GÜNGÖR YAVUZASLAN
Irak Türkmen Cephesi ve TEPAV | Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı tarafından “Kerkük Katliamı’nın 60. Yıl dönümünde Ankara’da panel düzenlendi. Paneler Bartın Gazeteciler Dernek Başkanı Güngör Yavuzaslan da katıldı.Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu Üyesi Bülent Arınç ile biraraya gelen Yavuzaslan Kerkük ve Türkmenler hakkında Arınç'a bilgiler verdi.
Türkmeneli ’ndeki Riskler ve Olası Tehditler başlıklı panel 12 Temmuz 2019, Cuma günü TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Kampüsü, TEPAV Binası’nda gerçekleştirildi.
Panele Irak Türkmen toplumunun önde gelen isimlerinden Çankaya Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mahir Nakip, Kerkük Vakfı Başkanı Erşat Hürmüzlü ile Araştırmacı Doç. Dr. Serhat Erkmen konuşmacı olarak katıldı. Paneli TEPAV Politika Analisti Hüseyin Raşit Yılmaz yönetirken TBMM eski Başkanı ve Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu Üyesi Bülent Arınç, Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı ve Ankara Milletvekili Mustafa Destici,eski bakanlardan Oktay Vural,STK Temsilcileri, dış misyon görevlileri, akademisyenler ve gazeteciler katıldı.
Irak Türkmen Cephesi Türkiye Temsilcisi Mehmet Tütüncü yaptığı açılış konuşmasında Irak ve Türkmenlinde yaşanan gelişmelere ilgi duyan tüm kesimleri davet ederek’’15 Temmuz Kerkük katliamının 60. Yıldönümünde Türkmenlindeki Riskler ve Olası Tehditler konuşulacak. ITC olarak Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı birlikte düzenlediğimiz panele katılım konusunda basın mensuplarını ve ilgili kesimleri bekliyoruz’’dedi.
Bazı tehdit ve tehlikelerin devam ettiğini belirten Irak Türkmen Cephesi Türkiye Temsilcisi Mehmet Tütüncü, Irak Türklüğün ’nün yüz yıllık süreçte çok büyük kayıplar verilmesine rağmen kimliğini korumaya devam ettiğini kaydetti. DAEŞ’in, Musul ve Telafer bölgesinde en çok Türkmenlere saldırı olduğunun altını çizen Tütüncü, buradaki Türkmelerin sürgün hayatı sürdürmeye devam ettiğini ifade ederek, “Okulları ellerinden alınmış, hastanaleri yıkılmış nüfusu 400 bin olan Telafer’in ancak 100 bini geri dönebilmiştir. Bu bölge bizim için çok önemli bunun için bir an önce burada güvenin tesis edilmesi gerekiyor. Tüm güç odaklarına görev düşüyor. BM, AB, Irak ve Türkiye’ye burada huzurun sağlanması için görev düşüyor. 35 senelik Saddam döneminde birçok zulme maruz kaldıklarının altını çizen Tütüncü, sonrasında gelen yönetimlerin Saddam’ı aratmayacak politikalarla Türkmenleri silmeye dönük şeyler yaşanıyor. Hırsızlık, fidye için adam kaçırma gibi suçlar Irak Merkezi güçlerinin Türkmen bölgelerine gelmesinden sonra yüzde 85 oranında bu olaylarda düşüş görüldü. Türkmeneli bölgesinde bir referandum ve bir seçim yapılmak isteniyor. Ancak bugünkü şartlarda yapılacak seçimler hem Türmeneli’ni hem bölgeyi bir iç savaşa sokabilir. Türkmeneli bölgesindeki bütün meseleler Bağdat’tan karar verilmelidir. Erbil’den, Süleymaniye’den, Dohak’tan bu kararlar verilemez. Bütün derdimiz Türkmenlerin eşit bir şekilde temsil edilmesidir.” diye konuştu.
FETÖ’den sonra bölgede Türkmenleri koruyacak bir tavır ortaya çıkmıştır. Böyle olması ile beraber Türkiye’nin gölgesi Türkmenleri bölgede korumak için yetecektir. Türkiye’nin istemediği bir şeyi hiç kimse yapamaz.
Türkmenlindeki Riskler ve Olası Tehditler adlı panelde konuşan Kerkük Vakfı Başkanı Erşat Hürmüzlü’Katliamla Irak Kuzey bölgesinde bir Türk varlığının bulunmaması isteniyordu. Her katliamdan sonra buradan göç ettirme uğraşı içinde oldular. Bu katliamlar Kerkük’te oldu. Kerkük ele geçirilirse bütün Türkmenlini ele geçiririz diye düşündüler. Kraliyet rejiminden sonra Cumhuriyet rejimi gelince bu toprakların altındaki mallara ve servetlere ulaşmanın güç olacağı için bu katliamlara yaptılar. Bazıları için bu bölgeler petrol olarak görünürken bizim için vatan demekti. Vatan bırakılmadı. Saddam’ın kimyasal silah kullanma riski döneminde Kürtler o bölgeden yüzde 25 göç etti Türkmenler ise yüzde 1 oranında göç etti. Türkmenler vatanlarına sahip çıktı. 1959 katliamından sonra Türk Dışişleri Bakanlığı bu görüntüleri yayınlanması yasaklandı. 1960 darbesi ile bunlara izin verilince insanlar bu katliamı öğrendi’’dedi
Hürmüzlü Türkiye’nin Türkmenline moral vermesinin altını çizerek’’ İstihdam konusunda çözüm sağlanması gerekiyor. Telafer çok büyük bir buğday bölgesidir. Kerkük’te zeytin Altın köprü’de balıkçılık olabilir. Türkiye’den oralara yatırım gelmeli. O istihdamı ortaya çıkarmak çok önemli katliamlarla olmayan Türkmensizleştirme politikası açlık, istihdamsızlık nedeni ile olabilir. Eğitim konusunda milli duygulara yönelik yeni planlar yapılmalı. Diaspora lobi faaliyetlerini yapılmalı ve katliamlar yurtdışına yönelik bilgi verilmelidir’’dedi.
