Evet, asıl sorun Gezi Parkının yıkılışından çok öteye geçti artık! Halk yıllardır yaşadıklarına “Canımıza tak etti!” demek istiyor. Ama ne yazık ki bu sesi duyan yok! 

Emek sinemasını yıkın!

THY Hostesleri kırmızı ruj sürmeyin!

22:00’dan sonra alkol yasak!

Taksim ve Kadıköy çıkışlarını her hafta sonu tutun! 

Kürtaj suçtur! 

Mini etekliler kötüdür!

Üç çocuk yapın! 


Gazetecileri, Milletvekillerini, Komutanları içeride tutun! 

Akil (?) insanlar gelsin, şehitleri yok sayalım! 

Mevzu bahis olan Gezi Parkının yıkılmasından ziyade İktidarın halkın üzerinde kurmaya çalıştığı diktatörlüktür! Şimdi akşamları insanlar teneke çalıp Hükümeti istifaya çağırıyor. Görsel Medya suskun, sosyal medya ayakta adeta dimdik! Şimdi Başbakan’ın Saadet Partisinden gelen oyları sessiz, ANAP ve DYP’den gelen oylarının bir kısmı MHP’ye bir kısmı da CHP’ye gidiyor. Bunu da Gezici Araştırma şirketi açıkladı. Araştırıp okuyabilirsiniz. İşin ilginç tarafı oy kullanmayan çoğu kesim olan Üniversiteliler de bu durum karşısında gelecek seçimde muhakkak oylarını kullanacaklar. Artık boş vermeyecekler, ülke gidişatına aktif olarak katılacaklar. En azından ben öyle inanıyorum. Tabii BDP ‘yi de unutmamak gerekiyor. Gerek yerel seçimlerde gerekse genel seçimlerde oy kullanımının artması ve oyların AKP’den diğer partilerden geçmesiyle oldukça ilginç günler bizi bekliyor. Oylar hileli olarak sayılsa dahi bizi Arap baharının değil Türk baharının beklediği zamanlar gelecek gibi gözüküyor.

Tencereyle tavayla yaptığımız yürüşler şiddet içermediğinden her şekilde halkın hakkıdır! 

Halk sağ duyusuyla gerekli tepkiyi koymuştur, koyacaktır da!