Yazar M.Fatma Şenkaya
M.Fatma Şenkaya olarak tanınan Ünlü Yazar-Şair, Yazar Danışmanı Fatma Şenkaya ,12 Ocak 2003 yılında Muş’ta Dünyaya gelmiştir. Henüz daha 13 yaşındayken yazmaya başlayan Şenkaya,ilk eseri BLACKGOOR Romanını 17 yaşındayken yayınlamıştır. Kitap At yayınlarından çıkan bu eser 304 sayfadır. Kitap tanıtım bülteninde Şu cümleler yer almaktadır. : “Saklı bir nefeste aşka emanet bir kehanet, hırslarla hapsedilen karanlık bir lanet... Karanlığa karışması sadece saklanmaya çalışmasından ibaretti, bulunmak istemiyordu. Ancak saklandığı karanlık ne kadar doğruydu? Saklanmaya çalışırken belki kaybolacaktı belki de nefesinden olacaktı, çünkü kaçtığı Igor karanlığın tam da kendisiydi. Her aydınlığından kopup saklandığını düşündüğü karanlıkta sonunu bir kader kusursuzluğuyla gibi var eden Igor'a her seferinde biraz daha yaklaşıyor, karanlığın kollarında kendini buluyordu.Peki Alya karanlık bir lanetten, Igor'dan saklanabilecek miydi, kehanetini nefesiyle birlikte aşkı uğruna dibine kadar karanlık, karanlığın tek lordu olan Igor'a adaması geriye ona ne kadar ondan bırakacaktı... Hırs, tutku, aşk ve karanlık... İşte tüm hepsi, kötü bir başlangıç için aynı anda başladı şimdi...” Bir diğer kitabı ise Araz Kitap’tan çıkan Zifan adlı eseridir. Deneme türündeki bu eser 94 sayfadır. Kitap’tan bir kesit :” Ben sadece sevdim... Sonu ne olacak ne olmayacak, düşünemeyecek kadar çok sevdim. Sandım ki, ben sevdikçe her şey yoluna girecek. Ne kadar hata yaparsa yapsın, affettiklerim ne kadar çok olursa affettiklerim, eşitliğinde beni sevecek. Beni ne kadar incitirse incitsin, hâlâ sevmeye devam edersem, daha fazla sevecek sandım ama o öyle olmuyor. Hani biliyor ya seviyorsun; daha fazla kırıyor sanki daha fazla incitiyor, daha fazla üzüyor ve hep daha fazlası. Sen kendinden, yanlış şeyler için ödün verdikçe, yanlışların da hep daha fazla cesareti olacak. Senin sevgin doğru olsa bile doğru sevgi, yanlış insana hiç yakışmıyor...bu şekildedir. Farklı türlerde 8 antoloji kitabı daha bulunan Şenkaya, aynı zaman da bugüne kadar birçok ödüle de sahip oldu.20 yaşında Yılın En Genç Yazarı ödülü, Yılın En Başarılı Kadın Yazarı ödüllerine sahip oldu. Şu an kurucusu olduğu N&M Yazar Danışmanlık platformunda Yazar Danışmanlığı hizmeti veren genç yazar, birçok genç yazara da ışık tutmaktadır. Fatma Şenkaya yetenekleri , çok yönlü birikimi , kendine özgü yazı dili , özgün eserleri , vizyonu , güçlü iletişimi ve kalemi , eğitimci yönü , yazar danışmanı yönü gibi özelliklerinin yanında pozitif enerjisi , ışıltısı ve güzelliğiyle de dikkat çekmektedir. Fatma Şenkaya tüm bu nitelikleriyle gelecekte de adını sıkça duyacağımız çok önemli bir isimdir.
