Bugün sizlere Akdeniz yöresinde yetişen bir sebzeden söz edeceğim:
Dünyanın pek çok ülkesinde olduğu gibi Kıbrıs’ta da çok iyi bilinen ve tüketilen gölevez’in orijinal adı “Kolokas’’ olup, yumru bir sebzedir.
Gölevez: Hindistan ve Güney Asya yerli bitkisi olup diğer ülkelere uzun yıllar önce yayılmıştır.
Pasifik Adaları, Afrika, Hint Okyanusu kıyıları, Güney Asya ülkelerinde bolca yetişen bir bitkidir.
Geçmiş dönemlerde 300 den fazla çeşidi bilinen, günümüzde tahminen 87 çeşidi bilinen bir bitkidir.
Az gölgeli veya güneşli yerlerde yetişen, suyu seven bir bitki olan gölevez; ülkemizde Mersin’in Anamur, Bozyazı, Silifke ilçeleri ve Antalya’nın Gazipaşa, Alanya ilçelerinde de yetişen ve yoğun tüketilen bir bitkidir.
Gölevezin kanserojen maddeyi emme özelliği bulunmakta olup, çiğ yenmemesi gerekmektedir.
Çiğken kalsiyum oksalat kristalleri içeren ve de keskin bir tadı olan gölevez, suda pişirilirken bamya gibi bir salgı salgılamaktadır.
Bu salgının önlenmesi için üzerine limon sıkılarak pişirilmelidir.
Küçük yumruları haşlanarak da yenilebilir, kuru fasulye, nohutla yemeği yapılabilir veya patates yemeği gibi yemeği yapılabilir.
Gölevez tüketildiği bölgelerde kış aylarının en gözde besinlerindendir.
Kurutulup öğütülerek toz haline getirilen gölevez unu; ekmek, pasta, makarnalarda kullanılmaktadır.
Gölevezden elde edilen nişasta, plastik ve kozmetik sanayide kullanılmaktadır.
Yaprak saplarından çorba, yapraklarından da sarma yapılmakta olup, son yıllarda cips denemeleri yapılan ve başarılı olan gölevezin kullanım alanları giderek artacağa benziyor.
Bir adet gölevezin ağırlığı 2 kg’a kadar ulaşabilmektedir ve aralık ayından başlanarak kış boyunca hasat edilmektedir.
Oldukça verimli bir bitkidir ve patatese rakip olarak görülebilmektedir.
Yine Cine-tarım dergisinde araştırmacı Ziraat Mühendisi Sayın Mevlit Şen’in açıklamalarına göre Gölevez: Yılanyastığıgiller familyasından olup “kolokas” olarak da bilinir.
Dik bir şekilde çıkan uzun yaprak saplarının üzerindeki geniş yapraklarıyla otsu yapıda olan gölevez bir yıllık bir bitkidir.
Yaprak sapları, toprak altındaki yumru ve yumrucukların tepesindeki helezonların içinden çıkmaktadır.
Gölevezin yaprakları fil kulağı şeklindedir. Botanik açısından yumrular “korm” ve yumrucuklar “kormel” olarak bilinir.
Yumrucuklara halk dilinde “fili” adı verilmekte olup bunlardan çoğaltılmaktadır.
Yaprakları devetabanı çiçeğine benzer.
Sürekli yağmurların ve yüksek sıcaklığın hakim olduğu tropik bölgelerde gölevez dikimden sonra sulama gerektirmeden kendiliğinden yetişmektedir.
Asya'nın güney doğusundan Afrika kıtasına ve Pasifik adalarına kadar üretimi yayılmıştır.
Gölevez; Asya, Afrika, Orta Amerika ve Pasifik adalarında yaşayan 400-500 milyon insanın temel gıda kaynağıdır.
Türkiye'de ise Akdeniz bölgesinin İçel ilinin Anamur ve Bozyazı ilçeleri ile Antalya ilinin Alanya ve Gazipaşa ilçelerinin sahil kesimlerinde patatesten daha çok yetiştirilmektedir.
Sıcaklığın sıfır derecenin altına düşmediği, rakımın düşük olduğu ova kesiminde ve sulama olanakları uygun arazilerde yetiştirilmektedir.
Gölevez yumrusundan patates gibi suda haşlanarak sebze yemekleri veya yağda kızartma şeklinde yemekler yapılmaktadır.
Tıpkı Anamur’da olduğu gibi Gölevez'in işleme şekli ve yöntemi bilinmediğinden sadece üretildiği yerlerde tüketilmektedir.
Yumrudan suda pişme esnasında bamyadaki gibi musilaj madde salgılanmaktadır
Bunu önlemek için pişirme esnasında limon sıkılması gerekir.
Bu durumu bilmeyen birisinin pişirdiği gölevez yemeği, yiyenlere nahoş bir tat verir.
Ayrıca gölevez yumrusunun kabuğu soyulduktan sonra bıçağı takıp kırarak kopartmak (çentmek) gerekir, bu yemeğin suyunun lezzetli olmasını sağlar.
