Roma Medya organizasyonluğunda gerçekleştirilen ve bu yıl ikincisi yapılan Busıness World Awards gecesine yoğun ilgi gösterildi. Gecede Önce Vatan Gazetesi haber müdürümüz Funda Akosman da “Yılın Gazete Yazarı” ödülünü aldı.

“Yılın Gazete Yazarı” ödülüne layık görülen Önce Vatan Gazetesi haber müdürümüz Funda Akosman ödülünü alırken; “Kadına şiddete hayır” mesajı vererek, “Kadınlar çiçektir, soldurmayın” şeklinde konuştu ve sözlerine Mustafa Kemal Atatürk’ün “Yurtta sulh, cihanda sulh” sözüyle son verdi.

Basın, ekonomi, sanat ve iş dünyasında enlerin ödüllendirildiği gecede; İlyas Salman, Aydemir Akbaş, Murat Uygur, Habertürk ana haber spikeri Oya Çebi, Avni Yıldırım, oyuncu Tolga Yüce, Orhan Gencebay, Nuri Alço, Abdurrahman Delen, Beinspor, TRT Spor, Haber Global, Show TV, Alp Pehlivan, Zeki Sincar, Özgür Aksoy gibi birçok başarılı iş sanat ve basın dallarda ödüllendirildi.

Gece genç DJ Doğuş Kara’nın canlı DJ performansı ile başlarken daha sonra ünlü modacı Erkan Eken’in muhteşem defilesi ile izleyenler harika bir defile ile baş başa bırakıldı.

Ödülünü aldıktan sonra İlyas Salman ile bir araya gelen Funda Akosman, kısa bir röportaj gerçekleştirdi.

İlyas Bey, bu kadar zamandır Türk sinemasında çok büyük bir isimsiniz. Sizde en büyük etki bırakan rolünüz, anınız nedir?

Anlarımı anlatmaya kalksam zaman yetmez. Onun için birini seçip diğerini atmak da olmaz. Benim en sevdiğim filmim en az izlenen filmim oldu; Talihli Amele. Tam sınıf çelişkilerini anlatan bir filmdi. Dünyada artık Alevi, Sünni, Kürt, Laz, Çerkez, Türk, Amerikan yok. İki türlü insan var; bir çalan insan, bir de çalışan insan. Hangisini seçersen seç.

Gençlere neler önerirsiniz? Nasıl bir yol izlesinler?

Şair diyor ya, “Bir daha hangi ana doğurur bizi. Ruhum... Mısra çekiyorum, haberin olsun. Çarşıların en küçük meyhanesi bu. Saçları yüzümde kardeş, çocuksu. Derimizin altında o ölüm namussuzu...”

Sanat, ölümü korkutmak için yapılır bana göre. Çünkü sonunda ölüm var ama sanat ölümsüzdür.

Ne güzel konuşuyorsunuz…

“Çirkinler de Sever” diye bir film yapmıştık. Sinan Çetin çekmişti filmi. Adıyaman Kahta’da çalışmıştık. Bir gün yine sabahtan gittik film çekimine, akşama kadar da sürdü. “Çok yorulduk, paydos” dedi Sinan Çetin. Ben de kostümümü çıkardım, günlük elbiselerimi giydim ve Kahta sokaklarında dolaşıyordum. Bir baktım ki 12-13 yaşlarında bir kız çocuğu erkek kardeşini omzuna almış yürüyor, çocuğun da burnu akıyor. Cebimden mendilimi çıkardım çocuğun burnunu sildim. Akşam otele gidip kardeşini taşıyan kız çocuğu için şu şiiri yazdım; “Küçüğüm, seni sevmek balığı Urfa’da avlamaktır Balıklı Göl’de. Yasak olduğu için güzeldir. Küçüğüm, seni sevmek Munzur dağlarında kamalı keklik avıdır. Hani keklikler yorulur da kara düşünce kalkamaz…”

Her kelimesi ayrı bir derya, muhteşemsiniz gerçekten. Zaten sizin zamanınızda emek vardı. Şimdi sanki birazcık daha kolay her şey.

Haksızlık yapmayalım elbette günümüz çocukları da sanat yapıyorlar.

Tabii kesinlikle öyle ama bir fark var bu da bir gerçek. İyi ki varsınız, sağlıklı uzun ömürleriniz olsun inşallah. Her zaman ışık tutun.

Çok teşekkür ederim kızım.