Yazar Handan Ekemen
Handan Ekemen, 29 Haziran 1985 tarihinde Malatya’da doğdu. Evli ve bir erkek çocuğu annesidir. Baba mesleğinden dolayı Batı Karadeniz. İç Anadolu ve Güney bölgeleri olmak üzere birçok şehri görme fırsatı oldu. Eşi ile evlendikten sonra bu bölgelere Doğu Anadolu bölgesini de ekledi. Türkiye’de birçok ili keşfetme şansı oldu. İlkokul eğitim hayatını Niğde, ortaokul eğitim hayatını Niğde’nin kazası Çamardı ve lise eğitim hayatını da Adana’da tamamladı. Üniversite eğitim hayatına da Konya Selçuk Üniversitesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım bölümünden devam etti. Daha sonra yaşadığı hamilelik döneminde ise boş durmayı sevmediğinden Anadolu Üniversitesi İşletme bölümünü okudu. Şu anda da Ankara Bilim Üniversitesi’nde eğitim hayatıma İşletme Tezli Yüksek Lisanstan devam etmektedir. Oğlunun doğumu ile çalışma hayatına ara vererek onunla ilgilenmeyi tercih etti. Yazma yolculuğunda oğlunun büyüme sürecinin etkisini yaşadı. Kitapların çocuk diline uygunluğu , içeriğinin temizliği , çocuklarda akıllarda kalıcılık , kodlamalar oğlunun büyüme sürecinde Handan Ekemen’in üzerinde durduğu noktalar oldu ve yazar olarak da bu kriterlerden beslenerek yazarken bunlara büyük özen gösterdi. Oğlunun dersleri ve hikaye kitapları ile ilgilenirken kendi hikayeler yazmaya başladı. Sonuçta da ortaya “Her Güne Bir Gezegen 1” adlı kitabı ortaya çıktı. Efe’nin ailesi ve en yakın arkadaşı Kerem ile yaşadığı serüveni akıcı bir dille kaleme aldığı Her Güne Bir Gezegen kitabının ilki Alaska Yayınları’ndan çıktı, “Her Güne Bir Gezegen 1” adlı hikâye kitabında, çocuklar Güneş Sistemi’ndeki karasal gezegenleri eğlenerek öğrenme fırsatını yakalıyor. Okuyucular baş karakter Efe ve onun en yakın arkadaşı Kerem ile gezegenleri gezerken çok eğleniyorlar. Yazarın İkinci kitabı “Her Güne Bir Gezegen 2” adlı kitap 2025 yılının ortalarına doğru çıkacak. Her Güne Bir Gezegen 1 adlı kitap tanıtım bülteninde şu cümlelerle aktarılıyor : “ Merhaba arkadaşlar, bu kitapta hikâyemizin başkahramanı Efe ile beraber karasal gezegenleri gezmeye ne dersiniz? Efe’nin ailesi ve en yakın arkadaşı Kerem ile yaşadığı serüvenine sizler de katılın. Aşağıda hikâyemizden küçük bir bölüm var. Eğer bu bölümü okuduktan sonra Mars’ta onları kimin kovaladığını ve nereye düştüklerini merak ettiyseniz o zaman hemen kitabı okumaya başlayın. Kim bilir belki siz de Efe’nin hayaline ortak olursunuz. Gerçekten de karşıdan bir şey hızlı bir şekilde bize geliyordu. Kerem’e dönüp “Kaç!” diye bağırdım. Arkamıza bakmadan kaçmaya başladık ama burada hızlı hareket etmek ne mümkün. Dünya’da olsaydık bu hızla gideceğimiz yere çoktan gidip dönmüştük bile. Arkamızdan gelen de her neyse çok hızlı. Neredeyse Mars’ı iki tur döndük. Hâlâ pes edip bizi kovalamaktan vazgeçmedi. Allah’tan Mars’ın büyüklüğü Dünya’nın yarısı kadar… Dünya’yı böyle iki tur dönseydik kesin dilimiz dışarıda sarkıyordu şimdi. Tam üçüncü turu atacakken kendimizi bir çukurun içinde bulduk.” Handan Ekemen’in kaleminden Her Güne Bir Gezegen’i mutlaka okuyun. Handan Ekemen yetenekleri, çok yönlü birikimi, kendine özgü yazı tarzı, özgün hikayeleri, güçlü iletişimi ve kalemi, vizyonu, kendisi de bir anne olarak çocuk edebiyatına getirdiği empatik bakış açısı, sürükleyici yazı dili gibi özelliklerinin yanında pozitif enerjisi, ışıltısı ve güzelliğiyle de dikkat çekmektedir. Handan Ekemen tüm bu nitelikleriyle gelecekte de adını sıkça duyacağımız çok önemli bir isimdir.