Tropik ve subtropik ülkelerde gölevez yumrusu; konserve, un, cips, şehriye ve dondurulmuş gıda olarak değerlendirilmektedir.
Gölevez yumrusundan; mantı, gıdalara katkı için inze toz, nişasta, zamk, kabuklarından yem ve yapraklarından da sarma yapılmaktadır.
Yumru ve yumrucuklar saçak kökler çıkarır, yumru iç rengi çeşitlere bağlı olarak sarı, grimsi mor, parlak sarı, mor benekli ve beyaz olabilir.
Gölevez yumrusu sert ve sıkı bir tekstüre sahiptir.
Pişmemiş gölevezin yumru, yumrucuk, sap ve yaprakları kalsiyum oksalat kristalleri içerdiğinden buruk tattadır, çiğ halde yenilmez.
Pişirerek bu kristalleri eritmek gerekir.
Türkiye'de yetiştirilen yumruların dışı kahverengi içi ise beyazdır. Yaprakları ve sapları buharla pişirilerek kaynatılıp turşusu yapılan gölevez bitkisinin değerlendirilmeyen bir kısmı bulunmamaktadır.
Bir adet gölevez yumrusunun ağırlığı 2 kg'a kadara ulaşmaktadır. Nisan ayında dikim yapılıp, 7-8 ay sonra aralık ayında hasat edilmeye başlanıp hasadı kış boyunca devam etmektedir
Gölevez gübreleme denemesi şartlarında yetiştirildiğinde 7000 kg/da'ın üzerinde yumru elde edilmiştir.
Patatesin 2,500 kg/da yumru ürün verdiği dikkate alınırsa gölevez yetiştirciliği oldukça karlıdır.
Gölevez yetiştiriciliği ile birim alandan yüksek kalori ve protein üretimi sağlanmaktadır.
Türkiye'de taban suyu yüksek sulak diye tabir edilen arazilerin alanı 483.210 dekar ve ırmak yatakları 23.250 dekardır.
Türkiye'de bu tür arazilerde kültür bitkisi yetiştirilmektedir.
Gölevezin özellikle sevdiği bu sulak alanlar değerlendirilebilir.
Gölevez bitkisi Türkiye'de yerel tüketimin yanı sıra Kıbrıs ve İngiltere'ye ihraç edilmektedir.
Dünya üzerinde 43 devlette yaygın olarak üretilen gölevezin Dünya üretimi 5.695.000 ton olup Türkiye üretimi ise 1000 tondur.
Üretimin % 60'ı Afrika'da, 5 32'si Asya'da ve 5 8'i ise Pasifik adalarındadır.
Bu ülkelerde özel kabuk soyma, kurutma, öğütme, dilimleme, parçalama, presleme ve yıkama makineleri mevcuttur.
Araştırmacı Henderson ve Arkadaşları, Smith ve Arkadaşları, 1982 ve 1985 yıllarında yaptığı araştırmalarda kalınbağırsak kanserinin Güney Pasifik'in Polinezya nüfusunda Avrupa nüfusundan daha az olduğunu tespit etmişlerdir.
Bu durumun beslenme farklılığından kaynaklandığına, lifli gıdaların kalınbağırsak kanserine karşı koruyucu olduğuna ve gıda liflerinin kalınbağırsak kanserine karşı koruyuculuğunun farklı olduğuna inanılmaktadır.
Avrupa gıda bitkileri çoğunlukla dikotiledon olmasına karşılık Güney Pasifik gıda bitkilerinin çoğunluğu monokotiledon olup gölevez de monokotiledon olduğunu belirlediler.
Lahana, patates ve gölevez liflerinin kanserojenik madde oldukça yüksek bulunmuştur.
Tüpteki gölevez yumrusu lifinin konsantrasyonu arttırıldıkça adsorbe olan kanserojen madde miktarı artmıştır.
Güney Pasifik'in monokotiledon bitkileriyle Avrupa'nın dikotiledon bitkilerinin besin liflerinin kimyasal bileşiminin ve kanserojen maddeleri adsorpsiyon özelliklerinin farklı olduğu tespit edilmiştir.
Netice olarak Güney Pasifik'in Polinezya nüfusunda kalınbağırsak kanseri oranının düşük olmasında gölevezin temel gıda olarak yaygınlığının etkili olduğu sonucuna varılmıştır.
Önemli bir enerji kaynağı olan ve kalınbağırsak kanseri hastalığına karşı koruyucu olmasından dolayı gölevezin üretim ve tüketimin yaygınlaşması insan sağlığı ve Türkiye ekonomisi açısından büyük arz etmektedir.
Dünyanın pek çok ülkesinde yetiştirilen Gölevez: Akdeniz yöresi için önemli bir besin ve gelir kaynağıdır.
Hoşça Kalınız.
GÖLEVEZ: AKDENİZ BÖLGESİNDE YETİŞEN ÖNEMLİ BİR BESİN VE GELİR KAYNAĞI...
Gazi MERT
Yorumlar