Avrupa Birliği (AB) Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak ve Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) Başkanı Mustafa Yılmaz'ın katılımıyla gerçekleştirilen Enerjisa'ya ait Toroslar ve Başkent Elektrik Dağıtım AŞ (EDAŞ) Çağrı Merkezi açılışında, Türkiye'de ne kadar iyi hizmet üretilirse üretilsin kendileri açısından tek ölçünün vatandaşın memnuniyeti olduğunu söyledi.

Çelik, dünyada bazı ülkelerin enerji, ekonomi ve diğer stratejik sektörlerde büyük oyuncu konumunda bulunduklarını ancak bu ülkeler için siyaset bilimcilerin "Devletin en zengin ama halkın en fakir olduğu ülkeler bunlar" diye ifadeleri olduğunu belirterek, devletin çok zengin, çok güçlü üretim mekanizmalarına sahip olabileceğini ancak bu durumdan halkın memnun olmaması halinde böyle bir ikilemin ortaya çıktığını anlattı.

Bakan Çelik, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"AK Parti iktidarları döneminde en çok dikkat ettiğimiz husus şudur, iktidara gelinceye kadar halkın sesini dinleyen, halka kulak veren bir siyaset anlayışı çoğu kez iktidara geldikten sonra halktan çok, bazı çıkar grupları, siyasi odakların, ekonomik ve oligarşik grupların sesini dinlemeye başlardı ve bir kopuş başlardı. Halkın sesini devlete taşımak üzere iktidara gelenler bir müddet sonra devletin sesini halka kabul ettirme şeklinde bir çelişkiye düşerler. Bizim her zaman hassas olduğumuz şey şudur, iktidara yürürken hangi sese kulak veriyorsak, halkın sesine, iktidardayken de aynı sese kulak vereceğiz. Halkın sesine kulak vermeye devam edeceğiz."

FETÖ'nün darbe girişimi

AB Bakanı Çelik, halkın her zaman her şeyin en iyisine layık olduğuna inandıklarını vurgulayarak, "Bu halk, gerçekten bu dünyada ne varsa bunun en iyisine layık bir halktır. Darbe girişimine karşı direniş sırasında tüm Türkiye, tüm dünyaya parmak ısırtacak bir direniş ortaya koydu. Adana da bunun bir parçası olarak son derece cesur, dirayetli bir direnç ortaya koydu. Buradan da şehitlerimiz var. İkiz polis memurlarımız var. Tüm bir Adana tek bir yürek olarak günler boyunca demokrasi, hukuk etrafında bu alçak ve hain darbe girişimine karşı son derece büyük bir direniş ortaya koyarak Türkiye'deki demokrasinin birinci sınıf bir demokrasi olduğunu, Türkiye'deki demokratik bilincin birinci sınıf bir demokratik bilinç olduğunu ortaya koydu." değerlendirmesinde bulundu.

"Ruhunu şeytana satmış tipler bu ülkede hakimiyet kuramaz"

Bunu bir bayrak gibi taşımaya mecbur olduklarına dikkati çeken Çelik, şunları kaydetti:

"Her zaman Türkiye'deki büyük işleri kovalarken bunu düşüneceğiz. Her bir vatandaşımızın yüzüne baktığımızda da 15 Temmuz şehitlerinin niçin şehit olduğunu, canını verdiğini, gazilerin niçin o tehlikeyi göze aldığını göreceğiz. Hepsi şunu istediler. Bu ülkede şerefini satmış insanların hakimiyeti olmasın. Halk kimi başında görmek istiyorsa onlar yönetsin. Ruhunu şeytana satmış tipler bu ülkede hakimiyet kuramaz. Bu ülke ve insanları onurlu ve parlak bir geleceğe kol kola yürüyebilsinler. 'Onlar bize bu ülkeyi daha ileriye götürelim' diye canlarını feda ederek büyük fedakarlıklar göstererek yol gösterdiler. O sebeple biz siyasetçiler başta olmak üzere herkes sabahleyin bu dersi almış, bu mesajı almış olarak masaya oturmak durumunda. Bu bilinci yaptığımız her işe yansıtmak zorundayız. Bu ülkenin sahibi halktır. Halk ne derse o olur. Bu ülkede ne varsa, ne üretilirse neye sahipsek hepsinin sahibi halktır. Kimsenin halkın iradesi, halkın egemenliği altında bir hak iddia etmeye herhangi bir şekilde yetkisi yoktur."