Yazar Mehmet Yıldız
Malatya doğumludur. ilk orta ve yüksek eğitimini Malatya’da tamamladı. 1987/1994 yılları arasında Malatya’da bir kamu kuruluşunda çalıştı. 1990/1994 arasında Malatya’da yayın yapan bir radyoda “Azı Dişi” adlı programı hazırlayıp sundu. 1995 yılında Almanya’ya gitti. Bir uçak firmasında uçak teknisyeni olarak çalışmaya başladı. Gerek Malatya’da yayın yapan yerel yayınlarda gerekse ulusal basında yayınlanmış yazıları ve şiirleri bulunmaktadır. İlk kitabı (şiir) Yılkı Atı 2020 yılında yayınlandı. Daha sonra sürgün (Gülistan) / roman 2022 Nisan da “Hüzünlü Nergisler Gülistan / roman 2022 Aralıkta yayınlandı. Daha sonra 15 yaşanmış hikayeden oluşan yeni kitabı “Sisler Arasında ve Yaralı Yollar “yayınlandı. Son olarak Toprak Gibi Sevdim adlı şiir kitabı yayınlandı. Hüzünlü Nergisler Gülistan adlı kitabı şu ana kadar ki en sevilen eseri oldu. Romanlarında genelde coğrafyanın kadınlarının kaderi oluşu, çektiği zorluklar gibi konuların üzerinde durdu. Sisler arasında adlı kitabında Malatya’dan Almanya ya ve Amerika’ya hüzünlü insan hayatlarını anlatmaktadır. Yaklaşık 30 yıldır uçak tamir ederken yazmaya resim yapmaya devam etmektedir. Özellikle boncuklardan( Diamond Painting) tekniği ile binlerce boncuktan resimler yapmıştır. İkisi kız biri erkek 3 çocuk babasıdır. 2024 yılında Avrupa Türkiyeli yazarlar Grubunun Roman/edebiyat ödülünü almıştır. Mehmet Yıldız yetenekleri, çok yönlü birikimi, kendine özgü yazı tarzı , özgün hikayeleri, güçlü iletişimi ve kalemi, vizyonu, resim sanatçısı yönü, sürükleyici yazı dili, Anadolu insanının ruhunu özümsemiş hoşgörülü perspektifi gibi özelliklerinin yanında pozitif enerjisi ve karizmasıyla da dikkat çekmektedir. Mehmet Yıldız tüm bu nitelikleriyle gelecekte de adını sıkça duyacağımız çok önemli bir isimdir.
Oyuncu Melike Akdağ
Melike Akdağ Kütahya’da doğdu. İlköğreniminin ardından liseyi Tavşanlı Anadolu İmam Hatip Lisesi’nde tamamladı. Eğitim hayatı boyunca tiyatro sahnesine olan ilgisiyle dikkat çeken Melike, okul yıllarında birbirinden farklı oyunlarda üstlendiği rollerle, hem öğretmenlerinin hem de izleyicilerin takdirini toplamayı başarmıştır. Bu başarılar, onun oyunculuk hayallerini daha da alevlendirmiş ve Melike'yi profesyonel oyunculuk yolunda önemli adımlar atmaya yönlendirmiştir. 2018 yılında İstanbul'un renkli ve dinamik hayatına adım attı. Hayallerini gerçekleştirmek adına, sektörün tanınmış isimlerinden oyunculuk ve diksiyon üzerine eğitimler alan Melike, kısa sürede dizi, sinema ve reklam filmlerinde gösterdiği başarılı performanslarla adından söz ettirmeye başlamıştır. Çalıştığı projelerdeki profesyonelliği ve yeteneğiyle yönetmenlerin tam notunu alarak, oyunculuk kariyerinde sağlam adımlarla ilerlemiştir. Melike, en büyük hayalinin Türkiye'yi uluslararası alanda başarıyla temsil etmek olduğunu sıkça dile getirmiştir. Hollywood ikonları arasında yer alan Marilyn Monroe ile olan fiziksel benzerliği ise onun bu uluslararası arenadaki varlığını daha da ilginç kılmaktadır. Melike, hem yeteneği hem de benzersiz görünümüyle, Türk sinemasının sınırlarını aşarak dünya sahnesinde bir yıldız olma yolunda emin adımlarla ilerlemektedir. Melike Akdağ, Kara Cin Laneti adlı yapımda başrol oynuyor. Akdağ, daha önce Show TV'nin sevilen dizisi Çukur'da Sibel karakterine hayat vermişti. Ayrıca Beton Nazmiye filminde de rol aldı. Daha önce Çukur, Arka Sokaklar ve Seksenler dizileri başta olmak üzere bir çok projede yer alan Melike Akdağ, gelen teklifleri ince eleyip sık dokuyor. Birlikte çalıştığı yönetmenlerden tam not alan başarılı oyuncu, hayattaki en büyük tutkusunun oyunculuk olduğunu söyleyerek, sözlerini şöyle sürdürdü “En büyük hayalim kalıcı projelerde yer almak ve gerek yurt içi, gerekse de yurt dışından ödüller alarak ülkemi en güzel şekilde temsil etmek” diye konuştu. Melike Akdağ yetenekleri, çok yönlü birikimi, kendine özgü oyunculuk tarzı, özgün yüzü, güçlü iletişimi , vizyonu , rollerine çok iyi hazırlanışı , eğitimli oyuncu yönü gibi özelliklerinin yanında pozitif enerjisi, ışıltısı ve güzelliğiyle de dikkat çekmektedir. Melike Akdağ tüm bu nitelikleriyle gelecekte de adını sıkça duyacağımız çok önemli bir isimdir.
