Bu seçim; Yıldırım-İmamoğlu mücadelesi değildir

İSTANBUL- Ekrem İmamoğlu, 2 gün aranın ardından yine Taksim'de basın mensuplarının karşısına geçti ve ''Kentsel Gelişim Çözümleri''ni anlattı. Yerli ve yabancı basının yoğun ilgi gösterdiği toplantda ulaşımdan kentsel dönüşüme, kreşten otoparka kadar hemen her konuda İstanbul'la ilgili çözümlerini medya organlarıyla paylaşan İmamoğlu, 23 Haziran seçimlerinin önemine dikkat çekti. ''Herşeyden önce herkes bilmelidir ki, 23 Haziran seçimleri normal seçimler değildir'' diyen İmamoğlu, şu saptamalarda bulundu: ''Türkiye tarihinde daha önce görülmemiş haksızlıklarla, hak gaspıyla dolu anormal seçimlerdir. Bize mazbatayı vermeye yanışmayan bu ülkenin yöneticileri hukuku katletmişler. 16 milyonun hakkını gaspetmişlerdir. 23 Haziran için temel amaçları bu haksızlıkları, ülke tarihindeki en vicdansız adaletsizliği unutturmak ve sanki normal seçime gidiyormuşuz gibi bir algı oluşturmaktır. O yüzden VIP tuzakları kuruluyor. O yüzden her gün bize karşı yeni bir yalan üretiliyor, yeni bir tertip gündeme getiriliyor. Ama biz inançlı ve kararlıyız. Pes etmiyoruz ve bu zorluklardan yılmıyoruz. Çünkü biz haklıyız. Bu nedenle asla vaz geçmeyeceğiz'' dedi.

"Türkiye demokrasisine ihanet"

 ''6 Mayıs'ta Türkiye demokrasisine ihanet edilmiştir'' diyen İmamoğlu, ''YSK aldığı bu kararla 'Bizi burada tutan kuvvet böyle istiyor', 'Şartlar bunu gerektiriyor' demiştir. Haksızlık yapmak, kul hakkı yemek vicdan sahibi herkesi rahatsız eder. 'Allah kul hakkını affetmez' diyerek kul hakkı yemekten korkarak büyüdük biz. Bu topraklarda yaşayanların en çok kullandığı kelimedir vebal… "Vebali boynuna," deriz, vebal almaktan korkarız. Herkes iyi bilsin ki, 23 Haziran seçimleri Binali Yıldırım-Ekrem İmamoğlu mücadelesi değildir. Kendi nefsinin peşine düşenle, milletinin hakkını arayanın mücadelesidir. Bu mücadelede Ekrem İmamoğlu'nun yanında olmak demek; doğrunun, hakkın ve haklının yanında olmak demektir'' şeklinde konuştu.

İBB personelinin seçim çalışması yapmak üzere görevlendirildiği hatırlatmasında bulunan İmamoğlu, ''İBB'ye bağlı pek çok kurumda çalışanların mesaisi, seçim mesaisi olmuş durumda. Devletin makam araçları, şirket araçları hepsi sahada. İnanın, bu kadar ileri gidebileceklerini gerçekten tahmin etmemiştim. Dün, İBB çalışanlarına yaptırılan basın açıklamasına baktığınızda, bu ülkede partizanlığın geldiği noktaya bakıyorsunuz ve bu ülkede yapılanlar adına utanıyorsunuz. Merak etmesinler, biraz daha sabır göstersinler. Benim yönetime gelmemle birlikte onlara da söz veriyorum; herkes artık kendi yeteneği ve mesleği gereğince sadece işini yapacak. Görevi, sadece 16 milyona ve İstanbul'a hizmet etmek olacak'' dedi.

