Gençliğe Hitabe’yi ana hatlarıyla hatırlatmak ve günümüze dönük yüzüyle güncel bir okumaya tabi tutmak gerekir. Cümle cümle Atatürk nelere dikkat çekmiş bakalım:
1. “Ey Türk gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyeti’ni, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.”: Türk istiklali yani Türk bağımsızlığı ve onun kurumsallaşmış hâli olan Türk Cumhuriyeti, sadece şimdi değil; kurulduğundan beri tehdit altındadır. Zira emperyalist Batı, bağımsız bir Türk devletinin kuruluşunu hazmedememiş ve sürekli fırsat kollayarak bunu yıkıp ortadan kaldırmaya çalışmıştır.
Şimdi de uyguladığı siyasi ve ekonomik politikalarla buna devam ediyor. Türk gençliği, kendi bağımsız Türk devletini sonsuza dek koruyup savunmak mecburiyetindedir. “Türk istiklali” demek, Türk’ün kendi ülkesinde, kendi idaresinin kendi elinde olduğu, Avrupa Birliği’nin, Amerika’nın, şunun bunun kanun ve anayasa dayatamadığı, siyasetimize, idaremize ortak olmadığı, kendi anayasamızı ve kanunlarımızı tamamen kendi hür irademizle yaptığımız, tam bağımsız ve bağlantısız hür bir Türk idaresi olması demektir.
Atatürk, burada “Türkiye Cumhuriyeti” demiyor, “Türk Cumhuriyeti” diyor. Bu, bu vatana ve devlete Türk iradesinin, ruhunun, yaklaşımının, bakış açısının hâkim olması demektir. Bugün bu irade, bazıları tarafından devre dışı bırakılarak “Türkiyelilik” adı altında kozmopolit bir yapıya devredilmek istenmektedir. Özellikle bir kısım “aydın” denilen emperyalist Batının içimizdeki görevlileri, sözcüleri bunun için çok uğraşıyorlar.
Anayasamızdan, kanunlarımızdan, devlet yapımızdan Türklük motiflerinin tasfiye edilerek, vatan ve devlet Türk dışı ya da Türklüğü bir millî kimlik olarak benimsemek istemeyen unsurlara teslim edilmek istenmektedir. Gazetelerinde, televizyonlarında sürekli bu meseleyi işliyorlar. “Türk istiklali” yani Türk’ün bağımsız bir millet ve devlet olma durumu ortadan kaldırılarak Avrupa Birliği’ne bağımlı, Amerika’ya bağımlı, ya da başka bir devlete ve oluşuma bağımlı uydu, köle bir millet yapılma süreci işlemektedir. Atatürk, Türk gençliğinin bu durumun farkına varmasını ve kendi bağımsızlığını korumasını istemiştir.
2. ”Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin en kıymetli hazinendir.”: Türk milletinin var oluşunun ve geleceğinin tek temeli budur; yani bağımsız bir Türk milleti ve bu bağımsız Türk milletine ait bir Türk cumhuriyetidir. Bu temel en değerli hazinedir. Maalesef bugün Türk milletinin elindeki bu hazine sessizce kayıp gitme sürecindedir. Türk milleti emperyalizme bağımlı hâle getiriliyor, bağımsız Türk Cumhuriyeti de Avrupa Birliği’ne, Amerika’ya, Talabani’ye, Barzani’ye, Soros’a, şuna buna bağımlı hâle getirilmeye çalışılıyor. Karanlık aydınlar gece gündüz buna çalışıyorlar.
3. “İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek dahilî ve harici bedhâhların olacaktır.”: Atatürk bu hitabeyi, 20 Ekim 1927 tarihinde söylemiş. İstikbalde yani gelecekte dediği, kendisinden sonraki dönem ve bugünler oluyor. Atatürk’ten sonraki dönemde başlayıp günümüze kadar gelen süreçte Türk milletinin siyasi, ekonomik, kültürel; her anlamdaki tam bağımsızlık hazinesi, dış emperyalist ülkeler, çok uluslu şirketler (yani haricî bedhâhlar) ve onların yerli işbirlikçileri (yani dahilî bedhâhlar) tarafından elinden alınmak üzeredir. Bankalarından madenlerine, fabrikalarından alışveriş kurumlarına, limanlarından iletişim ulaşım kuruluşlarına kadar bütün ekonomik değerleri, stratejik kurumları, kültürü, siyaseti Türk’ün elinden alınıp yabancılara devredilerek bağımsızlığı yok edilmeye çalışılmaktadır.