Haber Spikeri Nur Köşker
8 Temmuz 1994’te Hatay’da doğdu. İlköğrenim ve lisenin ardından Boğaziçi Üniversitesinde Türk dili ve edebiyatı ve reklamcılık okudu. Medya sektörüne Sabah gazetesinde editör olarak giriş yaptı. Sonrasında mesleğe ATV haberde muhabir olarak devam etti. Oradan Olay TV’ye geçti. 24 Tv’ye spiker olarak transfer oldu. Ekonomi ve siyaset programı sundu. 24 TV’de Moderatör, Analiz Sentez , Esas Mesele gibi haber programlarının sunuculuğunu üstlendi. 24 TV’den de Habertürk’e transfer oldu. Haber Türk’te de farklı haber kuşaklarında Gün Başlıyor’dan Ana Haber’e pek çoğunda görev aldı. Nur Köşker Haber bültenlerinin yanı sıra özel etkinlik ve protokol sunumlarında da sunucu olarak görev almaktadır. Nur Köşker yetenekleri, çok yönlü birikimi, kendine özgü sunum tarzı, özgün yüzü, güçlü iletişimi, vizyonu, haberci ve gazeteci yönü, özel etkinlik ve protokol sunumlarındaki başarısı , bu tip etkinliklerde çözüm odaklı yaklaşımı , başarılı diksiyonu , güzel Türkçesi gibi özelliklerinin yanında pozitif enerjisi, ışıltısı ve güzelliğiyle de dikkat çekmektedir. Nur Köşker tüm bu nitelikleriyle gelecekte de adını sıkça duyacağımız çok önemli bir isimdir.
Oyuncu TUBA ERDEM
Batman’da doğdu. İlköğrenim ve lisenin ardından Maltepe Üniversitesi Sosyoloji Bölümünü tercih etti. Yan dal olarak Güzel sanatlar fakültesi sahne sanatları bölümünü bitirdi. Dans etmeyi, şarkı söylemeyi sevmektedir. Çok özel bir sese sahiptir. Bir yıl boyunca tango eğitimi almıştır. Halen dansla ilgilenmektedir. Sahnede olmayı başka bir kişiliğe bürünmeyi sevdiği için tercih etmiştir. Sadri Alışık Kültür Merkezi’nden kamera önü oyunculuk eğitimi , oyunculukta nefes ses ve diksiyon eğitimi ile ayrıca uygulamalı tiyatro eğitimi almıştır. İlk olarak TERSİNE DÜNYA-ORHAN KEMAL Bahçelievler halk eğitim evinde bitirim Leyla karakterinde rol aldı. ANNİE WOBBLER-ARNOLD WESKER- Tek kişilik 60 dakika süren oyunu kendi yönetip oynadı. Yakında vizyona girecek olan YÜCEL YAPIM-”İBLİSİN DEHŞETİ” adlı sinema filminde başrolü oynadı. TİYATRO FÜG-İSTANBUL “Sözün Bittiği Yerdeyiz” adlı iki kişilik oyunda Lavinya karakterini oynadı. Tuba Erdem yetenekleri, çok yönlü birikimi, kendine özgü oyunculuk tarzı, özgün yüzü, vizyonu, güçlü iletişimi, tiyatrocu yönü gibi özelliklerinin yanında pozitif enerjisi, ışıltısı ve güzelliğiyle de dikkat çekmektedir. Tuba Erdem tüm bu nitelikleriyle gelecekte de adını sıkça duyacağımız çok önemli bir isimdir.
