Sarp’ın Ayşe’nin babasının yapmış olduğu bu davete gitmemesi mümkün değildi. Bu nedenle Metin böylesi bir bahaneyi iyi bulmuş, şimdi Girne’ye gitmeleri için sadece saatler kalmıştı…

Diğer taraftan Sara ile Kaipuu doğum günü partisine katılmak için son hazırlıklarını da yapmış, her ikisi de en güzel elbiselerini giyerek, otele gitmek için hazırdılar.

Evden çıkmadan önce Sara’nın aklına Sarp’ın yıllar önce evlenme teklifi yaptığı gün parmağına taktığı yüzük geldi. Bu akşam o yüzüğü parmağına takmalıydı. Zira son zamanda otel yönetim kurulu başkanının oğlu Sara’ya karşı aşırı ilgi göstermeye başlamıştı! Bu akşam Kaipuu’nun doğum günü partisine gelerek, bu ilgisini bir kez daha sergileyeceği kesindi. Sara da taktığı yüzük ile kalbinin bir başkasına ait olduğunu gösterecekti…

Kaipuu’nun doğum günü partisine oldukça az bir zaman kalmıştı. Partiye katılacakların çoğu doğum günü partisinin yapılacağı otele gelmiş, onlar için ayrılan masalarda beklemeye başlamışlardı.

Parti’yi hazırlayan Ayşe bir ara salonu kontrol etti. Oldukça kalabalıktı. Doğum günü partisine katılacak davetlilerin yanı sıra, otelde kalan müşterilerin birçoğu da akşam yemeği için bu salonu kullanıyorlardı. Bu nedenle salon tamamen dolmuştu.

Ayşe o kadar heyecanlıydı ki, yüreği yerinden çıkacak gibiydi!

Bu gece her şeyin yolunda gitmesi için bir kez daha dua etti.

Birbirlerini delicesine seven bu iki sevdalı bu gece mutlaka yeniden kavuşmalıydı. Ama belki de daha önemlisi, birbirlerini hiç görmeyen baba - kızın ilk kez bu gece karşılaşacak olmasıydı…

Kaipuu babasını gördüğü anda kim bilir ne kadar mutlu olacaktı?

Ya Sarp? Kızının varlığından hiçbir şekilde haberdar olmayan bir baba olarak, o anda neler hissedecek? Ne yapacaktı? Ayşe bunları düşündükçe eli ayağı titriyor, bu gecenin bir an önce bitmesi için dualar ediyordu.

Nihayet doğum gününün kutlanması zamanı gelmiş çatmıştı!

Sara kızı Kaipuu ile birlikte kutlamanın yapılacağı salona gelmiş, gelen misafirlerine hoş geldiniz dedikten sonra doğum günü pastasını kesmek için onlara ayrılan masaya oturmuşlardı.

Bu sırada Metin de kan kardeşi Sarp’la birlikte otele gelmiş, aracını park yerine bıraktıktan sonra, kutlamanın yapılacağı salona doğru yürümeye başlamışlardı…

Ayşe de Metin’le Sarp’ın gelmesini dört gözle bekliyordu!

Nihayet, Metin’le Sarp salona girdi!

İşte tam bu esnada salonun tüm ışıkları sönmüş; Sahnedeki projektörlerin hepsi Sara ile Kaipuu’nun bulunduğu masaya odaklanmıştı!

Salondaki ışıkların sönmesi hem davetliler, hem de otel misafirleri üzerinde kısa da olsa bir şaşkınlık yaratmış.

Salondan:

- Ne oluyor böyle? Nidaları yükselmişti…

Salona girdikleri anda ışıkların kesilmesine Sarp da bir anlam verememiş:

- Hoppala! Bu ışıklar neden kesildi Metin? Diye sormuştu.

Ama tam o esnada sahne projektörlerinin aynı anda bir masaya odaklanması, herkes gibi onun da dikkatini çekmiş, o tarafa döndüğü anda; salonda yıllar önce Sara ile dans ettikleri melodi çalmaya başlamıştı…

Sarp öylesine şaşkındı ki!

Bir taraftan salonda ne olduğunu anlamaya çalışıyor, diğer yandan da duyduğu müzikten o kadar etkilenmiş olacak ki:

- Aman Allah’ım bu gece neler oluyor burada? İşittiğim bu melodi nedir böyle? Diye söylenmekten kendini alamamıştı…

Diğer taraftan Sara da sönen ışıklara, masasına odaklanan sahne projektörlerine bir anlam verememiş, gözlerini kamaştıran bu ışıklardan sıyrılıp, çevresine bakınmaya çalışırken, aniden başlayan o melodiyle birlikte adeta yüreği ağzına gelmiş gibiydi:

- Aman Tanrım nedir bu böyle yoksa, yoksa!!!

Her iki sevdalı bu anının şaşkınlığını yaşarken; projektörlerin aydınlattığı masaya dikkatlice bakan Sarp; bir anda ‘’gece yarısı güneşi’’ gibi parlayan Sara’yı gördü.

Önce gözlerine inanamadı! Bir kez daha baktı! Evet oydu…

İşte o anda zaman durmuş, çevresini saran her şey kaybolmuştu!

Salonun karanlığı arasında parıldayan o güneş yüzlü sevgilisi, ona birkaç adım mesafedeydi. Ama Sara henüz onu görmemişti! Sarp koşar adımlarla masaya yanaştığı gibi;

Devamı yarın