl Seçim Kurulu da Birecik ilçesine bağlı Ayran beldesinde  ‘güvenli ortam sağlanamadığı gerekçesiyle’ belediye başkanlığı ve belediye meclis üyeliği seçimlerinin iptal edilerek yenilenmesine hükmetmişti. 

Peki Birecik’te ne olmuştu? Sandık kurulu üyeleri, oy kullanma sürecinin tamamlanmasından sonra ‘güvenli ortam sağlanamadığı gerekçesiyle’ pusulaları okulda saymayıp, adliyeye götürdü. İtirazları görüşen İl Seçim Kurulu, ‘açık sayım ve döküm ilkelerine aykırılık tespit ederek’ seçimlerinin iptaline karar verdi.

2014’DE İKİ ŞEHİRDE SEÇİM İPTAL EDİLMİŞTİ

Hadi bunlar eski örneklerdi, unutulmuş olsun. 2014’e dair hafızamız daha taze değil midir? 30 Mart’ta yerel seçimler yapılmıştı. Fakat YSK itirazlar üzerine Yalova ve Ağrı başta olmak üzere 13 bölgede seçimleri iptal ederek yenilenmesine karar vermişti. 

Yalova’da ‘kısıtlılar, askerler ve sandık kurulu üyelerinin seçmen olmadığı halde oy kullandığı gerekçesiyle’ seçimler itiraz üzerine iptal edilmişti.

Ağrı’da da Barış ve Demokrasi Partisi’nin (BDP) adayı Sırrı Sakık seçimi 10 oy farkla kazandıktan sonra AK Parti’nin itirazı üzerine, İl Seçim Kurulu ‘usulsüzlük tespit edildiği gerekçesiyle’ bazı sandıklarda oy pusulalarının yeniden sayılmasına karar vermişti. Ancak bunun üzerine BDP itirazda bulunup, ‘seçimlerin iptal edilerek tekrarlanmasını’ istemişti de İl Seçim Kurulu, oy saymayı bırakıp bu talebi kabul etmişti. Ağrı’da iptal gerekçelerinden biri de, yırtık oy torbasının fotoğrafıydı. O seçimler 1 Haziran 2014’te yenilendi.

Çankırı’nın Şabanözü ilçesinde AK Parti adayı seçimi 4 oy farkla kazanmıştı. Fakat MHP, ‘9 engelli vatandaşın oylarının bizzat sandık başkanı tarafından kullandığı tespitini yaparak’ itiraz edince seçim iptal edilmişti.

Bitlis’in Güroymak ilçesinde BDP adayının 32 oy farkla kazandıktan sonra İl Seçim Kurulu ‘bir sandıkta yurt dışında olan 2 kişinin oy kullandığını, bazı sandıklarda da sonucu etkileyecek usulsüzlükler yapıldığını tespit ederek’ seçimi iptal etmişti.

Aydın’ın Buharkent, Bayburt’un Aydıntepe, Eskişehir’in Mahmudiye, Kastamonu’nun Çatalzeytin, Tokat’ın Yeşilyurt ilçeleri ile Çorum’un Ortaköy ilçesine bağlı Aştavul, Erzincan’ın Tercan ilçesine bağlı Çadırkaya, Niğde merkeze bağlı Bağlama ve Yozgat’ın Sorgun ilçesine bağlı Eymir beldesinde seçimler iptal edilmişti.

NEDEN SADECE BÜYÜKŞEHİR’DE SEÇİM YAPILACAK?

 Büyükşehir, İlçe belediyesi, meclis ve muhtar oylarının aynı zarfta olmasına rağmen maniplatörlerin neden sadece Büyükşehir oylarına tesir etmiş olabileceği yolunda ters algı oluşturmaya çalışanları görüyoruz. Geçenlerde seçimin tekrarına karşı olan bir muhatabımız, “Madem hırsızlık var, neden sadece Büyükşehir oyları çalınmış olsun? Bakın, İlçe oyları da muhtar oyları da yerinde duruyor. Onların da çalınmış olması gerekmiyor mu? ” şeklinde bir eleştiri getirdi. Şunu anlattık:

“Birkaç yıl önce sabah ziyarete gittiğimiz Rasyonel Haber gazetesinde polisler keşif yapıyordu. Meğer gece gazeteye hırsız girmiş. Kayıp sadece iki diz üstü bilgisayardı. Ekonomik anlamda daha değerli olan ve masaların üzerinde açıkta duran fotoğraf makinalarına ve diğer eşyalara dokunmamışlardı. Demek ki hırsızın sadece bilgisayarlara ilgisi vardı. İki gün sonra hırsızlar bulundu, bilgisayarlar sahiplerine teslim edildi.”

BATIYA NE OLUYOR?

Amerika ve Avrupa ülkeleri 2000’li yılların ortalarından bu yana Türkiye’de AK Parti’nin yerine başka bir hükümetin tesis edilmesi için çaba gösteriyordu. Fakat beceremediler ve AK Parti’nin üç dönem kuralı onlar için ‘son çare’ oldu. 2011’de yeni dönem Türkiye’si için geniş bir çalışma yaptılar. Hatta Batılı bir kuruluşun, Türkiye’de ‘Erdoğan’dan sonra kimin Başbakan olmasını istersiniz?’ sorusunu yönelterek yaptığı araştırma sonucu ‘Cumhuriyet’te yayımlanmıştı. O çalışma Ahmet Davutoğlu’nu işaret ediyordu. Netice de Davutoğlu Başbakan olduğunda batılı ülkelerden “Türkiye’de bizim muhatabımız Cumhurbaşkanı değil, Başbakan’dır’ diyenler olmuştu. Cumhurbaşkanını devre dışı bırakan bu açıklamalara Davutoğlu’nun sessiz kalması ‘onay’ anlamına geliyordu. Batı, ‘Davutoğlu’nu muhatap kabul edip yanına çekerek’ Erdoğan’ı etkisizleştirme yolunu deniyordu. Erdoğan durumu fark edip müdahale etti ve batının ‘Davutoğlu üzerinden kurmaya çalıştığı’ planı bozdu.

Planlar bitmedi, bitmeyecek. Şimdi İstanbul seçimleri üzerinden tehditler, aba altından sopa göstermeler başladı. Üzücü olansa; batının bu tavrına karşılık muhalif cenahtan kimse de “Seçim bizim iç meselemiz, size ne oluyor?” demiyor.