"Kazakların Türkiye Gelişlerinin 70. Yılı" dolayısıyla, İstanbul Sultanahmet’teki Türk Edebiyat Vakfı’nda, bilim adamları ve Kazak kökenli sanatçıların katlılarıyla, konferans ve konser şeklinde, iki bölümden oluşan bir etkinlik gerçekleştirildi.

Sultanahmet'te Türk Edebiyatı Vakfı'nda "Kazakların Türkiye Gelişlerinin 70. Yılı" konusunda panel ve konserden oluşan bir etkinlik gerçekleşti. Bilim adamı ve sanatçıların katkı sağladığı program panel ve konser olmak üzere iki bölümden oluştu.

11 Haziran 2022’de gerçekleşen programın birinci bölümünde panelistler, özgün ve içerikli konuşmalar yaptı. Türkiye Kazaklarının 1930'ların sonunda başlayan göç hareketi, Hindistan'daki yaşamları ve bu konudaki Hindistan arşivlerindeki belgeler, Türkiye'ye iskan edilişleri, Başbakan Adnan Menderes'in şahsiyeti, dış politikası ve göç konusunda izlediği siyaset anlatıldı. 13 Mart 1952 günü merhum Başbakan Adnan Menderes başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu’nun kararıyla Hindistan ve Pakistan’daki Kazak Türklerinin Türkiye kabul edilişlerinin tarihini etraflıca anlatan bilim adamlarının konuşmaları Ekim ayına kadar Türk Edebiyat Vakfı tarafından kitaplaştırılacak.

SERHAT KABALI: “MENDERES TÜRK DÜNYASI’NA BİRLEŞTİRİCİ BİR KÖPRÜ AÇTI”

Program Türk Edebiyatı Vakfı Başkanı Serhat Kabaklı’nın açış konuşmasıyla başladı. Başkan Kabaklı konuşmasında, “Vakıf olarak Türk Dünyası’na ve onun içinde Kazak Türklerine özel önem verdiklerini, 70. yıl kutlamalarına ev sahipliği yapmaktan büyük memnuniyet ve gurur duyduklarını ve dönemin Başbakanımerhum Adnan Menderes’in Kazak Türklerini ülkemize kabul ederek Türk Dünyası’na birleştirici bir kapı açtığını” söyledi.

Prof. DR. ABDULVAHAP KARA: “KAZAKLAR MENDERES’İ RAHMETLE ANIYORLAR”

Başkan Kabaklı’nın açılış konuşmasından sonra, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Tarih Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Abdulvahap Kara’nın yönettiği “70. Yılda Türkiye Kazaklarının Tarihi ve Kültürü” konulu panele geçildi. Prof. Dr. Abdulvahap Kara,yaptığı konuşmada,“Türkiye'de bugün sayıları 20 bini aşan Kazak Türklerinin bundan tam 70. yıl önce kendilerini bu cennet vatana kabul eden merhum Adnan Menderes'i rahmetle yad ettiklerini ve onun manevi şahsında Türk halkına şükranlarını az etmek istediklerini ifade etti. 1930'ların sonunda kaynaklarda gösterilen sayıların en düşüğü olan 18 bin kişinin göç hareketine başladığını ancak bunlardan 1850 kişinin Türkiye'ye sağ salim ulaştığını söyleyerek dillerini, kültürlerini ve dinlerini korumak uğruna vatanlarından göç eden Kazakların onda 9'unun bu uğurda hayatlarını kaybettiklerini ve onda birinin amaçlarına ulaşabildiğini ifadeederek, bu göçün çok kolay gerçekleşmediğini ve gelecek nesillerin bunun bilincinde olması için, ‘Kazakların Türkiye Gelişlerinin 70. Yılı’etkinliklerinin büyük önem taşıdığını”belirtti.

DOÇ. DR. IŞIL TUNA PINAR:

Panelde ilk konuşmacı olarak Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nden tarihçi Doç. Dr. Işıl Tuna Pınar, “Başbakan Adnan Menderes Hükümeti’nin 1952’de Hindistan ve Pakistan’daki Kazakları Türkiye’ye Kabulü” konulu bir konuşma yaparak, 1950-1960 yılları arasında on yıl Türkiye’yi yöneten Başbakan Adnan Menderes’in kişiliği, iç ve dış politikaları ile dönemin ekonomik gelişmelerini değindikten sonra, onun göçmen politikası üzerinde durdu.

1952’de Hindistan ve Pakistan’daki Kazak Türklerini iskanlı göçmen olarak kabul eden Menderes Hükümeti, onları Zeytinburnu, Sirkeci ve Tuzla misafirhanelerinde iki yıl süre ile ağırladığını, bu sürede onlara dil ve meslek alanlarında çeşitli kurslar verdirerek Türkiye’deki yeni hayatlarına hazırladığını anlattı.