 "VIP tuzakları kuruluyor"

''Ama tüm bunlardan önce 23 Haziran seçiminin anlamını yeniden hepinize hatırlatmak istiyorum'' diyen İmamoğlu, ''Herşeyden önce herkes bilmelidir ki, 23 Haziran seçimleri normal seçimler değildir. Türkiye tarihinde daha önce görülmemiş haksızlıklarla, hak gaspıyla dolu anormal seçimlerdir. Çünkü normal seçimler 31 Mart'ta bitmiştir. Türkiye'deki diğer yerel yönetimler gibi 31 Mart gecesi seçim sonuçlanmıştır. Ama mesele ondan sonrasıdır. 31 Mart seçimlerini ne yazık ki, bu ülkeyi yönetenler bir türlü hazmedememiştir. Ondan sonra tüm milletin gözleri önünde alenen seçimler gaspedilmiştir. Bize mazbatayı vermeye yanışmayan bu ülkenin yöneticileri hukuku katletmişler. 16 milyonun hakkını gaspetmişlerdir. 23 Haziran için temel amaçları bu haksızlıkları, ülke tarihindeki en vicdansız adaletsizliği unutturmak ve sanki normal seçime gidiyormuşuz gibi bir algı oluşturmaktır. O yüzden hergün bir başka suni gündem görüyoruz. O yüzden VIP tuzakları kuruluyor. O yüzden her gün bize karşı yeni bir yalan üretiliyor, yeni bir tertip gündeme getiriliyor. Ama biz inançlı ve kararlıyız. Pes etmiyoruz ve bu zorluklardan yılmıyoruz. Çünkü biz haklıyız. Bu nedenle asla vaz geçmeyeceğiz. Asla pes etmeyeceğiz. Demokrasi yolunda mücadele etmekten asla ve asla bezmeyeceğiz. Çünkü hakkı ve haklıyı mağlup etmek imkansızdır. Biz, bu süreçte kendi şahsi kavgamızı yapıyor değiliz. Elimizden alınan hak, millete ait bir haktır. Alınan bu şehirde yaşayan 16 milyonun seçme hakkıdır. Demokrasi bir kavramlar, kurumlar ve kurallar rejimidir. Demokratik rejimin en önemli aracı seçimlerdir'' şeklinde konuştu.

"İstanbul'a ihanet ettiler"

''İmar yolsuzlukları ile hem İBB, hem de Bakanlıklar, İstanbul'a ihanet ettiler. Bu ihanetin belgesini sunarak, kente karşı işlenen suçlara engel olacak, bu muhteşem emanete ihaneti durduracağız. Öncelikle halkımızın güvenle yaşayacağı bir şehri, hep birlikte kuracağız. İstanbul yarın deprem olacakmış gibi hazırlıklı olması gereken bir kent. Kaybedecek bir günümüz bile yok ama çok fazla zaman kaybettik, kaybetmeye de devam ediyoruz. Deprem haksız, hukuksuz YSK kararlarını beklemez. Yapacak çok işimiz var. Biliyorsunuz, birçok haberi de yapıldı. İstanbul'un toplanma alanları maalesef imara açılmış durumda. Bizim depremde sığınacağımız yerler, bir avuç insana rant kapısı olarak açıldı. Allah korusun, olası bir afet durumunda hangi kurumun nereye, nasıl müdahale edeceği belli değil.''

"Türlü mağduriyetlere yol açan kentsel dönüşümler var"

''Bakın 15 senedir kentsel dönüşüm konusu İstanbul'un sürekli gündeminde. Ortada ne bir strateji var ne bir model ne de başarılı bir uygulama. Halkın çıkarlarını gözetmeyen anlayışla hayata geçirilen; türlü mağduriyetlere yol açan kentsel dönüşüm uygulamalarına son vermemiz gerekiyor. Fikirtepe'de, Gaziosmanpaşa'da, Sulukule'de, Bayrampaşa'da, Üsküdar Kirazlıtepe'de, Başakşehir Bayramtepe'de, Tozkoparan'da, Okmeydanı'nda, Sarıyer'in, Eyüp'ün, Pendik'in, Beyoğlu'nun birçok mahallesinde… yani İstanbul'un her noktasında türlü mağduriyetler söz konusu. İlçe ilçe dolaştım. Gidebildiğim her mahallede oraya özgü sorunları konuştuk, çözüm önerilerimizi anlattık. Artık insanlarımızın birçoğu kentsel dönüşümün adını bile duymak istemiyor. Çünkü yapılanlar, vatandaşı dinlemeden yapılıyor. İnsanların yıllardır emek ederek, taş taş üstüne koyarak var ettikleri, komşuluklar edindiği mahallelere göz koyan bir avuç insan için değil. O mahallelerde yaşayanlar; sağlıklı, güvenceli, mutlu bir yaşam sürebilsin diye yol haritamızı acilen hayata geçirmemiz gerekiyor.''

