Güven Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Bölümünden Prof. Dr. Yaşar Bayındır, 2016-2019 yılları arasında kızamık olgularında yüzde 556 artış saptanırken 132 bin 490’dan 869 bin 770’e çıktığını ifade etti.

Hastaneden yapılan açıklamada görüşlerine yer verilen Bayındır, Ocak 2020’de başlayan Kovid-19 pandemisi ile çok büyük oranda çocuğa en az bir kızamık aşısı dozu yapılamadığını belirtti.

DSÖ, kuş gribinin oluşturduğu halk sağlığı riskinin “düşük” olduğunu açıkladı DSÖ, kuş gribinin oluşturduğu halk sağlığı riskinin “düşük” olduğunu açıkladı

Bayındır, 'Sadece 2021 yılında yaklaşık 40 milyon çocuğun bir aşıyı kaçırdığı ve dünya çapında tahminen 9 milyon kızamık olgusu ve 128 bin ölüm meydana geldiği bildirilmiştir. Yaklaşık 22 ülkede salgın yaşanmıştır.' açıklamasında bulundu.

Bayındır, kızamık hastalığının 5 yaş altındaki çocuklarda hala önemli bir ölüm nedeni olduğunu belirterek, 'Kızamık, dünya genelinde hala görülmekte ve özellikle 5 yaş ve altındaki çocuklarda önemli bir ölüm nedeni olmaya devam etmektedir.' ifadelerini kullandı.

Kızamığın adeta toplumda bağışık olmayan kişileri seçerek hastalandırdığını belirten Bayındır, aşılama yaşına gelmemiş küçük bebeklerin herhangi bir nedenle aşılanamayanlar veya bağışıklık sistemleri nedeniyle aşılansa bile koruyuculuk sağlanamayanlarda hastalık görüldüğünü açıkladı.

Kızamığın çok hızlı bulaşan bir hastalık olduğuna dikkati çeken Bayındır, şunları kaydetti:

'Kızamık çok bulaşıcı bir hastalıktır. Kızamığa maruz kalan duyarlı bir kişide hastalık atak oranı yüzde 90’dır. Bulaşma kişiden kişiye temas ve solunum yolu ile bulaşmaktadır. Solunum sekresyonlarından enfeksiyöz damlacıklar havada 2 saate kadar kalabilmektedir.

Bu yüzden kişiden kişiye doğrudan temas olmasa bile toplu alanlarda da hastalık bulaşabilmektedir. Örneğin havaalanları ve uçak yolculuklarında da kızamık rahatlıkla bulaşabilmektedir. Ayrıca okullar ve kalabalık gruplarda salgınlara neden olabilir.

Kızamığın kuluçka süresi 6-21 gündür. Virüsü aldıktan sonra Ortalama 13 günde, hastalık belirtileri başlar. Bulaştırıcılık döküntüler ortaya çıkmasından önceki beş gün ile sonrasındaki 4-5 gün içinde devam etmektedir. En fazla bulaştırıcılık ise, ateşli dönem ve solunum semptomlarının olduğu geç prodromal dönemdir.'

Kızamığın oluşturduğu klinik tablolara da dikkati çeken Bayındır, kızamık semptomlarının kişilerin bağışıklığına, aşılarının tamamlanmış olup olmadığına göre değiştiğini belirtti.

Bayındır, sözlerini şöyle sürdürdü:

'Klasik kızamıkta toplamda dört klinik evre bulunmaktadır. Kuluçka süresi, ön hastalık dönemi (prodrom), döküntülerin çıktığı dönem (ekzantem) ve iyileşme dönemi. Kuluçka süresi 6-21 gündür. Solunum yolu mukozası veya konjuktivalardan virüsün vücuda girmesiyle süreç başlar. Virüs burada çoğaldıktan sonra bölgesel lenf düğümlerine ve sonrasında kan yoluyla vücuda yayılır.

Birinci virüs yayılımından sonra vücudun birçok bölgesinde çoğalır ve kan yoluyla ikinci yayılım başlar. Sonra ateş, halsizlik, iştahsızlık, takiben konjuktivit, soğuk algınlığı ve öksürük semptomlarının başladığı prodromal evre dönemi gelişir. Ateşin başlamasından 2-4 gün sonra ise deride döküntüler başlar. Klasik olarak yüzde başlayan, boyun, üst gövde, alt gövde ve kol-bacakları içine alan kırmızı plaklar şeklinde sonra beyazlayan döküntüler oluşur. Avuç içleri ve ayak tabanlarında nadiren görülür.

Deri döküntülerinin görüldüğü dönemde ayrıca, lenf düğümlerinde büyüme, yüksek ateş, farenjit ve konjuktivit görülebilir. Klinik iyileşme tipik olarak döküntünün ortaya çıkmasından 48 saat sonra başlar. Üç ile dört gün sonra döküntüler kahverengimsi hale dönüşür ve solmaya başlar, pul pul dökülmeler görülür.

Döküntü genellikle 6-7 gün sürer ve başladığı sırayla kaybolur. Doğal kızamık enfeksiyonunun ömür boyu bağışıklık sağladığı bilinmektedir. Aşı ile sağlanan bağışıklık da oldukça koruyucudur. Hollanda’da yapılan bir çalışmada salgın sırasında aşılanmamış bireylerin aşılanmışlara göre 224 kat daha duyarlı olduğu gösterilmiştir. Toplumda devam eden kızamık bulaşma riskini durdurmak için toplum nüfusunun yüzde 95’in üzerinde bağışıklığına gereksinim vardır. Ancak, iki doz aşı ile koruyuculuk sağlanmaktadır.'

AA