ANKARA - Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kara Harp Okulu’nda düzenlenen Harita Genel Müdürlüğü (HGM) Atlas ve Küre uygulamalarının tanıtım toplantısına katıldı. Erdoğan, HGM Küre ve Atlas’ın tanıtım videosu oynatıldığı sırada "Artık bizim Google'ımız var, Yandex'imiz var, yerli ve milli, hayırlı olsun" dedi. 'Atlas' ve 'Küre' uygulamalarına bardağın boş tarafından bakıldığında neden şimdiye kadar kavuşulamadığını, dolu tarafından bakıldığında ise yerli ve milli harita uygulamalarının hizmete sokulduğunu gördüğünü söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle dedi:

"İşte böylesine karışık duygular içindeyiz. Yaklaşık yarım asırdır bilgi toplumundan, 21'inci asrın başından beri de dijital dünyadan söz ediyoruz. Bilginin ve teknolojinin nasıl bir güç olduğunu, küresel şirketlerin piyasa değerleri bunu en çarpıcı şekilde bize anlatıyor. Geçtiğimiz yıla baktığınızda dünyanın en değerli 5 şirketinin tamamının, 10 şirketinden 7'sinin dijital teknoloji veya bu altyapıya dayalı olarak çalışan hizmet şirketleri olduğunu görüyoruz. Ülkemizin geçmişte buna seyirci kalması hatta devri geçmiş teknolojilerin çöplüğüne dönüşmesi gerçekten üzüntü vericidir. Başbakanlığım döneminde himayeme aldığım, projelerini yakından takip ettiğim alanlardan biri de bilim ve teknolojidir. Özellikle de savunma sanayiidir. Göreve geldiğimizde savunma sanayiinde yüzde 20 gibi bir ihtiyacı karşılarken, hamd olsun şu anda yüzde 65’e çıkmış durumdayız. Yeterli değil, bunu daha da yukarıya çıkaracağız."

'MÜNBİÇ VE AFRİN GAYET NET BİR ŞEKİLDE GÖSTERİLİYOR'

'Atlas' ve 'Küre' uygulamalarının Türkiye’nin en ince noktalarına varıncaya kadar gözlemleme imkanı sunduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Hatta hatta köyüme, ilçeme kadar her şeyi gösteriyor. Yeni yapılmakta olan Artvin-Rize Havalimanını seyrediyoruz. Anadolu Kavağı, Rumeli Kavağı buralardaki üçüncü köprüyle birlikte en güzel şekliyle gayet net bir şekilde bunları görme mutluluğuna, bahtiyarlığına erişmiş vaziyetteyiz. Tabii bu koordinatlarıyla çok daha farklı bir yere, Münbiç’te, Afrin’de bütün bunların gayet net bir şekilde gösteriliyor olması bizim heyecanımızı daha da artırıyor" diye konuştu.

‘EMEĞİ GEÇENLERİ KUTLUYORUM’

Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı operasyonlarında kullanılan yöntemlerin geçmişteki operasyonlarla karşılaştırılmasının mümkün olmadığını vurgulayan Erdoğan, "Vatandaşlarımıza verdiğimiz tüm hizmetlerde nicelik yanında nitelik de giderek önem kazanıyor. Ülkemizi her alanda olduğu gibi bilim ve teknoloji alanında geleceğe hazırlamak için gereken adımları atıyoruz. Bu konuda kamu-özel sektör işbirliği şarttır. Aksi takdirde hedeflerimize ulaşamayız. Açılışını yaptığımız harita uygulamaları bu işbirliğinin başarılı bir örneğidir" dedi.

'SURİYE’DE İŞGAL DİYE BİR DERDİMİZ YOK'

Erdoğan, Suriye’de yürütülen askeri operasyonların amacının sınırları güvenlik altına almak ve Suriye’deki insanların huzurunu sağlamak olduğuna dikkat çekerek, "Suriye’nin özellikle bize yakın olan bölgesinde ki Sayın Trump’ın ifadesiyle 20 mil, 30-32 kilometre derinlikte bunu nasıl sağlarız, bütün çalışmalar bunun için. Yoksa bizim Suriye’de işgal diye bir derdimiz yok. Bize 780 bin kilometrekarelik vatan topraklarımız yeter. Ama biz buraya nereden geldik? Biz buraya 20 milyon kilometrekarelik topraklardan, kaybede kaybede 780 bin kilometrekareye geldik. Biz sıradan bir kabile devleti değildik ve şu anda da biz bir kabile devleti değiliz. Biz anlı, şanlı bir Türkiye Cumhuriyeti devletiyiz. Burada topraklarımızda en ufak bir parselasyona müsaade etmeyiz." diye konuştu. 