''KİPTAŞ asli görevine dönecek"

''Nitelikli sosyal konut olgusunu geliştireceğiz. Sadece kentin dış bölgelerinde değil, merkezi bölgelerinde de sosyal konutlar inşaa edeceğiz. Tespitlerimizi yaptık. İstanbul'un her iki yakasında, dar gelirlilerin konut edinebilmesi için Büyükşehir Belediyesi'nin mülkiyetinde bulunan alanlarda hızlıca KİPTAŞ aracılığı ile 15 bin konut üreteceğiz. Yapılacak yeni konutların yaklaşık yüzde 40'ı kiralık olarak üretilecek. Böylelikle düşük kira bedelleri ile vatandaşın nitelikli konut edinmesi sağlanırken, bu bölgelerdeki kira fiyatları da makul seviyelere getirilecek. Ekonomik krizin en çok zorladığı kesimlerden biri de özellikle kentsel dönüşüm sonrası daireleri küçülen kalabalık ailelerimiz oldu. Ben, bu aileleri iyi bilirim; örfüne adetine sahip çıkan cefakar ailelerdir onlar. Küçük metrekarelere sıkışmış, bu üç nesil bir arada yaşayan ailelerimize geniş alanlı sosyal konutlar inşa etmeye başlayacağız. Sözün özü KİPTAŞ, bizim dönemimizde yapması gereken asli görevine dönecek ve dar gelirli İstanbulluya mahalle kültürü içerisinde; otoparklarıyla, sosyal alanlarıyla, afet toplanma alanlarıyla, yeşil alanlarıyla huzurlu ve nitelikli yaşam alanları üretecek.''

"5 yıl boyunca yılda ortalama sadece 7,5 kilometre raylı sistem yapılmış"

''Öncelikle, uzun zamandır ihmal edilen toplu ulaşımı destekleyecek ve geliştireceğiz. İlk işimiz metro olacak. 2014'te, "Her yerde metro" dediler, ilave 260 kilometre yeni hat vaat ettiler. Peki ne oldu? 5 senenin sonunda ancak 30 kilometre açabildiler. 2004 yılında İBB bütçesi ile yapılmış 45 kilometre. raylı sistem varken, 2019 yılına geldiğimizde, Bakanlığın bütçesi ile yapılmış Marmaray haricinde üretilmiş toplam raylı sistem hattı 157 kilometre. Yani 15 yıl boyunca yılda ortalama sadece 7,5 kilometre raylı sistem yapılmış. Bu mu başarı, soruyorum size? Her seçim dönemi, aynı ilçelere metro vaadi vermeye sıkılmıyor musunuz? Biz israf etmeyeceğiz, metro yapacağız. 630 kilometre metro hattı, 11 yeni füniküler hat ile bağlayarak, 5 yılın sonunda vatandaşlarımızın yüzde 90'ının evinden, işinden, okulundan yürüyerek bir metro durağına erişebileceği bir İstanbul olacak.''