4. “Bir gün, istiklâl ve Cumhuriyet’i müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin!”: Türk milleti ve onun en dinamik unsuru olan Türk genci, kendi vatanında sömürge, köle, esir olmamak, bağımsızlığını, istiklalini korumak ve savunmak için içinde bulunduğu şart ve imkanların elverişli olup olmadığını düşünmeyecektir. Gücünün azlığına çokluğuna bakmayacaktır. İmkansızı mümkün kılmak için var gücüyle Türk vatanında bağımsız ve hür Türk olarak yaşama kararlılığını ortaya koyacak ve bunun gereği neyse onu yapacaktır.
Zira Atatürk ve arkadaşları şanlı ve destanî Millî Mücadele’yi en zor şartlar altında, en uygunsuz şartlarda, imkansızlıklar, yokluklar içinde verdi ve başardı. Demek ki mühim olan güç, imkan ve şart değil; imandır, inanmaktır, Allah’a ve kendine güvenmektir.
5. “Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyette tezâhür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir gâlibiyetin mümessili olabilirler.”: Bugün bağımsız Türk devletine ve Türk millet varlığına kasteden Avrupa Birliği, Amerika, İsrail gibi devletimsi yapılar, sinsi bir düşmanlık içindedirler ve para, silah, diplomasi gibi hususlarda benzeri görülmemiş bir galibiyetin temsilcisi yani üstün gibi görünüyorlar. PKK’ya her türlü desteği vererek bizi içten çökertmek istiyorlar.
6. “Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.”: Bugün vatanımızın pek çok önemli kurumu, önemli pek çok kalemiz yabancılar tarafından ele geçirilmek istenmektedir. Yabancılar, Türk vatanının ticaretinden kültürüne kadar her alanını işgal etme emelinden vazgeçmiş değillerdir. Bugün sokakta, çarşıda Türkçe isim taşıyan dükkan bulmak zordur. 
Her gün birçok gazete, radyo, televizyon ve bunlara benzer mevzilendikleri köşelerinden gavur parasıyla semirmiş ve şımarmış satılık kalemler ya da Müslümancılık adı altında etnik köken ırkçılığı yapan yazar, televizyoncu, vakıfçı, siyasetçi, bilmem neci kılıklı yerli millet haini Türk düşmanları, ordu düşmanlığı yapmaktadırlar. Bunlar, şerefli Türk subaylarına olmadık iftiralar atıp hakaretler ederek Türk ordusunu dağıtmak, etkisiz hâle getirmek, böylece Türk milletini savunmasız ve güvencesiz bırakmak, sonuçta da Türk milletini kolaylıkla tasfiye etmek, vatanımızda da Kürdistan, Ermenistan, Pontus Rum devleti gibi Batı emperyalizminin güdümünde uydu eyaletler kurmak istemektedirler.
7. “Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri, şahsî menfaatlerini, müstevlîlerin siyasi emelleriyle tevhid edebilirler.”: Sadece şimdi değil; Atatürk’ten sonraki devrelerden beri uzun zamandır memleketin siyasi iktidarını ele geçirenlerin, emperyalist Batıyla kol kola girerek vatan ve millet zararına ne gibi icraatlar yaptıklarını, kişisel çıkarlarını, millet çıkarlarının önüne nasıl geçirdiklerini burada tek tek anlatmayayım. Bunu bütün vatandaşlar biliyor ve görüyor.
8. “Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.”: Emperyalizmin hedefi Türk milletini fakirlik ve zaruret içinde bırakacak projeler üretip uygulamaktır. Emperyalizm politikalarını, Haim Naum planlarını ancak Türk’ü işsiz, aç, sefil bırakarak uygulayabileceğini biliyor ve ona göre çalışıyor. Bugün Türk milletinin elinden bütün zenginlikleri, topraklarına varıncaya kadar bütün ekonomik kaynakları alınıyor. Fabrikasından marketine kadar her şeyi elinden alınıyor. İşsizlik çığ gibi büyüyor. Üniversite bitirmiş gençlerimiz boş boş dolaşıyor. Zamanla kuru soğana muhtaç yiğitler hâline getirileceğiz. Gidişat bu yönde.
9. “Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahvâl ve şerâit içinde dahi vazifen, Türk istiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!”: Geleceğin Türk gençliği, bu olumsuz şartlarda ümidini kaybetmeden bağımsız Türk Cumhuriyetini kurtarmak için elinden gelen her şeyi yapacaktır. Bunun için hız alacağı kaynak, asil Türklük kanıdır, Türk şuurudur, Türk milliyetçi ruhudur.
Türk genci, uyanık, bilgili ve bilinçli bir Türk olarak vatanına, milletine, dinine, diline, kültürüne, atasına olan inancını ve güvenini kaybetmeden diri bir heyecanla geleceğe ümitle bakacaktır. Türk milleti, içten çürümüş, kocamış, kof bir ihtiyar çınar görüntüsü veriyor gibi olsa da aslında içinden bol bol diri filizler fışkırmakta, bu da bize ümit ve şevk vermektedir. Milletimizin diri filizlerine sonsuz teşekkürler.