 Bundan sonra Kazak Türkleri Manisa/Salihli, Kayseri/Develi, Niğde/Altayköy, Nevşehir/Aksaray ve Konya/İsmil`e iskân edildiklerini söyleyen Doç. Dr. Işıl Tuna Pınar, Kazak Türkleri’nin, Doğu Türkistan’dan Anadolu’ya olan zorlu göç sürecini de ana hatlarıyla ortaya koydu.

DOÇ. DR. ÖMER KUL: “KAZAK TÜRKLERİ NİÇİN TÜRKİYE’Yİ SEÇTİ?”

İkinci olarak panelde İstanbul Üniversitesi, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü’nden Doç. Dr. Ömer Kul,“Kazakların Altın Efsanesi Osman Batur ve Mücadelesi”konulu konuşmasında, Kazak Türkleri’nin, Doğu Türkistan’daki anayurtlarından niçin Anadolu’ya göç ettiklerini ve niçin göçün nihai hedefi olarak Türkiye’yi seçtiklerini bilmeden göç tarihini anlamanın mümkün olmadığını anlattı.

Göçün en önemli nedenlerinden olan Çinli genel valilerinin Kazak Türklerine uyguladıkları zulümlere karşı en etkili mücadeleyi yapan Osman Batur İslamoğlu’nun şahsiyeti ve Türk tarihindeki önemini anlatan Doç. Dr. Kul, 1940-1951 yılları arasında büyük bir mücadele veren Osman Batur’un hayatı ve faaliyetlerinin sadece Türk dünyasında değil, tüm dünyada büyük yankı uyandırdığını, çeşitli bilim adamları tarafından araştırmalara konu edildiğini söyledi. Doç. Dr. Ömer Kul,Osman Batur’un  kurşunu dizilirken bile başını dik tuttuğunu ve son sözlerinin,“Beni öldürseniz bile Osman Baturlar ve Doğu Türkistan var olacaktır” olduğunu söyledi.

DOÇ. DR. UMAYR ENES: “KAZAKLARIN HİNDİSTAN’DAKİ YAŞAMLARI BİR İNSANLIK HİKAYESİDİR”

Üçüncü olarak “Kazakların Hindistan ve Pakistan’daki Yaşamları” başlıklı bir konuşma yapan Yeni Delhi Jawaharlal Üniversitesi’nden Doç. Dr. Umayr Enes, Hindistan arşivlerinde Kazaklar hakkında çok sayıda bilgi ve belge bulunduğunu söyledi. Bu belgeleri gördükten sonra, Hindistan'daki Kazak yaşamını araştırmaya başladığını söyleyen Enes, internette yaptığı araştırmalarda yazılarına ulaştığı Prof. Dr. Abdulvahap Kara ile iletişime geçerek çalışmalarını genişlettiğini ifade etti. 

Daha sonra Hindistan'da Kazaklar nasıl yaşadılar? Neler yaptılar? Nasıl Türkiye’ye göç ettiler? Bu konularda bir makale de neşreden Doç. Dr. Umayr Enes’in söylediğine göre, “Kazak Türklerinin Hindistan'daki hayatları sadece bir göçmenlik hikayesi değildir. Bu büyük bir insanlık hikâyesidir.”

Hindistan arşivlerinde bulunan yüzlerce bilgi ve belge arasında, Kazak Türklerinin göç liderlerinden Delihan Canaltay'ın Hindistan Cumhurbaşkanı Jawaharlal Nehru’ya yazdığı mektupların da bulunduğunu dikkat çeken Doç. Dr. Enes, Canaltay’ın bu mektuplarında Hindistan'daki Kazak Türklerinin Türkiye'ye göç etmek istediklerini,  ancak, yolculuğun masraflarını karşılayacak maddi imkanlarının ve pasaportların olmadığını belirterek bu konuda kendilerine yardım etmelerini istediğini söyledi. Bunun üzerine Jawaharlal Nehru, yeni bağımsız olmuş Hindistan’ın birçok sorunları olmasına rağmen, Kazak Türklerine gereken yardımları yapmış ve Kazak Türklerinin Türkiye'ye sorunsuz göç etmeleri için, bir buçuk yıl boyunca, Türkiye Cumhuriyeti ile diplomatik yazışmalar yapmıştı. Bu yazışmalar, şu anda, Hindistan arşivlerinde saklanmaktadır.