"İstanbul'un trafiğini rahatlatmak için deniz ulaşımı şart"

''Yıllardır ihmal edilen deniz ulaşımı. Bakın her tarafı deniz olan bu kentte deniz ulaşımının payı yüzde 8'lerden yüzde 3'lere düşmüş durumda. Deniz ulaşımını, Marmara Denizi'ne paralel, hızlı araçlar ile destekleyeceğiz. Atıl olan tüm iskelelerle birlikte, yeni iskeleler açacak ve bunları raylı sistemle entegre hale getireceğiz. Füniküler hatlarla İstanbul'un tepelerini deniz iskelelerine indireceğiz. Yanlış yönetim politikaları İDO'yu neredeyse iflasa, İstanbul içindeki hatlarını iptal etme noktasına kadar götürdü. Ulaşımı para kazanmak için değil, halkın ihtiyaçlarını karşılamak, kamu yararı gözetmek amacıyla yeniden düzenleyeceğiz. İstanbul'un trafiğini rahatlatmak için kademeli saat uygulaması yapacağız. Kentin trafiğinin yoğun olduğu bölgelerde, kargo işleri haricinde mal yükleme-boşlatma işlemleri 22.00 - 06.00 saatleri arasında yapılacak. Pilot uygulama ile başlayıp, kentin genelinde yaygınlaştıracağız. Göreve gelmemiz ile birlikte Boğaz köprülerinden geçişlerde taksi ve dolmuşlardan ücret alınmaması için adım atacağız. Köprüden geçtin, geçmedin derdi bitecek. Vatandaşımızın parası cebinde kalacak, özel araç kullanımı azalırken, taksici esnafımızın işleri artacak, trafik yoğunluğu ve çevre kirliliği de azalacak. 1 verip 5 kazanacağız.''

"TEM gişelerinin kaldırılması için girişimde bulunacağız"

''Şehir içinde kalan TEM gişelerinin kaldırılması için girişimde bulunacağız. Artık şehir içi bir yola dönüşen TEM'de vatandaşlarımızın sabah-akşam ücret ödemesinin önüne geçeceğiz. Birileri krizi fırsata çevirip halkın sırtına yüklenecek yeni vergileri gündeme getiriyor olabilir, biz kriz koşullarında halkımızın yanında olacağız. TEM otoyolunu toplu taşımayla, MEGABÜS'le güçlendireceğiz. Başakşehir, Bağcılar, Esenler, Sultangazi'den, Ümraniye, Sultanbeyli'ye kadar yaklaşık 3 buçuk milyon kişiye hizmet edecek. TEM kuzeyinde ve güneyinde İstanbul Kart ile binilebilecek paratransit yani dikey, ekspres servis bağlantıları ile vatandaşı Megabüs hattındaki Transfer Merkezlerine taşıyacağız. Böylelikle, mevcut metrobüs hattına olan talep azalacak ve bütünleşik iki ana aksla İstanbul halkı kentin bir ucundan diğerine konforlu bir şekilde hızla ulaşabilecek. Megabüs hattında yerli ve temiz enerjili, hibrid teknolojisine uyumlu, yüksek taşıma kapasiteli araçlar kullanacağız.''

"Kimse mahallesinde İSPARK ücreti ödemeyecek"

''Zamanını ve benzinini otopark yeri arayarak kaybeden vatandaşımıza da sözümüz var. Öncelikle şunu söyleyelim, kimse kendi mahallesinde, sokağında İSPARK ücreti ödemeyecek. Kamu kurumlarına ait otoparklar mesai saatleri dışında vatandaşın hizmetine sunulacak. Asansörlü otopark sistemleri ile otopark kapasitesini iki katına çıkaracağız. 'Park et&devam et' uygulamalarını yaygınlaştırıp, toplu taşımayla entegre edeceğiz. Aracını park eden herkes toplu taşımadan ücretsiz yararlanacak. Transfer merkezlerinde 100 bin araçlık yeni otoparklar yapacağız. İmar düzenlemeleri ile özel otopark olgusunu teşvik edeceğiz. Yıllardır çözülemeyen otopark sorununu vatandaşlarımızın gündeminden çıkaracağız.''

