Türkiye'de 33 bin kişinin hayatını kaybettiği 1939 Erzincan depreminden sonra afetlere karşı önlem adımları atıldı. Dönem dönem kanun ve yönetmelikler aracılığı ile afetlere karşı tedbirler alındı. Özellikle 1999 Düzce depreminin ardından Türkiye ölçeğinde önemli girişimler başlatıldı. Son 20 yılda meydana gelen deprem, sel, taşkın, heyelan, orman yangını, bulaşıcı hastalık gibi afetler, daha güçlü stratejik plan hazırlamaya yöneltti. Bu kapsamda olası afetlerden en az zararla çıkabilmek için cumhuriyet tarihinin en kapsamlı planı hazırlandı. Pandemi döneminden beri üzerinde çalışılan ve İçişleri Bakanlığı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı'nca (AFAD) Türkiye'deki ilgili tüm kurum ve kuruluş, üniversiteler, sivil toplum kuruluşları ve halkın katılımıyla Türkiye Afet Risk Azaltma Planı (TARAP) hazırlandı. Planın, 2022 ile 2030 tarihleri arasında uygulanacağı belirtildi. İçişleri Bakanlığı öncülüğünde hazırlanan planla 8 yıl içinde tüm afetlere karşı dirençli toplum oluşturulması hedeflendi.

AFETLERE KARŞI DİRENÇ KAZANILACAK

Dokuz Eylül Üniversitesi DAUM Müdürü ve Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Sözbilir, DHA'ya TARAP ile ilgili bilgi verip, "Cumhuriyet tarihimizde bu kapsamda yapılmış bir plan yok dolayısıyla Türkiye için 2030 yılına kadar, 8 yıl içinde her türlü afete karşı dirençli bir toplum olabilmek için hazırlanmış bir çalışma. Cumhurbaşkanlığı tarafından imzalanmasıyla beraber Resmi Gazete'de yayınlandı, geçen ay yürürlüğe girdi. Bu plan kapsamında özellikle farklı stratejik amaçlar var. Bu amaçlara yönelik belli hedefler var. Bu hedeflerin altında eylemler var. Belli tablolar halinde düzenlenmiş, 90 sayfalık plan. 11 ana afeti kapsayan plan. Ana afetlerin içine girmeyen küçük afetler de yine bu sistemin içinde yer alıyor. Bu afetler içinde belirlenen her türlü eylemi, 2030 yılına kadar yerine getirebilirsek afet risk azaltma anlamında bunları tamamlarsak Türkiye afetlere karşı direnç kazanmış olacak" dedi. 

MEKANSAL PLANLARA İŞLENECEK

Hazırlanan plan ile ilgili detaylara da değinen Prof. Dr. Sözbilir, "Mekansal planlar var. Örneğin; fay, dere yatağının veya heyelan alanının varlığı ve etki alanı-sakınım bantları imar haritalarına işlenecek. Bir yerde, dere yatağı var. Bu dere yatağı belli dönemlerde taşkınla çevresine zarar veriyor. Dolayısıyla o dere yatağının içinde yapılaşmaya izin verilmeyecek şekilde bir düzenlemeye gidiliyor. Bunlar, 1/1000'lik imar planlarına işlendiği için, mekanizma içinde artık kimse dere yatağının içine ev yapamayacak. Benzer şekilde, diri faylar da yakın zamanda deprem üretecekse, üzerinde yapılaşma gerçekleşmeyecek. Birçok afeti yaşayarak, öğrendik. Salgın ve göç de dahil olmak üzere. Şimdi ise bunları, daha az riskle atlatmanın yolları için eylemler hazırlandı. Bu eylemlerin de yerine getirilmesi durumunda can ve mal kaybının en aza indirgenmesi sağlanacak. Türkiye Cumhuriyeti'nde yaşayanlar, afetlere karşı çok daha dirençli bir düzeye çıkmış olacak" dedi.