İkinci bölümde sınava girenlere bir konu veriyorlar o konuyu yüz kelime ile anlatmasını istiyorlardı. Sarp’a verilen konu öylesine çarpıcı idi ki! Sarp bile bu konunun gizli bir güç tarafından ona verilmiş bir mesaj olduğuna inandı!

Sarp’ın konusu:

“Uzak bir ülkede görev alsanız, geride bıraktığınız sevgilinize nasıl seslenirdiniz?’’ olmuştu…

Sarp bu konuya vermiş olduğu sözlü yanıtta öylesine şeyler söylemişti ki, bu söyledikleri ordu lisan okulu kayıtlarında uzun süre sözlü sınavın örnek cevabı olarak kaldı…

Çünkü o sınavın sözlü bölümünde, bir insanın uzaklarda da olsa sevdiği insana olan hasretin nasıl anlatabileceğini, ona kavuşabilmek için her şeyi göze alınabileceğini öylesine çarpıcı cümlelerle anlatmıştı ki, söylediği her cümle insanların beynine bir mıh gibi çakılmıştı!

Sınavın sonuçları açıklandığında Sarp, her iki sınavı da birincilikle kazandığını öğrendi. Çok mutlu olmuştu. Vermiş olduğu karar, bir gün onu mutlaka Sara’ya kavuşturacaktı. Buna tüm kalbiyle inanıyordu…

Sarp, ileri derece yabancı dil kursu için yine İngilizce branşını seçmişti. Kurs bir hafta sonra başlayacak, 6 ay sürecekti. Kursun bitişi yaz mevsimini de beraberinde getirecekti. Dolayısıyla özellikle yaz aylarında yapılan ortak NATO tatbikatlarından birisine katılabilirdi. Ama bu tatbikata katılabilmesi, kursu birincilikle bitirmesiyle mümkün olacaktı.

Ancak bu uzun süreç, Sara’nın Cenevre’de kalıp, kalmayacağının garantisini vermiyordu ki! Ya, Sara Cenevre’den bir başka yerde görev alırsa ne olacaktı?

Sarp, bu olumsuzluğu hiç aklına getirmeden kursun başlayacağı tarihe odaklandı.

Bu süreçte Sara’ya ulaşabilmek adına Cenevre’ye birkaç kez telefon açmış ama Sara’ya bir türlü ulaşamamıştı. Bu nedenle de Sara’ya uzun bir mektup yazıp, Cenevre’ye BM karargâhına Sara adına postalamıştı…

Mektubunu göndereli neredeyse üç hafta olmuştu ama mektubun Sara’ya ulaşıp, ulaşmadığını bilmiyordu!

Nihayet Sarp’ı Sara’ya götürmenin çıkış kapısı olarak gördüğü kurs başlamış, Ankara sokakları da kış ayının kar beyazı ile örtünmüştü…

Kursun her geçen günü Sarp’ın Sara’ya olan hasretini iyice arttırmış, sevgilisine olan hasret yüreğinde kavrulmamış yer bırakmamıştı!

İşte o günlerden birisinde Kıbrıs’tan kan kardeşi Metin’den bir haber aldı. Metin adadan yazdığı mektupta; ‘’Sara’nın telefonla Girne’deki taksi durağını aradığını, kendisinin iyi olduğunu, tek düşüncesinin Sarp’ın nasıl olduğunu, ne yaptığını sormuş? Bir de Sara’yı araması için bir telefon numarası yazmıştı.’’

Sarp Metin’den gelen mektupta yazılanları okuduğunda dünyalar onun olmuştu. Hemen o gün hiç beklemeden Ankara Ulus’taki postaneye koşmuş, Sara’nın verdiği telefondan Cenevre’yi aramıştı. Ancak telefona çıkan BG görevlisi, Sara’nın bir haftalığına Finlandiya’ya ailesinin yanına gittiğini, ailesinin telefon numarasını izni olmadan veremeyeceğini söyleyerek Sarp’ın bir mesajı varsa Sara dönünce iletebileceğini söylemişti. Sarp da Sara’ya iletilmek üzere görevli olduğu ordu dil okulu santralinin telefon numarasını vermişti. O numarayı verdiği günden beri de Sara’dan gelecek telefonu bekliyordu.

Aradan iki ay geçmiş ama Sara’dan bir ses çıkmamıştı. O gün de kurs sona ermiş, Sarp yorgun argın birliğinde kaldığı odasının yolunu tutmuş ağır aksak, dalgın bir şekilde yürüyordu. Bir ara arkasından ‘’Sarp Üsteğmenim önemli bir telefonunuz var’’ sesini duydu! Önce kulaklarına inanamadı! Sonra aynı sen bir kez daha seslendiğinde, arkasından seslenen kişinin okul komutanı olduğunu gördü.  

Komutan:

• Haydi, oğlum ne duruyorsun santralin olduğu yere koş, özlemin seni arıyor, dedi.

Anlaşılan o ki, komutan Sarp’ın özleminin ne olduğunu çok iyi anlamış, hiç unutmamıştı…

Sarp, telefon santralinin olduğu odaya girdiğinde soluk, soluğa kalmıştı! Nefes, nefese sordu:

•Beni kim arıyor acaba?

Devamı yarın