Gazeteci, Yazar ve Sunucu Ecem Naz Tunca
18 Haziran 1996’da İstanbul’da doğdu. Çocukluğu sanatla iç içe geçti. Dans ve tiyatro, hayatının vazgeçilmez parçaları oldu. Çok değerli hocalar, Gülen Andak ve Ahmet Güvenç’in sanat okulunda bale başta olmak üzere pek çok dans eğitimi aldı. Bale eğitimi sonrası Türkiye’nin en büyük dans topluluklarından biri olan Anadolu Ateşi’nde yer alma fırsatı yakaladı. Bu deneyim, kendisine hem disiplin hem de sanatsal açıdan büyük bir katkı sağladı. Bu durum kendisi için sadece bir dans serüveni değil, aynı zamanda kültürümüzün derinliklerine yaptığı bir yolculuktu. Ecem Naz Tunca’ya hayatın en değerli derslerini veren kişi, her zaman yanında olan ve kendisini her adımımda destekleyen biriydi: Babası, Gazeteci ve Yazar Hulusi Tunca. Babası, sadece bir baba olarak değil, hayatına şekil veren bir rehber olarak her zaman yanında oldu. Kaleminin gücüyle Ecem Naz Tunca’ya yazının derinliğini, gazeteciliğin sorumluluğunu ve yazar olmanın ne kadar özel bir yetenek olduğunu öğretti. Onunla yaptığı uzun sohbetlerde sadece kelimeleri değil, hayatı nasıl anlamlandıracağını öğrendi. Onun gölgesinde büyümek, hayatının en büyük şansıydı. Bu yüzden, bugün yazmak Ecem Naz Tunca için sadece bir iş değil; babasının kendine öğrettiği bir miras, onun izinde yürüdüğü bir yolculuk. Oyunculuk alanındaki yolculuğu ise Ayla Algan Ekol Drama Sanat Okulu’nda, değerli oyuncu Murat Cemcir’den aldığı eğitimle şekillendi. İstanbul’da eğitimine devam ederken, sanat kendisiyle birlikte büyüdü. Üniversite eğitimi için Kırıkkale Üniversitesi ve Eskişehir Anadolu Üniversitesi’ne gitti ve en büyük hayali olan Radyo, Televizyon ve Sinema bölümünü bölüm birincisi olarak bitirdi. Bu, Ecem Naz Tunca için inanılmaz bir motivasyon kaynağı oldu. Akademik başarı sayesinde birçok ulusal medya kuruluşuyla staj fırsatları yakaladı ve medya sektörüne güçlü bir adım attı. Televizyon prodüksiyonlarından senaryo yazımına, film eleştirmenliğinden belgesel çekimlerine kadar farklı projelerde yer aldı. Merhaba Dergisi'nde, müzik yazılarıyla sektördeki önemli isimlerin sesine kulak veriyor ve okuyucularla bu büyülü dünyayı paylaşıyor. Erkan Sevinç’in öncülüğünde hazırladığı yazılar, müzik dünyasının inceliklerini yakalayan nadide eserler arasında yer alıyor. Ayrıca, MESAM’ın yeniden hayat bulan prestijli Vizyon Dergisi’nde, sadece müzik değil, sanatın farklı alanlarından isimlerle gerçekleştirdiği özel röportajlarla ses getirmektedir. Yazıları, adeta sanatı ve müziği yeniden yorumlayan birer rehber niteliğinde. Göktürk Dergisi’nde de devam eden çalışmaları, okuyucularla benzersiz bir bağ kurmasını sağlıyor. Babasının vefatının ardından, ona ithafen yazdığı ilk kitabı 'Gazeteci Olunmaz, Gazeteci Doğulur', Ecem Naz Tunca’nın ilk göz ağrısı. Bu eser, bir gazetecinin hem kişisel hem de mesleki anlamda büyüleyici hayatını anlatıyor. Babasının kendisine kazandırdığı değerler ve gazetecilik aşkıyla kaleme aldığı bu kitap, bir yandan babasına duyduğu özlemi dile getirirken, bir yandan da gazeteciliğin doğuştan gelen bir tutku olduğunu vurguluyor. Kendini, medyanın en özgün seslerinden biri olarak konumlandırmaktadır. Instagram’da oluşturduğu kitle ile arasında gerçekten eşsiz bir bağ var. Her seyahatinde, tattığı her gastronomi deneyiminde, seçtiği kıyafetlerden kaldığı mekanlara kadar tüm detayları videolarla takipçileriyle buluşturmaktadır. Bu güçlü etkileşim, Ecem Naz Tunca’yı sosyal medyada etkili bir içerik üreticisi haline getirdi ve bu sayede pek çok prestijli marka ile iş birliği fırsatı