Kazak Türklerinin, Hindistan'da kısa bir süre kalmalarına rağmen, Hintçe ve Urduca’yı çok iyi öğrendiklerini,  bunlar arasında Delilhan Bey’in oğlu Alihan Canaltay’ın çok iyi derecede Hintçe konuşarak kendisinihayrete düşürdüğünü söyleyen Doç. Dr. Enes, bu insanların Türkiye ile Hindistan ve Kazakistan ile Hindistan arasında kültürel bir bağ ulaştırabileceklerin inandığını söyledi. Hindistan'daki Kazak Türkleri ile ilgili çok sayıda bilgi ve belgelerin sadece kendi çalışmalarıyla ortaya çıkarılmasının zor olduğunu, bunun için bugün bu toplantıda yapıldığı gibi, Türkiye'deki tarihçiler ile ortak çalışmalar yapmanın gerekliliğine işaret ederek sözlerine son verdi.

DOÇ. Dr. TEKİN TUNCER: “KAZAKLARIN TÜRKİYE’DEKİ SOSYAL VE KÜLTÜREL HAYATI”

Panelde son konuşmacı olarak söz alan Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi’nden Doç. Dr. Tekin Tuncer,“Kazakların Türkiye’deki Sosyal ve Kültürel Hayatı” konulu konuşmasına, Yeni Delhi Jawaharlal Üniversitesi’nden Doç. Dr. Umayr Enes’in çok ilginç bilgiler verdiğini söyleyerek başladı ve bir doktora öğrencisinin de,  İngiliz ve Amerikan arşivlerine göre Hindistan Hükümeti’nin Kazak Türkleriyle ilgili çalışmalarını tez olarak yazdığını ve bitirmekte olduğu müjdesini verdi.

Kazak Türklerinin Doğu Türkistan’dan Anadolu’ya yaptıkları tarihi göçün büyük sıkıntı ve zorluklarını anlatan Doç. Dr. Tuncer, Türkiye’ye yerleşen Kazakların aile ve fert sayıları ile hangi bölge ve şehirlere yerleştirildikleri konusunda kapsamlı araştırmalar yaptığına dikkati çekti. 1954-1960 yılları arasında yerleştikleri bölgede, daha önce bilmedikleri tarım çalışmaları yaparak geçinme konusunda zorlu bir adaptasyon sürecinden geçtiklerini ifade etti.

1960-80 yıllarında ise Kazak Türklerinin Türkiye'ye adapte olduklarını ve Türk ekonomisine üretim yaparak katkılarda bulunduklarını rakamlarla belirtti ve özellikle,  ata meslekleri dericilik alanında önemli işler başardıklarına vurgu yaptı. Bunun dışında Kazak Türkleri, 1960'lardan itibaren, Türkiye'nin Avrupa ülkeleri ile yapmış olduğu anlaşmalar çerçevesinde Almanya, Fransa, Avusturya, İsveç ve Danimarka gibi ülkelere çalışmaya gittiler ve geçen zaman sürecinde oralarda, önemli bir Kazak toplumları oluşturdular. Kazak Türkleri, kendi tarih ve kültürlerini tanıtmak için,  1960'lardan itibaren dernekleşmeye başladıklarına dikkati çeken Doç. Dr. Tekin Tuncer, bu meyanda 1960'ta ilk dernek olarak Doğu Türkistan Göçmenler Derneği’nin kurulduğuna işaret etti.

KAZAK MÜZİĞİNDEN ÖRNEKLER

"Kazakların Türkiye Gelişlerinin 70. Yılı" etkinliğinin panel bölümü sona erdikten sonra, dinleyicilerin sabırsızlıkla beklediği konser bölümüne geçildi. Burada, Kazakistan’ın Almatı şehrinden gelen T. Jürgenov Sanat Akademisi Kazak Halk Çalgıları Bölüm Başkanı Kayırgazı Tölen başkanlığındaki AladağGrubu, Kazak musikisinden sundukları özgün eserlerledinleyicilere müzik ziyafeti çekmiş oldular. Türkiye’de yaşayan Kazak sanatçılar Sedat Solakoğlu, Erlan Jandarbay ve Beşir Ahmet Köse de, çaldıkları ezgiler ve söyledikleri şarkılar ile dinleyicinin beğenisini kazandılır.

Almatı’dan gelen Aladağ Grubun başkanı Kayırgazi Tölen, yaptığı konuşmada,  Türkiye’nin kültür şehri İstanbul’un kalbi tarihi Sultanahmet’te Kazakların 70. yılı vesilesiyle böyle bir konser vermekten dolayı kendilerini mutlu hissettiklerini söyledi. Aladağ Grubu,tarihi Sultanahmet ve Ayasofyacamileri arasındaki parkta verdikleri konser de Türkler ve turistler tarafından büyük bir ilgi ve beğeniyle izlendi.