Kıbrıs adasında son zamanda adından çok söz ettiren bir bölge var, adı Maraş! 1974 yılından beri yasak bölge. 

Çünkü 45 yıl önce adada yaşanan savaş nedeniyle Rumların terk ettiği bu bölgede hayat tamamen yok olmuş, şehir hayalet bir görüntüye bürünmüş durumda! 

Evleri var insanları yok…

 Böylesine bir bölge için adanın Rum tarafı 25 Ağustos 2019 tarihinde belediye başkanı seçecek! Böylesi bir haber için bu nasıl bir iş denebilir ama gerçek!

KKTC’nin yeni hükümeti Maraş bölgesinin yeniden hayata dönmesi için çalışmalara başlar başlamaz, GKRY bu bölgeye yeni bir belediye başkanı seçileceğini açıklayıverdi! Rum tarafının bu açıklaması ilk değildir. Bu seçim oyununu yıllardan beri oynamaktadırlar! 

Amaçları; dünya kamuoyuna bu adanın hala sahibi biziz, bu nedenledir ki, hayalet bir bölge olsa da bu bölgenin belediye başkanını yine biz seçeriz, mesajını vermektir!

Pekiyi, böylesine hayali bir seçim sadece Maraş bölgesi için mi yapılıyor? 

Tabii ki hayır! Yıllardan beribenzer bir seçim, KKTC’nin yönetiminde olan Güzelyurt bölgesi için de yapılır. Rumlar bu bölge için de belediye başkanı seçerler.

Verdikleri mesaj hiç değişmez: 

Bu bölgeleri 45 yıl önce terk etsek de, oralara mutlaka yeniden döneceğiz… Bu nedendir onları böylesine akıl dışı eylemlere iten!

Şimdi 25 Ağustos’ta Maraş bölgesi sakinleri yeniden sandık başına giderek, bir önceki sözde belediye başkanları vefat ettiği için yeni bir hayalperesti belediye başkanı seçecekler!

Bu sözde seçime 5 Rum partisinin adayı katılıyor. Hangi aday seçilirse seçilsin, Rumların bu noktada yapacağı ilk şey; Maraş bölgesinin kendilerine ait olduğunu sağlamak yönünde siyasi yönden AB ve BM nezdinde yeni adımlar atmak olacak.

Aslında böylesi bir seçimin hiçbir hukuki karşılığı olmadığını GKRY de bilmektedir! Ancak her ne olursa olsun dünya kamuoyuna verilecek mesaj şudur: 

‘’Bu bölgeyi savaş nedeniyle terk etmek zorunda kaldık. Bunun nedeni de Türklerdir. Ancak Maraş bölgesiyle olan bağımız hala devam ediyor. Bu seçim de bu nedenle yapılıyor…’’

İşte tam da bu noktada sormak gerekir:

İngiltere’nin ada yönetiminde olduğu dönemde Maraş bölgesinin tapu kayıtlarıyla oynayarak, Osmanlıya ait vakıf mallarının tamamını haksız, hukuksuz bir şekilde Rumların üzerine geçirildiği tarihi belgelerle ispatlanmış iken, Maraş bölgesi üzerinde hala hak iddia etmek ne kadar gerçekçidir?

Varsayalım ki, bu hayali seçimle belediye başkanı seçilen hayalperest başkan, Maraş bölgesinin olmayan belediyesinde nasıl hizmet üretecektir? Maraş’ın yeniden hayata dönmesi için 10 milyar dolarlık bir bütçe gerektiğini hatırlatırsak, bu parayı nasıl bulacaktır? 

Her şey bir yana bu süreçte türlü Bizans oyunları oynayarak hala Maraş bizimdir demeye devam eden, bu hayalet şehre hayalperest bir belediye başkanı seçmenin peşinde olan GKRY’ne hak ettiği yanıtı, bu bölgeyi yeniden hayata döndürme kararı alan KKTC hükümeti en yakın zamanda verecektir.

Ancak böylesine olmayacak hayaller peşinde koşan Rum yönetimi ile Eylül ayında yeniden müzakerelerin başlaması için bir araya gelmeyi planlayan KKTC Cumhurbaşkanı Sn. Akıncı’nın bu tavrı nasıl yorumlanmalıdır?

Kaldı ki, adadan Türk askeri gitmelidir, Türkiye’nin ada üzerinde garantörlük hakkı olamaz, Türkiye Doğu Akdeniz’de enerji kaynaklarındaki araştırma faaliyetlerine derhal son vermelidir beyanlarıyla öne çıkan, Türkiye’yi AB ye şikâyet ederek, türlü yaptırımlarla köşeye sıkıştırmak isteyen Rum tarafı ile ne görüşülecektir?

1974 yılından sonra Maraş bölgesinin açılması, burada yaşamın yeniden canlanması için Kıbrıs Türk tarafı, Rum yönetimine tam 5 kez anlaşma teklifinde bulunmuş, bu teklifler her defasında Rum yönetimince ret edilmiştir!

Şimdi ama bu defa kesin olarak Maraş’ın KKTC’ce yönetiminin kontrolünde açılması çalışmalarının başlamasıyla birlikte Rumlar yeniden bu hayali seçimi gündeme getirerek dünya kamuoyunun dikkatini buraya çekmenin peşine düşmüşler, hayalet şehre hayalperest bir belediye başkanı seçmeye karar vermişlerdir.

GKRY benzer hayaller ile Kıbrıs adasının kendilerine ait olduğu mesajını ne kadar verirlerse versinler; adada hayaller değil, gerçekler yaşamaktadır.

Kıbrıs adasının gerçekleri bundan 45 yıl önce hayata geçmiş olup, adanın kuzeyinde ayrı, güneyinde ayrı bir devlet vardır. Adanın kuzeyinde 35 yıldan beri yaşayan devletin adı KKTC’dir. Bu devletin ve yurttaşlarının en büyük güvencesi Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Büyük Türk Milletidir.  Bu gerçek, hiçbir hayalin değiştiremeyeceği kadar açık ve nettir. 

Bu nedenledir ki; Rumların hayalet şehir Maraş’a, yeniden hayalperest bir belediye başkanı seçmeleri, gerçeği yansıtmayan bir hayal olarak kalmaya mahkûmdur.