"Toplu ulaşım gece gündüz, 24 saat devam edecek"

''İstanbul'da toplu ulaşım gece gündüz, 24 saat devam edecek. Kimse, saat kaç olursa olsun, nereye, nasıl gideceğini dert etmeyecek. Akıllı sistemleri aktif biçimde ulaşımın hizmetine sunacağız. Modern sinyalizasyon sistemleri, erken yönlendirme sistemleri, otopark yönetim sistemlerinden kentin tamamında bütüncül bir sistem olarak yararlanılacak. Taksi, servis, otobüs, dolmuş gibi, taşımacılık sektörünün bütün kesimleriyle birlikte, sorunları ortak akıl ile çözeceğiz. İlk işimiz; İBB bünyesinde 'Özel Taşımacılar ve Odalar Müdürlüğü' kurmak olacak. Aylar öncesinden; 'tahdit tehdit olmayacak' demiştim. UKOME kararıyla bir kısım düzenlemeler yapıldı. UKOME, yani Ulaşım Koordinasyon Merkezi'nde alt komisyonlar ve kurullar oluşturulacak, herkes dinlenecek, sektörün tüm temsilcilerine komisyonlarda söz ve yetki hakkı vereceğiz. Eğitim desteği de vereceğiz, uyaran, yönlendiren bir belediyecilik yapacağız. Sözün özü; işletmeciler de mutlu olacak, yolcular da. Şu anda UKOME'de bir toplantı yapılıyor bilgisi ulaştı. Seçime 1 hafta 10 gün kala karar alma çabasına girdiler. Yerime bakan Vali Bey benim sözlerimi takip ediyor.''

"Çok ileri gittiler"

''Yeri gelmişken söyleyeyim. Daha önce Belediye personelinin zorla mitinglere götürülmeyeceğini söylemiştim. Ama duyuyoruz ki, bırakın mitingi, İBB personeli seçim çalışması yapmak üzere ev ev, sokak sokak görevlendiriliyor. Hem de zaruri listesi oluşturularak. İBB'nin iştiraklerine bölge bölge görevler verilmiş, İSBAK Bayrampaşa'ya, BİMTAŞ Beyoğlu'na seçim kampanyası yapmak üzere görevlendirilmiş. İBB'ye bağlı pek çok kurumda çalışanların mesaisi, seçim mesaisi olmuş durumda. Devletin makam araçları, şirket araçları hepsi sahada. İnanın, bu kadar ileri gidebileceklerini gerçekten tahmin etmemiştim. Dün, İBB çalışanlarına yaptırılan korsan basın açıklamasına baktığınızda, bu ülkede partizanlığın geldiği noktaya bakıyorsunuz ve bu ülkede yapılanlar adına utanıyorsunuz. Orası bir kamu kurumu. Oraya bir imamı, itfaiye erini oraya simge olarak koyup açıklama yaptırmak ayıptır. 82 bin çalışanın suçu yok. Ben gelince, hepsi işini yapacak. 16 milyon insana hizmet edecek. Bana hizmet etmeyecek. Merak etmesinler, biraz daha sabır göstersinler. Benim yönetime gelmemle birlikte onlara da söz veriyorum; herkes artık kendi yeteneği ve mesleği gereğince sadece işini yapacak. Görevi, sadece 16 milyona ve İstanbul'a hizmet etmek olacak.''

"İstanbul kazanacak"

