DÜNYA

Hedef Hamas'ın meşruiyetini ortadan kaldırmak

Abone Ol
ANKARA 
Batı Şeria’nın El-Halil kentinde üç İsrailli gencin öldürülmesi sonucunda İsrail hükümetinin Filistin’deki sivil halkı hedef alan sert tedbirlere başvurması uluslararası toplumun tepkisini çekerken, uzmanlar, İsrail’in esas amacının Hamas liderlerini hedef alarak milli mutabakatı bitirmek olduğuna dikkati çekiyor.

Yahudi yerleşimcilerin 30 Haziran’da cesetlerinin bulunduğu El-Halil kentinin İsrail güvenlik güçlerince ablukaya alınmasının ardından başlatılan operasyonlarda, Hamas hareketi mensubu Amir Ebu Iyşe ve Mervan el-Kavasımi ile Ekim 2011'de Hamas Hareketi ile "esir takası anlaşması" kapsamında serbest bırakılan Ziyad Avvad'ın evi patlayıcı yerleştirilerek yıkılmıştı. 

Hamas tarafı ise suçlamaları reddederek İsrail'in tehditleri ve Gazze'ye olası saldırıya çok güçlü bir karşılık vereceğini açıklamıştı.

İsrail Dışişleri Bakanı Avigdor Lieberman'ın "Savunma Kalkanı 2 operasyonu düzenlememiz gerekiyor. Ancak bu defa operasyon Gazze'ye yapılmalı" açıklaması, düzenlenmek istenilen operasyonlarla Hamas'ın terörist bir örgüt konumuna getirilmesinin ve yalnızlaştırılmasının hedeflendiği şeklinde yorumlanıyor.

"Kolektif biçimde cezalandırmak uluslararası hukuka aykırı"

Gazi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mehmet Şahin, İsrail'in hedeflerinden birinin, Ortadoğu'da artan radikalizmi de kullanarak Hamas’ın meşruiyetini ortadan kaldırmak ve etkisizleştirmek olduğunu söyledi.

Şahin, İsrail'in bir diğer amacının ise Hamas ile El-Fetih’in kurduğu ulusal birlik hükümetini sonlandırmak olduğuna dikkati çekti. 

İşgal altındaki topraklarda üç Yahudi gencin öldürülmesinin kriminal bir olay olarak yorumlanması gerektiğini vurgulayan Şahin, "Bunun için Filistin halkının kolektif biçimde cezalandırılması uluslararası hukuka aykırı" değerlendirmesinde bulundu.

Siyasi gözlemciler, geçmişte parçalanmış  Filistin ile barış masasına oturmak istemeyen İsrail'in, şimdi deFilistin Ulusal Birlik Hükümeti içerisinde Hamas'ı tanımak istememesinin, İsrail'in farklı bir ajandası olduğuna işaret ettiğini kaydediyor.

Konuya ilişkin, Amnesty International’dan yapılan açıklamada da öldürülen üç İsrailli gencin adaleti hak ettiğine yer verilirken, İsrail’in Filistin halkını toplu olarak cezalandırması uluslararası hukukun açık bir ihlali olarak nitelendiriliyor. 

Amnesty International Ortadoğu ve Kuzey Afrika Direktörü Philip Luther “Hiçbir şey bu ölümleri adil hale getiremez. Bunu lanetliyoruz. Fakat adalet İsrail’in kolektif bir cezalandırma yöntemiyle intikam alması veya Filistinlilerin diğer halklarını ihlal ederek sağlanamaz. Bunun yerine İsrail otoritelerinin sorumlu gördüğü kişileri tam, kusursuz ve tarafsız bir soruşturma yaparak adil biçimde yargılaması gerekir" açıklamasını yapmıştı.

"İsrail intikam peşinde"

Ahi Evran Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Serhat Erkmen, "Filistinliler arasında ulusal birlik hükümeti kurulduğu andan itibaren, İsrail'in niyetinin tekrar çatışma ortamı yaratıp Filistinliler arasındaki ayrılığı körüklemek" olduğunu belirterek "Uluslararası ilişkilerde caydırıcılık diye bir kavram var. Ancak İsrail’in yaptığı caydırıcılık değil, intikam peşinde koşmak" diye konuştu.

Siyaset Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) Ortadoğu Uzmanı Can Acun, İsrail'in yerleşimcilerin kaçırılmasının ardından, uluslararası kamuoyunda büyük bir algı operasyonu yaparak "masum üç sivil genç" algısı yaratmaya çalıştığını ve sorumlu olarak da Hamas'ı gösterdiğini ifade ederek ancak Filistin kaynaklarının bu gençlerin aslında askerlik yapmış yerleşimciler olduğunu gösterdiklerini anımsattı. 

Acun, Hamas'ın mevcut konjonktürde böyle bir eylem gerçekleştirmesinin hiç de rasyonel gözükmediğini söyleyerek "İsrail, bu olay akabinde öncelikle tüm Filistin'i kolektif bir şekilde cezalandırmaya çalıştı, yüzlerce Filistinli gözaltına alınırken çok sayıda Filistinli ise öldürüldü ardından ise Gazze'yi bombalamaya başladı" diye konuştu.

Milli mutabakat adımının İsrail'i fazlasıyla rahatsız ettiğine de işaret eden Acun, İsrailli yetkililerinin Hamas'ın içinde bulunduğu bir müzakere sürecinin olamayacağını dile getirdiğini ancak bunun ne uluslararası toplumda da ne de El-Fetih'te gerekli yankıyı bulduğunu belirtti.