Söze “eskiden” diye başlamak istemiyorum ama bu öyle bir konu ki mecburen o sözcüğü kullanmalıyım. Eskiden bir hastane kültürü, adabı vardı. Çok küçükken hatırlıyorum da hastalarde “çıt” çıkmazdı. İnsanlar yüksek sesli ve fazlaca konuşmamaya özen gösterirdi. Arada bir çocuk çıkıp da yaramazlık edecek olursa duvarda asılı olan ve işaret parmağıyla sus işareti yapan hemşire gösterilirdi. Biz de hemen anlardık büyüklerimizin ne demek istediğini… Zaten hastanelere muayene olmasının dışında çocuk da alınmazdı ya. Mesela ben hasta olan dedemi ziyaret etmek için çoğu zaman kaçak olarak girerdim hastaneye. Dedim ya eskiden hastanelerimizin kuralları vardı. Örneğin çocukluğumda, sıra beklerken kavga eden insanlara hiç rastlamadım. Peki şimdi neler oluyor hastanelerde? Konuşmayı bırakın bütün ailevi sorunlar ortaya dökülüyor. Siyaset, çocukların eğitimi, çeşitli şehir olayları dahil bütün gündem maddelerini hastanede sıra beklerken öğrenebilirsiniz. İnsanlar nelerden şikayetçi, son zamanlarda hangi sağlık uzmanının görüşlerini beğeniyorlar, hangi sabah programında en son hangi rezalet ortaya çıktı hepsini yine yukarıda bahsettiğim hastane kuyruklarında öğrenebilirsiniz. Gözlemlediğim kadarıyla toplumca çenemiz düştü. Yani olur olmaz yerlerde herşeyi konuşabiliyoruz. Bunun en güzel örneği hastaneler. Çalan cep telefonu melodileri arasında bir yandan insanların dertlerini anlatmaları, çocuk sesleri ve hatta dinlenen müzikler arasında sesizce sırasını bekleyen insanlara haksızlık etmiyor muyuz? Ben biliyorum, herşey baş parmağıyla sus işareti yapan hemşire resminin duvarlardan indirilmesiyle başladı. Halen o resimlerin neden artık hastanelerde yer almadığını merak eder dururum… Bir de hastanelerdeki yeterli ilgiyi görememe sorunu var ki sağlam insanı hasta eder bu durum. Doktor ve hemşireler az ücret alınca bu durum hastaya olan ilgi ve alakada da indirime neden oluyor. Sonuçta ortaya şöyle bir tablo çıkıyor: Kalabalık ve gürültülü insan yığınları arasında kızgın doktorlar ve sıkılmış hemşireler… Ve ardından söylenen bir söz: Ne olacak bu ülkenin hastanelerinin hali? Tabii ki bunca olumsuz olayın ardından son zamanlarda gördüğüm en güzel devlet hastanelerden biri olan Bahçelievler Ağız ve Diş sağlığı Merkezi’ni övmeden geçemeyeceğim. Elbette ki hastanenin bu kadar iyi durumda olmasında Başhekim Mustafa işcan’ın katkısı büyük. 90 tane Dişhekimi deyim yerindeyse arı gibi çalışıyorlar. Bizzat kendisinden aldığım bilgiye göre talep fazlalığından dolayı hizmete yeni giren yeşilova diş tedavi merkezi de büyük ilgi görüyormuş. Bu ülkede özel hastaneye gitmeye gücü yetmeyecek olan insanların çoğunluğunu bildiğimize göre böylesi devlet hastanelerine ihtiyacımız olduğu bir gerçek. Umarım aynı övgüyü ileride başka devlet hastanelerimiz için de yapabilirim. Bu arada hastane adabı ile ilgili olarak herkesi biraz daha bilinçli olmaya çağırıyorum. Hastanelerimiz kahvehane olmaktan çok şifa dağıtılan yerler olmak zorundadır. Toplumca zor günler geçirsek de böyle yerlerde biraz daha sabırlı olmalıyız…