''Bir avuç insana değil, kirli bir israf düzenine değil, 16 milyon İstanbulluya eşit ve adil hizmet. Bu, benim projelerimin, vaatlerimin temelidir, özüdür, ruhudur. İstanbul'un kentsel gelişimine sağlıklı bir yön vererek, bu kenti yaşanabilir hale getirecek olan anlayış budur. 24 Haziran'dan itibaren yalnızca bir yönetim değişikliği değil, büyük bir anlayış değişikliği yaşanacak İstanbul'da. İnsana saygıyı, kente özeni temel alan bir anlayış İstanbul'da hayatın her alanında hakim olacak. Konuşmama başlarken de söylediğim gibi, bu mücadelede Ekrem İmamoğlu'nun yanında olmak demek; doğrunun, hakkın ve haklının yanında olmak demektir. Etnik kökeni, inancı, sosyal, ekonomik ve politik konumu ne olursa olsun herkesin bu oyunu bozması gerekiyor. AK Partili, MHP'li, CHP'li, İyi Partili; HDP'li, BBP'li, SP'li, DSP'li, Vatan Partili ayrımı olmaksızın 16 milyon İstanbullu bu oyunu bozduğu zaman kazanan CHP olmayacak. Kazanan Ekrem İmamoğlu olmayacak. Kazanan 16 milyon İstanbullu olacak… Kazanan demokrasi olacak… Kazanan hak, hukuk, adalet olacak. Kazanan tüm Türkiye olacaktır. Kazanan hak, hukuk, adalet olacak. Demokrasimiz güçlenecek, birlik ve beraberliğimiz pekişecek. Türkiye birliğine ve kalkınmasına giden yolun kapıları açılacaktır. Kardeşliğin ve kucaklaşmanın iktidarında, her şey çok güzel olacak.''

"Herkes işini yapsın"

Bir gazeteci de "Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın önceki akşam yaptığı grup toplantısında 'İki yerde biz kazandık. Vizyon ve vitrin kaybetti.' dedi ve hareket kabiliyeti ve meclis komisyonlarının onlarda olduğunu ifade etti" sözlerini sordu. İmamoğlu, "Benim her zaman tavsiyem başta sayın Cumhurbaşkanına ve millet iradesini temsil eden anlayışın daha yoğunlukla kendi işlerine konsantre olmaları. Mitinglerde de söyledim. Ülkemizin konuları zor ve önemli. Uluslararası ilişkilerden tutun, teröre varıncaya kadar. Bu konulara yoğunlaşmaları bence daha faydalı olacaktır. Biz, çok kabiliyetli bir şekilde İBB'nin seçilmiş pozisyonlarında, meclisinde yönetecek iradeye sahibiz. Nasıl ki seçimden önce 'Yapamazsın, kimin parasını kime dağıtıyorsun' demelerine rağmen gündeme getirip talimatı verdiğim ulaşım ve su indirimine oy birliğiyle karar vermek durumunda kalıyorlarsa, bizim hesap birliğimize inanıyor ve milletin parasını, millete dağıttığımıza kanaat getirip oy birliğine dönüşüyorsa bu bir demokrasi gücüdür. 39 belediye başkanı da bizim başkanımızdır. Orada seçilmiş olan tüm beledşye meclis üyeleri de bizim belediye meclis üyelerimizdir. Ha birisi diyorsa ki 'Ben meclis üyesi değilim' , 'Ben 16 milyonun belediye başkanı değilim, bir kişiye bağlıyım. O ne derse onu yaparım' Onu da yaşa görürüz. İşler tıkır tıkır işleyecek kimsenin endişesi olmasın. Demokrasi her şeyin ilacıdır" şeklinde yanıt verdi.

"Cumhurbaşkanımız olacaksın, Ekrem İmamoğlu"

31 Mart yerel seçimlerinden sonra BBC Türkçe'ye verdiği röportajda 2023 Cumhurbaşkanlığı seçimleri için 'God Knows!' demesini hatırlatan bir gazeteci, "Sokakta da buna benzer şeylere rastlıyoruz. Kimisi sizi şimdiden cumhurbaşkanı olarak telafuz ediyor. Bu konuda hiç Kemal Kılıçdaroğlu'yla diyalogunuz ya da 2023'de gerçekten cumhurbaşkanlığına aday olursanız CHP'nin Genel Başkanı olarak mı aday olmak istersiniz" sorusunu yöneltti, İmamoğlu, "Ben, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin adayıyım. Keyifle de İBB başkanlığı yapmak istiyorum. Bir gazeteci ısrarla soru sorsa ne dersiniz? Her zaman milletçe güzel bir ifade 'Allah Bilir' ona 'God knows' demiştim. Size de Allah bilir diye yanıt vereyim" yanıtını verdi.

Haber: Elif Hayvalı