Merhabalar güzel insanlar, bir yazımla daha yine sizlerleyim. Her birinize ayrı ayrı sevgilerimi, selamlarımı ve saygılarımı yolluyorum. 

Bugün sizlere dilimin döndüğünce, Filiz’in gönül penceresinden aktaracağım sözlerimi. Konumuz gönül kırmak. Elbette yine yürek sesim çağlayacak. Şiir yazma alışkanlığımdan dolayı çok duygusal bir yapım var. Yazılarımı yazarken sizleri sıkmamak adına şiir dilini tercih ediyorum.  İnterneti açıp, konuları bulup direk kopyala yapıştır şeklinde hazırlamıyorum inanın yazılarımı… Sizler de bunu hissediyorsunuzdur eminim. Fakat kaynak bilgilerde elbette ben de kitaplardan ve netten yararlanıyorum. Çünkü gerçekleri asla değiştiremeyiz. Örneğin tarihi olayları dosdoğru aktarmak zorundayız. Birebir aynısını kullanmamaya özen gösteriyorum. Tercihim kendi kalemim. Emeğe saygı gerek çünkü. Bana ait yazılarımın da kopyalanıp kullanılmasına gönlüm asla razı gelmez. Keza şiirlerimin de. Bir kelimesi bile kullanılırsa farkındayım inanın. Onun için her ne olursa olsun kendi kalemimizi tercih edelim derim ben. 

Konumuza dönecek olursak kalemimi kalbime yönlendiriyorum hemen şu an. İkisinin arasındaki telepati ne ise size de yansıyanlar onlar gerçekten dostlar. Mevlâna ne güzel demiş “Kalbinizle yaptığınız her şey size geri dönecektir.” İstiyorum ki yazılarımda benden bir şeyler olsun. Geçenlerde çok güzel bir cümle okumuştum o geldi şimdi aklıma… “Rabbim kalbi kırık eylesin de kalp kıran eylemesin.” Âmin diyorum ben de. Gönül kırmak gerçekten çok kolay fakat o gönlü geri kazanmak çok zor. 

O kadar güzel sözler var ki bu konuda buyurunuz Sadi-i Şirazi neler demiş:

“İncinmiş gönüllerin ateşinden sakınmak gerekir.

Gönül yıkma; Dünyayı yok etmek, Cihanı ateşe vermek gibidir.

Bir ömür sarf edilerek, kazanılan dostu; Bir anda, gücendirerek kaybetme.”

Yine Deniz Sevdam şiir kitabımdan Affet Beni şiirimden ilk kıta geldi aklıma. Genellikle dostlarımı hiç kırmamaya çalışırım. Fakat ben de bir beşerim. İstemeden kırdıysam diye kaleme aldığım dizeler şimdi okuyacaklarınız:

“Seven dost sitem eder

Seni kırdıysam eğer

Güneşimi hisset o zaman

İstersen sen de darıl bana

Affet beni katran gecelerde”

Hani bazen hiç farkında olmayız. Çok güzel giden dostluğunuz bir bakarsınız nihayetlenir. Aslında en çok da sanal dostluklarda buna sık rastlıyoruz. Hepimizin bildiği gibi sosyal medya hesaplarımızdaki bazı arkadaşlıklar maalesef bu şekilde. Bir dönem bakıyorsunuz övgü dolu sözler, yorumlar fakat menfaatler bitince sanki iki düşman oluyor insanlar.  Gönül kırmaya ne gerek var halbuki şu yalan dünyada. Hep o sevmediğim üç harf bunları yaptıran “EGO”. Kırdığının bile farkında değil bazı insanlar. Kimileri ise çok farkında. Gönül kırmaktan haz alanlar var sanki…Yine şiirimin ikinci kıtasına bakarsak tam bu konuya uyuyor:

“Tavşan dağa küsmüş

Dağın haberi yok

Nerden bilsin dumanı da yok

İstersen sen de darıl bana”

Affet beni katran gecelerde”

Aslında hep yanlış anlamalar, nispet davranışlar yani çekememezlik gönül kırmalara sebep. İsterdik ki kimse kimseyi asla üzmesin. Ama bu imkânsız. Her insan aynı yaradılış ve mayaya sahip değil çünkü. Dostlarımızı hatalarıyla kabul edebilmek en büyük meziyet bence. Hz. Mevlâna’nın dediği gibi “Ayıpsız dost arayan, dostsuz kalır.” misali. 