yakaladı. Özellikle seyahat ve yaşam tarzı odaklı projelerle geniş kitlelere ulaşmanın gururunu yaşamaktadır. Sadece sosyal medyada değil, podcast dünyasında da kendine yepyeni bir yol açtı! Ecem Naz Tunca’nın Sevgili Haldun Altılar’ın kurduğu Podcast Dinle ile birlikte her hafta ünlü konukları ağırladığı, kahkahalarla dolu keyifli sohbetler gerçekleştirdiği bir podcast serisi var. Bu proje sayesinde medyanın farklı alanlarındaki deneyimlerini ve bilgilerini paylaşma fırsatı bulmak kendisini heyecanlandırıyor. Ve son olarak, ekranlarda yepyeni bir sürprizle izleyicilerle buluşmaya hazırlanmaktadır! Detayları önümüzdeki günlerde belli olacak bu projede yer almak kendisini fazlasıyla heyecanlandırıyor. Ecem Naz Tunca yetenekleri, çok yönlü birikimi, kendine özgü sunumu, özgün yazıları, güçlü iletişimi ve kalemi , vizyonu, sunucu, yazar ve influencer ve oyuncu yönü , girişimci ruhu gibi özelliklerinin yanında pozitif enerjisi , ışıltısı ve güzelliğiyle de dikkat çekmektedir. Ecem Naz Tunca tüm bu nitelikleriyle gelecekte de adını sıkça duyacağımız çok önemli bir isimdir.
Sanatçı Selahattin Yalçınkaya
1965 yılında Malatya’da doğdu. İlköğrenimini FEYZULLAH TAŞKINSOY İlkokulu ve KONAK Orta Okulu’nda tamamladı. Ardından MALATYA Lisesinden mezun oldu. Halk Eğitim ve Malatya Musiki Cemiyeti’nde koro faaliyetlerinde bulundu. 1987 yılında Gazi Üniversitesi Bolu Meslek Yüksek Okulu Kooperatifçilik bölümünden mezuniyetini takip eden yıl Gaziantep Üniversitesi Türk Musikisi Devlet Konservatuarı ses eğitimi bölümünü kazandı ve eğitimini burada başarıyla tamamladı. Konservatuar öğrencisi olduğu 1989 yılında TRT’nin düzenlemiş olduğu Amatör Ses Yarışmasında Türkiye birincisi seçildi. 1991 yılında Kültür Bakanlığı’nın açmış olduğu sınavı kazanarak Diyarbakır Devlet Korosu’nda Ses Sanatçısı olarak göreve başladı. Uzun yıllar bu Koro’da görev yaptı. Bir süre Ankara Devlet Korosunda korist ve solist olarak görevde bulundu. 2007 yılı sonunda Ses Sanatçısı olarak görev yaptığı Samsun Devlet Klasik Türk Müziği Korosuna naklen atandı. Kültürel değerlerimizin yaşaması ve yaşatılması, gelecek nesillerimize doğru ve düzgün aktarılması doğrultusunda faaliyetlere katkı sunan önemli çalışmalar yaptı. 40 yıllık büyük bir sanatsal ve kültürel geçmişi olan Samsun Musiki Cemiyeti’nin Şefliğini yaptı. Selahattin Yalçınkaya için Türk Müziğini yüceltmek ulvi görevlerin başında gelmektedir. Türk Müziğini yaymak ve özellikle genç kuşaklara sevdirmek yönettiği cemiyetin en önemli amaçlarından birisi oldu. 2010 ve 2022 yılları arasında Elazığ Devlet korosunda şef yardımcısı ve ses sanatçısı olarak görev yaptı. 2015 yılında doğduğu evi Banazı Musiki Derneği olarak kullanmaya başladı. Adını Yeşilyurt Kültür Sanat ve Musiki olarak devam ettirdiği bu dernekte başkanlık ve hocalık görevine devam etmektedir. 2023 ve 2024 Sanat sezonundan itibaren İzmir Devlet Klasik Türk Müziği Korosunda Ses Sanatçısı olarak görevini büyük bir zevk ve onurla sürdürmektedir. Ferda Hanımla evli olup, Batuhan, Bengisu ve Tunahan adında üç çocuk sahibidir. Selahattin Yalçınkaya bugüne kadar çok önemli pek çok etkinliği bizzat düzenlemiş önemli etkinliklerde sanatçı olarak yer almıştır. Selahattin Yalçınkaya yetenekleri, çok yönlü birikimi, kendine özgü yorumculuğu, özgün eserleri ve projeleri, vizyonu, güçlü iletişimi ve sesi, sanatçı bestekar ve söz yazarı yönü gibi özelliklerinin yanında pozitif enerjisi ve karizmasıyla da dikkat çekmektedir. Selahattin Yalçınkaya tüm bu nitelikleriyle gelecekte de adını sıkça duyacağımız çok önemli bir isimdir.