Panele Irak Türkmen toplumunun önde gelen isimlerinden Çankaya Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mahir Nakip konuşmasında ‘’14 Temmuz 1958 yılında kraliyet devrildi ve cumhuriyet ilan edildi. Ancak subaylar arasında birlik yoktu. Kimisi Nasırcı kimisi Sovyetci idi. Kısa bir süre sonra görüldü ki komünizmden yana bir görüş ağır bastı. Soyvetler birliği binlerce uzmanı Irak’a göndererek ırak yönetimini yönlendirdiler. Abdulkerim Kasım’a raporlar yazan Nazım Tabakçalı’nın yazdıklarında halkı Kürt olmayan Kerkük Kürt yönetimine bırakılmaya çalışmaktadır. Kerkük’te görev yapacak Milli Eğitim Müdürü’nün tarafsız olmalı. Kürtlerin amacı çoğunluğu Türklerden oluşan Kerkük’ü Kürtleştirmek diyor.Yine Kerkük’ün Türkmenliğini raporlarında vurgulamışlar.’’dedi. Mahir Nakip Türkiye’nin Irak’a Türkmenler konusunda verilmiş tek notası olduğunu açıklayarak
Prof. Dr. Mahir Nakip 2003 yılına kadar Kerkük’te Türkmenler çoğunluktayken bu zamandan sonra Türkmenlerin sayısını etkilendiğini belirterek’’ Kerkük’ün Türklüğü hakkında iddiaların temeli varken gerek Kürtler gerek ise Arapların bu iddialarını temellendirecek argümanlar yoktur. Kerkük’ün kimliği değişip, orada denge bozulduğu zaman Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin buradaki iddiaları devam edecektir. Eğer bu ilhak gerçekleşirse bu bölgeyi çok ciddi sorunlarla karşı karşıya getirir. Ortadoğu’da üç büyük millet vardır. Farslar, Türkler ve Araplardır. Devlet olabilmiş, hiç kimsenin tahakkümü altına girmemiştir. Irak Türkleri Irak topraklarında devletine en çok bağlılık gösteren millettir. Irak Türkmenlerinin üç şehrinin Kerkük, Telafer, Tuzhurmatu çok önemlidir. Irak’ta tek sektör var, devlet sektörü’’diyerek sözlerini tamamladı
Doç. Dr. Serhat Erkmen ise konuşmasında’’Erbil’de artık Türkmen aileler çocukların Türk ismi koymuyor. Kültürel kayıp siyasi kayıbada neden oluyor. Her toplumun temsilini tek partinin yapması beklenemez. Ama sayıca az olan topluluklarda siyasal bölünmüşlük zarar verir. Mezhepçi ve tekfirci akımlar güçlendi. 2014 sonrasında bu akımlar giderek artıyor. İŞİD’in Türkmenlere verdiği zarar ortada ama onları kurtarmaya gelenlerin yaptıkları da ortada. Türkmenlerin ekonomik güçlerinin yitirmesi ve ekonomik bağımlı hale getirilmesi. Kırsaldaki Türkmenler tarım ekonomisindeki çatışmaların orada gerçekleşmesi sebebi ile ekip biçemediler. Bu onlara çok zarar verdi. Merkezi hükümet ilişkileri ekonomik olarak sürdürmesinin yolu zor.
Irak idaresinin Türkmenlere rol verilmiyor. Sadece merkezi hükümette değil Erbil’de de aynı şey geçerli değil. Irak nüfusu inanılmaz hızlı artıyor. Ülkenin nüfusu her yıl neredeyse bir milyon artıyor. Türkmenlerin yaşam koşularının güçlükleri nedeniyle Türkmen nüfusu Irak’taki ortalamanın altında kalıyor. Irak’ta sorunlardan ders çıkartan bir yönetim yok. Devlet milisleşti. Böyle bir devletin güvenliği tekrar idame ettirmesi pek mümkün değildir. Dedi.
Panelin son kısmında soru ve görüşler bölümünde söz alan Oktay Vural ‘’Türkmenleri siyasi birliği sağlamadan sonuç alamayacağını söyleyerek, Türkiye’nin güvenliği orada Türkmen varlığının güvenliğini temin etmekten geçiyor’ dedi. Panele izlemeye gelen değişik kesimlerden katılımcılar soru ve görüşlerini belirttiler.Panel plaket takdimi ile sonlandırıldı.