RÖPORTAJ: Habib BABAR

Onun hayat hikâyesi Türk filmlerini aratmayacak türden… Öyle ki Aslı Enver, Özcan Deniz ve İpek Bilgin gibi birçok oyuncunun yer aldığı ‘İstanbullu Gelin ’dizisinde onun hayatı anlatıldı…. O bir dönem Türkiye'yi kasıp kavuran Beyaz Kelebekler grubunun solistlerinden Ülkü Üst Sarpkan… Eğlenceli bir dilde sık sık gerçek İstanbullu Gelin olduğundan bahsediyor ünlü sanatçı… Gençliğinde modacılığa ve müziğe karşı büyük ilgisi olan Ülkü Üst Sarpkan , Beyaz Kelebekler grubuna katıldıktan sonra, müzik camiasınca çok sevilir ve kısa sürede milyonların gönlünde taht kurar. 'Sen Gidince Bak Neler Oldu' şarkısı ile sadece Türkiye değil, Avrupa'yı da etkisi altına aldı. Beyaz Kelebekler ile sahne hayatında her şey çok güzel giderken Ülkü Üst'ü bir anda aşk buldu, iş adamı Ali Sarpkan ile tanıştı. Ne var ki bu aşk için çok büyük fedakarlıklar yapması gerekecekti. Tam zirve yaptığı yıllarda sahnelere veda edip gönlünü kaptırdığı Ali Sapkan ile evlendi… Ünlü sanatçı Ülkü Üst Sapkan ile dününü bugününü konuştuk, haydi buyurun bu keyifli sohbetimize…

BİZE BİRAZ KENDİNİZDEN SÖZ EDER MİSİNİZ?

Lisede okumaya başladım ama evde maddi sıkıntı vardı, okulu bırakmak zorunda kaldım, evde maddi sıkıntılar büyümeye başlamıştı. Annem sonra ikinci evliliğini yaptı. Babam vefat etmişti ve maddi durumumuz kötüydü. Annem 35 yaşında 65 yaşında bir paşazade ile evlenmek zorunda kaldı. Daha doğrusu aile büyükleri öyle uygun görmüş. Annem de evlendi. Balat'ta antik bir konağa taşındık, orada yaşamaya başladık. Üvey babamın boğazda çok güzel yalısı vardı, yalıyı da borçlara karşılık verdi. Bizde bir tek Balat'ta antik konak kaldı. Annemin 3 çocuğu, paşa babamın da üç çocuğu vardı.

BABANIZI GÖRDÜNÜZ MÜ HİÇ?

Gözleri doluyor… Hiç görmedim… Bir fotoğrafı bile yok…Baba sevgisi olmadan büyümek çok zor.

HİÇ BİR ÜCRET ALMADAN MÜZİK DERSLERİ VERDİ

PEKİ MÜZİK YOLCULUĞUNUZ NASIL BAŞLADI?

İlkokul çağlarımda müziğe olan ilgim büyüklerim tarafından fark edildi. Çevremdeki insanlar bana şarkı söyletiyordu, bunun karşılığında elime harçlık tutuşturuyorlardı. Bu durum hoşuma gitmişti. Hem işe ,hem de  özel müzik kurslarına gidiyordum. İlk müzik hocam Arif Sami Toker’di. Hiçbir ücret beklemeden bana müzik dersleri verdi. Müzik konusunda yetenekli olduğumu düşünüyordu ve bu konuda bana çok yardımcı oldu.

SONRA NELER OLDU?

Bir magazin gazetesinde “Hafta sonu ses yarışması düzenleniyor” yazısı gördüm. Arkadaşlarımın ısrarları üzerine katılmaya karar verdim. Yarışmaya katılan 800 kişi içinden ilk altıya kaldım. Bana göre “Dönemin Dolapları” yüzünden finalde jüriden en yüksek puanı almama rağmen 2. oldum. Bu yarışmadan sonra müziğe ne kadar bağlı olduğumu bir kez daha anladım ve en iyisini yapmak, hayallerimi gerçekleştirmek için çalışacağıma söz verdim. Birgün dayım beni yanına aldı ve Yenikapı’da bulunan Gar Gazinosu’na gittik. O gün Beyaz Kelebekler’in programı vardı. Gurubun kadın sanatçısı ise Azize Gencebay’dı… Onları izledikçe hayallere dalıyor, kendimi Azize Gencebay’ın yerine koyuyordum.’ Bir gün ben de böyle sahneye çıkacak mıyım’deyip iç geçiriyordum.

ORHAN GENCEBAY ZAFER İŞARETİ YAPTI

BEYAZ KELEBEKLER GRUBUNA NASIL DAHİL OLDUNUZ?