Sanatçı Ergül Ulu
22 Nisan 1982 İstanbul doğumludur, Banka ve sigortacılık bölümü mezunudur. Bedia muavvit tiyatrosunda Ahmet YAZICI’nın öğrencisi olarak üç yıl tiyatroda drama ve diksiyon dersleri aldı, “Kanlı NİGAR” “Yedi kocalı Hürmüz” gibi oyunlarda başrol oynadı, müzik hayatı çok küçük yaşlarda okul yıllarında başladı, okul hayatı boyunca koroda solist olarak görev aldı ilk halk konserini 15 yaşında Kartal’da türev’in yaptığı etkinlikte engelliler için gerçekleştirdi. Sahnelere ilk adımını bu şekilde attı. Daha sonrasında Büyükçekmece ve Üsküdar musiki cemiyetlerinde şan ve solfej dersleri aldı. Türkiye’ye mal olmuş çok iyi seslerle çalışma fırsatı oldu. Bunlar hayatının en güzel tecrübeleriydi, Cengiz KURTOĞLU, Hakkı BULUT, Hakan TAŞIYAN. Bu önemli isimlerden bazılarıdır. Ergül Ulu’nun Kendine ait bir çok eseri vardır. Bunları en kısa zamanda sevenleriyle buluşturmak için çalışmalarını sürdürmektedir. Söz – müzik kendisine ait olan “İSTANBUL” adlı eseri “Mavi Deniz Müzik” şirketi imzasını taşımaktadır. Şarkının klibi de dikkat çekmiştir. O tarihlerdeki Albümün kapak fotoğraf çekiminin tasarım kıyafeti ünlü modacı Oktay SEVEN, tarafından hazırlanmıştır. Fotoğraf çekimindeki tasarım kıyafeti ise modacı Leyla ULUK, tarafından hazırlanmıştır. Ergül Ulu’nun son eseri ise Ahmet Selçuk İlkan’a ait olan Ben Aşkı Ölümsüz Bilenlerdenim adlı eseridir. Klibi Ünlü Yönetmen Ali Eşitmez tarafından çekilen şarkı kısa bir süre içerisinde Müzikseverlerle buluşacaktır. Hayvan Hakları konusunda da duyarlılığını her fırsatta dile getiren sanatçı son günlerde özellikle bu anlamda herkesi sorumluluğa davet ederek yaşam hakkını öne çıkarmıştır. Ergül Ulu müzikteki yeteneği , çok yönlü birikimi , kendine özgü yorumculuğu , özgün eserleri , güçlü iletişimi , vizyonu sanatçı ve söz yazarı bestekar yönü gibi özelliklerinin yanında pozitif enerjisi , ışıltısı ve güzelliğiyle de dikkat çekmektedir. Ergül Ulu tüm bu nitelikleriyle gelecekte de adını sıkça duyacağımız çok önemli bir isimdir.
Spiker ve Sunucu Dilara Erentöz
İzmirli Olan Dilara Erentöz ilköğrenim ve lisenin ardından üniversite eğitimi için Biyoloji bölümünü tercih ederek buradan başarıyla mezun oldu. Ardından asıl yapmayı istediği iş olan medya ve iletişime yöneldi. Türkiye’nin bu alandaki saygın eğitim kurumlarından Sadri Alışık Kültür Merkezi’nden Tiyatro ve Diksiyon eğitimi aldı. Sonrasında iş yaşamına başladı. Ulusal ve Uluslar arası pek çok özel etkinlik ve protokol sunumunu gerçekleştirdi. Beyaz Televizyonunda O da Burda İsimli programı sundu programda farklı alanlardan pek çok ismi konuk olarak ağırladı. Yine Beyaz Tv’de Beyaz’da Konuştukça isimli programını sundu. Yeni yayın döneminde spor içerikli bir program planlamaktadır. Dilara Erentöz bir süre modellikte yaptı. Farklı önemli kurum ve kuruluşların yüzü oldu. Çeşitli ödül törenlerinde törenin sunuculuğunu üstlendi. Bazı törenlerde Kırmızı Halı sunumlarını gerçekleştirdi. Dilara Erentöz yetenekleri , çok yönlü birikimi , kendine özgü sunum tarzı , özgün yüzü , güçlü iletişimi ve sunumu , vizyonu gibi özelliklerinin yanında pozitif enerjisi , ışıltısı , düzgün fiziği ve güzelliğiyle dikkat çekmektedir. Dilara Erentöz tüm bu nitelikleriyle gelecekte de adını sıkça duyacağımız çok önemli bir isimdir.