Hassas insanlarız hepimiz. Üzülüyoruz bu durumlara elimizde değil. Sosyal hesaplarımızdan eski günlerin hatırına silemiyoruz bazen bu kişileri. Yani ben öyleyim nezaketen yapamıyorum. Çok ender silebildiklerim oldu tabi. Kendiliğinden anlayıp yollarını ayırmalarını bekledim hep. Dostlarımı tenzih ederim. Sayfamda herkes kıymetli nezdimde.  Ego zaten yanımdan bile geçemez. Yazılarım ve şiirlerim herkese açık. Okunması yeterli benim için.  Rakamların hiç önemi yok. Bu konuda tüm arkadaşlarıma saygı duyuyorum.  Herkes özgür istediği arkadaş sayısında…Ben mümkün olduğunca sosyal arkadaş sayımı çok az tutmaya çalışıyorum. Sadece akrabalarım, ailem, dostlarım, eğitim, sanat ve Edebiyat camiasından arkadaşlarım varlar sağ olsunlar. Her zaman dostlarımızın başarılarını takdir edelim. Sadece iyi günlerinde değil zor günlerinde de yanlarında olalım. 

Şu dünyada bırakacağımız güzel şeyler olsun ardımızda. Hayatımda en vazgeçilmezim üslup. “Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır.” Atasözümüz en güzel örnek olur diye düşünüyorum. Sesimizi yükseltip, hakaret tarzında konuşup gönül kırmayalım ne olur. Bu evliliklerde de böyle. Gönül kırmanın daha ötesi şiddete kadar gidiyor maazallah.  Ayrılan çiftler, arkadaşlıklar adına hemen bir şarkı geldi yine aklıma yine birlikte mırıldanalım mı?

“Kapın her çalındıkça

O mudur diyeceksin

O mudur diyeceksin

Beni kaybettin artık

Sen çok bekleyeceksin

Beni kaybettin artık

Sen çok bekleyeceksin”

Birçok sanatçımızdan dinlemişizdir bestesi ve güftesi Yusuf Nalkesen’e ait bu güzel Muhayyerkürdi makamındaki eseri. Fakat Melihat Gülses Hanımefendi’nin ses tonu benim daha çok hoşuma gidiyor bu güzel şarkıda. 

Yine güzel bir eser Şükran Ay Hanımefendi’den çok dinlediğim nurlarda uyusun sanatçımız. Ne güzel söylüyordu buyurunuz birlikte mırıldanalım:

“Kalbimi kıra kıra bıraktın bir hatıra

Günahını yalancı dudaklarında ara

Kalbimi kıra kıra bıraktın bir hatıra

Günahını yalancı dudaklarında ara

Gözyaşların boşuna, düşmem artık peşine

Gözyaşların boşuna, düşmem artık peşine

Yansın yüreğin yansın, şimdi de bende sıra

Yansın yüreğin yansın, şimdi de bende sıra”

Bir yazımın daha sonlarına geldim güzel insanlar. Bu konuda inanın daha çok şeyler yazardım fakat sizleri sıkmamak adına burada nihayetlendiriyorum. “Kalp deniz, dil kıyıdır. Denizde ne varsa kıyıya o vurur.” Ne düzel demiş Hz. Mevlâna. Çok severim bu sözü. Mümkün olduğunca gönül kırmamaya özen gösterelim. Büyüklerimize, küçüklerimize saygı ve sevgi çerçevesinde yaklaşırsak bu durumlara pek sebebiyet vermemiş oluruz diye düşünüyorum. Üslubumuzu yerinde, kırmadan kullanalım. Umarım ömrünüzün son gününe kadar uzun soluklu ve güzel dostluklarınız olur. Bunların temeli ise yine sevgiden geçiyor elbette. Birbirimizi sevelim, egodan uzaklaşalım. Tekrar sizlerle olmak dileklerimle. Sevgiler, selamlar, saygılar. Sağlıkla kalınız.