Bir gün iş yerime biri girdi içeri beni sordu, "Evet benim" dedim. Takım elbiseli şık bir adam bana "Beyaz Kelebeklerin" solisti olur musun? dedi. Ben "hemen tamam dedim. Hastaya ilaç sorulur mu."Seçmeler varmış, hafta sonu seçmelere çağırdı. Hafta sonunu heyecanla, seçmelere gitmeyi bekledim. Hafta sonu geldiler, iş yerinden aldılar, meğer aynı hocadan ders alıyormuşuz, ben bilmiyordu, benim gitmediğim günler onlar geliyormuş, hocam da Halit Ergenç in babası Sait Ergenç. O tavsiye etmiş beni. Nasıl severdi beni. "Büyük yıldız olacaksın, buraya yazıyorum" derdi, Allah rahmet eylesin.  Taksim de bir kulüpte buluştuk. O güne kadar bir çok solist denemişler olmamış. Serpil Barlas ve başka adını hatırlayamadığım ünlüleri denemişler sesleri uymamış. En son bana sıra gelmiş, kulübe girdim mikrofonu elime aldım, dizlerim titriyor. Bir köşede de Orhan Gencebay oturuyor. O zaman bağlama çalıyor. Suat Sayının "Sevemez kimse seni, benim sevdiğim kadar" şarkısını seslendirdim. Güzelce okudum. Ordan Orhan Gencebay zafer işareti yaptı. Artık her gece gar gazinosunda şarkı söylüyordum. Her gece önce Azize Gencebay (Orhan Gencebay'ın ilk eşi) çıkar ardından beni takdim eder, seyirciye tanıtır sahneye çıkardım. İlk günler işi bırakmadım hem Galatasaray'da terziye devam, her gece gar gazinosu bir kaç hafta böyle çalıştım. O zamanlar, on beş günlük ücretimi bir gecede alıyordum. Her şey çok güzel gidiyordu.

BEYAZ KELEBEKLER’LE KAÇ YIL ÇALIŞTINIZ?

Beyaz Kelebekler’le tam 4 yıl çalıştık. Sonra etraftakiler annemi gaza getirdiler. Annem oradan ayrılıp yalnız sahneye çıkmamı istedi. Bende öyle yaptım.

AYRILDIĞINIZA PİŞMAN OLDUNUZ MU?

Hem de çok..

SAHNELERE NE ZAMAN VEDA ETTİNİZ?

1975 yılında evlendiğim için sahnelere de veda ettim. En popiler dönemlerim. Birgün Fahrettin Aslan ile görüştük. Bana flört halinde olduğum eşimden ayrılmamı istedi. ‘Eğer o adamdan ayrılırsan seni Türkiye’nin 2. Gönül Yazar’ı yaparım’demişti. Gönül Akkor’un eski eşi Hayri Küçük Beyoğlu’nda sokak ortasında ‘Seni iyi bir solist yapacağım’demişti… Yani çok güzel teklifler aldım. Ancak aşk ağır basmıştı. Teklifleri elimn tersi ile itmiştim.

1980 DARBESİYLE BİRLİKTE EŞİM İFLAS ETTİ

PEKİ NASIL İSTANBULLU GELİN OLDUNUZ ?

Turneler de sahnelere çıkarken, Ali Sarpkan'la tanıştım. Hep ön sırada oturur, beni dinlerdi. İstanbul da çalıştığım yerlere geldi, çiçekler getirirdi, çok ısrar etti. Bende Üniversite mezunu, Bursalı eşrafından, terbiyeli diye kabul ettim. Çok yakışıklı, terbiyeli bir çocuktu. Aslında, ilk gördüğümde etkilenmiştim. Ama belli etmedim. Beş sene görüştük, Hep peşimde idi. Bana " Seni seviyorum, sen olmasan başka kimse ile evlenemem, senin şu gülüşün beni esir aldı, sana deliler gibi aşığım tek şartım sahneyi bırakmam" derdi. Bostancı da Derya Gazinosu vardı, orada çalışıyordum. Orada evlendik. Beyoğlu'nda "Elmas Mağazasından gelinliğim, özel dikildi. Beyaz Kelebekler oradaydı. Tüm Bursa eşrafının katıldığı muhteşem bir düğün oldu. Masal gibi bir düğündü, sanki yıldızlar üstünde yürüyordum. Meğer ölüm fermanımı imzalamışım, benim dramım başladı.

İSTANBULLU GELİN'İN BURSA HAYATI NASIL GEÇTİ ?

Evlendim, Bursa set başında aile apartmanında, kayınpederim çok lüks bir apartman yaptırmış. Çok güzeldi, kocamı çok seviyordum aşıktım, o da beni seviyordu aşıktık birbirimize masal gibi bir aşktı, ama evlendiğimde kayın validem hastanelik oldu, kriz geçirdi daha sonra beni çok sevdi. Bizimkilerin Boya Fabrikası vardı büyük bir kredi çekmişlerdi. 1980 darbesiyle birlikte krediyi ödemez oldular ve iflas ettiler. Zorlu günler bizi bekliyordu. Eşim makine mühendisiydi çalış dediğimizde ‘Ben patron adamım çalışmam’derdi. Maddi sıkıntılar başlamıştı. Ben gelin başlığı ve aksesuarlar yapıp satmaya başladım. Bir gün eşime, ‘İstanbul’a gidelim ben sahnelere çıkmaya devam edeyim’dedim. ‘Olmaz dedi.Yeniden şöhret olup beni terk edersin’deyip red etti. İşte o an ‘Keşkelerim başladı’Tüm hayallerim yok oldu. Sonra kayınbabam bana bir dükkan açtı o dükkanda gelinlik satmaya başladım.

Bu keyifli sohbet için çok teşekkürler Ülkü hanım..

Ben teşekkür ederim Habib bey