Sanatçı Nesli Özsoy
Gazino sahnelerinin tanınan ismi Nesli Özsoy Türk müziğinde önemli bir yere sahip. Özellikle 80’li yılların önemli kabarelerinde rol alan ve gazino sahnelerinin aranılan ismi olan Nesli Özsoy, Aslen İzmirlidir. Babasının işi nedeniyle Ankara’da yaşadı. Annesinin sesi çok güzeldi. Annesi İzmir Radyosu’na seçilmiş genç kızlığında ama dayısı müsaade etmemiş. O ses ondan Nesli Özsoy’a geçmiş. Ankara’da Türk sanat müziği konservatuvarına gitti. O dönemler Ailece müzik dinlenilen gazino kültürü yaygındı. Bir gün ailecek gittiği gazinoda sahnedeki sanatçı, şarkı söylemesini rica etti. Bir iki Türk müziği şarkısı okudu. Sanatçının menajeri Nesli Özsoy’u çok beğendi ve ailesinin izniyle İstanbul’a getirdi. O dönem Gazino Kadrosunda Neşe Karaböcek, Gülistan Okan, Selçuk Ural, Müjdat Gezen, Perran Kutman vardı. O kadro ile Çakıl Gazinosu’nda çıktı. Mehmet Teoman da o sıra kabareler yapıyordu. Nesli Özsoy’u tanımak istemiş. Anlaştıktan sonra gazinolardan Mehmet Teoman’ın kabare ve müzikal ekibine geçti. Bir süre sonra da Mehmet Teoman ile evlendi.” Mehmet Teoman Önce Nükhet Duru ile berabermiş. Sonra Ayşegül Aldinç ile 3 ay evli kalmış. Ardından da Nesli Özsoy ile 3 yıla yakın evli kaldı. Mehmet Teoman, evli erkek, baba gibi kalıplara sığamaz. Çok özgür bir adamdır. İyi bir koca değil ama çok iyi bir dosttur. Çok çapkındı. Nesli Özsoy evliyken de onu yakaladı ve ayrıldı. Çocukları olduğu için her zaman görüşüyorlar... Sahnede duruşu, şarkı söyleyişi... Pek Çok Konu da Mehmet Teoman’dan öğrendikleri vardı. Onunla olduğu sürede gazinolarda çalışmasına izin vermiyordu, ‘Nesli gazino sanatçısı değil, kabare yıldızı’ diyordu. İlk şarkısı ‘Vurdum Duymaz Dünya’yı onunla beraberken yayınladı.” Nesli Özsoy Bülent Ersoy , Huysuz Virjin gibi çok önemli isimlerle aynı sahneyi paylaştı. Tak Takıştır , vurgunum , İçtikçe içsem , seninle son defa , yaz bitti , köprü altı , sevsinler seni , yar diline , keyif akşamı , yalnız seninle , nerde benim düşlerim , yaşamak , aşık , aşığım sana , ben geçmişim bu yollardan , sevgili adamım , s.o.s , tophane , gönül , yanardağ , özledim gibi dillere düşen şarkıların sahibidir. Kabarelerden ve Tak takıştır albümleri ses getirmiştir. Çeşitli sanatçılardan şarkıların yer aldığı bir zamanlar albümünün 6.sında yer almıştır. Her fırsatta müziğin hayatı olduğunu ifade eden o derece büyük bir müzik sevgisine sahip Nesli Özsoy yaş aldıkça güzelleşmesini de çok sevdiği müzikten hiç kopmamasına bağlıyor. Nesli Özsoy son dönemde Hollywood efsanesi yaşlı olarak doğup, büyüdükçe gençleşen bir insan olan Benjamin Button’a benzetilmektedir. Nesli Özsoy eşsiz yeteneği , kendine özgü yorumculuğu , gazino ve kabarelerden gelen sahneye olan hakimiyeti , Assolistliği , gibi özelliklerinin yanında her daim bahsedilen güzelliği ve şıklığıyla dikkat çekmektedir. Nesli Özsoy tüm bu nitelikleriyle Türk Müziğine damga vurmuş çok kıymetli bir isimdir.