'KIBRIS BARIŞ HAREKATI’NDA BU GERÇEĞİ GÖRDÜK'

Suriye’de insani amaçlarla bulunan tek ülkenin Türkiye olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları kaydetti:

"Bölgedeki diğer tüm güçlerin ajandalarında başka hesaplar, projeler vardır. Cumhuriyet dönemi boyunca yerli-milli anlayışla güvenliğimizi tahkim etmeye yönelik attığımız her adımda çarpıcı bir gerçekle yüzleştik. Bu gerçek; şayet gereken siyasi, ekonomik, askeri güce sahip değilseniz birliğinizi, beraberliğinizi sağlama almamışsanız, kimsenin gözünüzün yaşına bakmayacağını bilmelisiniz. Kıbrıs Barış Harekatı’nda, Ege’de yaşanan gerginliklerde bu gerçeği gördük. ASALA terör örgütünün saldırılarında bu gerçeği gördük. 1984 yılından beri yürüttüğümüz bölücü terörle mücadelede bu gerçeği gördük. Karabağ’ın işgalinde, Bosna’da yapılan katliamlarda tüm çırpınışlara rağmen netice alamayarak bu gerçeği gördük. Irak’ın 1991 ve 2003 işgallerinin ülkemize etkilerinde bu gerçeği gördük. Avrupa’da vatandaşlarımıza yönelik ırkçı saldırılarda, ayrımcı uygulamalarda bu gerçeği gördük, görüyoruz. AB üyelik sürecinde diğer tüm ülkelerden farklı muamelelere maruz kalarak bu gerçeği gördük. Suriye’de 2011’den beri süren krizde bu gerçeği gördük. Sınırlarımıza dayanan DEAŞ ve PKK/YPG teröristlerine karşı yürüttüğümüz mücadele sırasında bu gerçeği gördük. Terör örgütleriyle mücadelemizin önü sürekli kesilmeye çalışılarak bu gerçeği gördük. İşte bunun için 16 yıldır Türkiye’yi her alanda güçlendirmenin, büyütmenin, kendi ayakları üzerinde durdurabilmenin mücadelesini veriyoruz."

'AYAKTA KALMANIN ÖNEMİNİ ÇOK İYİ BİLİYORUZ'

Düştüğünde Türkiye’ye tekme atmak için bekleyen çok kesim olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ne olursa olsun, ayakta kalmanın önemini çok iyi biliyoruz. Türkiye’nin son 5-6 yılda başına gelen her hadise, ülkemizi tökezletip, düşürme projesinin birer parçası. AB süreci, şu anda Suriye’de yaşanan olaylardaki durum budur. 1998 Suriye ile Türkiye arasında bir Adana Mutabakatı imzalanmıştır. Bunun altında bir yerde bölücü terör örgütünün bize teslimi yatıyordu. Şimdi tabii dünkü seyahatten sonra Sayın Putin’le yatığımız görüşmelerle bu Adana Mutabakatı’nın yeniden gündeme gelmesi, bunun üzerinde ısrarlı bir şekilde durmamızın gerekliliğini daha iyi anlıyoruz. Milletimiz bu gerçeği gördüğü için ülkesine ve devletine sımsıkı sarılmış, birlik içinde tüm saldırıları boşa çıkarmıştır" diye konuştu.

'SANDIKTAN GELENE SAYGI'

Dünyanın neresinde olursa olsun nerede bir darbe girişimi varsa hepsinin karşısında olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Zira sandıktan gelene herkes saygı duymak zorundadır" dedi. "Kula bela gelmez hak yazmayınca, hak bela yazmaz kul azmayınca" atasözünü anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan şöyle devam etti:

"15 Temmuz’da bu ülkenin, milletin istiklaline ve istikbaline göz dikenler, eskilerin deyimiyle ‘azanlar’ belalarını bulmuşlardır. Türkiye tarihinin en büyük felaketlerinin birinden rabbimizin ihsanı ve milletimizin cesaretiyle kurtulmayı başarmıştır. 251 şehidimiz, 2 bin 193 gazimiz var ama istiklal ve istikbalimizi o gece kurtarabilme imkanı bulduk. FETÖ ile mücadelede en küçük bir tereddüt, gevşeme, gerileme asla söz konusu değildir. Bu ülkeyi FETÖ belasından tamamen temizleyene kadar mücadelemiz sürecektir. Dünyada böylesine büyük bir tehdide karşı mücadelesini bizim kadar hukuk devleti sınırlarında yürüten ve yürütebilecek bir başka ülke yoktur. Darbecilerin gözlerini kan bürümüş şekilde sokakları ateşe boğdukları anlarda dahi bu anlayıştan taviz vermedik. Mücadelemizi hep adaletin, hukukun, kanunun, kolluğun, savcının, hakimin her zaman ve herkese lazım olduğu bilinciyle yürüttük. Şayet haksızlık yapılmış olan varsa haklarını iade ettik. Bir şekilde kendini saklamayı başarmış olan varsa takip ettik, bulduk, adaletin karşısına çıkardık. Bu mücadeleyi sulandırmaya, kendi çıkarlarına alet etmeye çalışanlara izin vermedik."

'15 TEMMUZ ÖNCESİNDEN DAHA GÜÇLÜYÜZ'

Erdoğan, "Ne askeri ve sivil bürokraside ne iş dünyasında ne de diğer alanlarda başka hiçbir hesabın FETÖ kılığı altına sokularak asıl mücadelenin örselenmesine göz yummadık. Bugün Türk yargısı da polis teşkilatı da TSK da Türk iş dünyası da 15 Temmuz öncesinden daha güçlü, şeffaf ve motivasyonludur. Çünkü perdeler kalkmış, kumpaslar çözülmüş, çeteler dağıtılmış her şey milletin ve devletin gözü önünde yapılır hale gelmiştir" dedi.