Sara’nın babası ölmeden önce onlara iyi bir mal varlığı bırakmıştı. Anne Vera’nın kocasından aldığı aylık maaş da fena sayılmazdı.  Bu gelir, onların geçinmesine yetiyordu.

Ancak Sara, geride bıraktığı çalışma hayatını çok özlemişti. Onun için de bir an önce kendisine uygun bir iş bulmayı çok istiyordu.

Vera kızını dinledikten sonra:

• Ben de bir süredir bunu düşünüyordum. Hem daha çok gençsin, çok da güzel bir kadınsın. Bu güzel yıllarını evde bebeğine bakarak geçirmemelisin. Nasıl olsa ben varım. Torunuma da çok iyi bakabileceğimi sen de anlamışsındır sanırım. Onun için çalışma hayatına yeniden dönmenin benim açımdan bir sakıncası olmaz güzel kızım, dedi.

Sara annesinin vermiş olduğu bu cevap karşısında çok rahatlamıştı.

• Çok teşekkür ediyorum anneciğim. O zaman ben yarın sabahtan itibaren bana uygun bir iş aramaya başlayacağım.

Anne kız bu konuda anlaşmışlardı. Aslında Vera kızının bir an önce Dr. Henry ile tanışmasını düşünmüş; Sara’nın iş arayışının da bu tanışma için iyi bir bahane olabileceği kararını vermişti.

Aradan birkaç gün geçmesine rağmen Sara kendisine uygun bir iş bulamamıştı!

Özellikle iş başvurusu yaptığı uluslararası şirketler, üç lisanı ana dili gibi konuşmasına rağmen ona uygun bir iş pozisyonu çıkmamış, karşısına daha çok sekreterlik gibi iş olanakları çıkmıştı!

Sara da sekreter olmayı içine sindiremiyor, Finlandiya ordusunda yıllarca görev yapmış, BM karargâhında görev almış eski bir subay olarak, ona daha uygun işin uluslararası bir şirkette iletişimden sorumlu bir yönetici pozisyonu olabileceğini düşünüyordu. Ancak böylesi bir görev ne yazık ki, karşısına çıkmıyordu!

Yine iş aramasından döndüğü bir akşam yorgun argın eve gelmiş, iş bulamamanın sıkıntısıyla annesiyle konuşmak istemişti…

Sara:

• Anne ben ne yapacağım? Kaç gün oldu karşıma doğru dürüst bir iş çıkmadı? Nereye gitsem ilk önerdikleri şey sekreterlik oluyor! Ben böyle bir iş aramıyorum ki!

Vera:

• Güzel kızım, çok doğal değil mi? Genç ve çok güzel oluşun, iş arama merkezlerinde ilk akla gelenin bir iş adamına sekreter olmanı çağrıştırıyor! Ancak sana uygun bir işi ben buldum sanırım.

Sara annesinin bu cevabı karşısında oldukça heyecanlanmıştı! ‘’Uygun iş mi buldun sen?’’ diye sordu.

Vera: “Evet, hem de senin severek yapacağın bir iş buldum’’ diye cevapladı.

Sara annesinin bulduğu işi çok merak etmişti;

• Haydi, anne ne duruyorsun? Meraklandırma beni artık. Söyle şu bulduğun işi diye üsteledi.

Vera:

• Dr. Henry’in çalıştığı hastane iyi derece İngilizce bilen bir hasta ilişkileri yöneticisi arıyormuş. Ben Henry’e senin iş aradığını söylemiştim.

O da bu işin tam sana göre olduğunu, çünkü çalıştığı hastaneye özellikle yurt dışından çok hasta geldiğini bu hastalar ve yakınlarıyla kurulacak ilişkide senin çok başarılı olacağına inandığını, hatta hastanenin başhekimi ile görüşerek, sana yarın için bir randevu aldığını söyledi. Bu görüşme için yarın saat 13.00 de seni hastaneye bekliyorlar.

Sara, Dr. Henry’nin kendisiyle bu kadar çok ilgilenmesine hiç şaşırmamıştı!

Çünkü Henry’nin onunla genç kızlığından beri ilgilendiğini çok iyi biliyordu. Kaldı ki, annesi de Dr. Henry’nin kızına olan bu ilgisinden ziyadesiyle memnundu. Ancak Sara’nın aklı da, kalbi de Sarp’taydı. Dr. Henry’nin kendisiyle ilgili duyguları onu hiç ama hiç ilgilendirmiyordu!

Sara, bu düşünce yapısı içinde Annesinin anlattıklarını dinledikten sonra; ‘’Pekiyi mademki bu iş benim için çok uygunmuş, yarın hastaneye gidip, işin detaylarını öğrenmek isterim. Ancak şunu bilmelisin ki, Dr. Henry’e karşı hiçbir şey hissetmiyorum. Henry ile benim aramda hiçbir şey olamaz. Senin de farklı beklentilerin olmasın anne.’’

Devamı yarın