Gazi Öğretmen üçüncü ek görev olarak Anamur Lisesi Müdür vekilliğinde görevlendirilince Saat 10.00’da ayrıca Öğretmenler kurulu toplantısı da yapacakmış… Toplantıdan önce öğrencilere yaptığı konuşmada :“-Evlerinize gidin…Öğretmenler Kurulu toplantısı yapacağım…” demek yerine, birbirleriyle kaynaşabilmelerini temin etmek için okulda kalmalarının uygun olacağını düşünmüş…

Öğretmenler kurulu için ders yapamayacaklarmış ama 3 yıl önce derslerine girdiği öğrencileri son sınıfta okuyorlarmış ve Gazi Öğretmen onların öğrenciler arasında yapılmakta olan kavgaları yatıştıracaklarına inanıyormuş…

Manzara şuymuş: Öğrenciler bahçede küme-küme olmuş bekliyorlar… Ders zili çalmıyor…Ortalıkta hiçbir idareci, öğretmen yok…Kurul olduğunu da bilmiyorlar…Sınıflara da giremiyorlar; giriş kapıları kapalı…Hizmetlilere bir şeyler soruyorlar…Onlar da kendilerine sıkı sıkıya öğrettiği cümlelerden fazla bir şey söylemiyorlar öğrencilere…Son ders zili çalıncaya kadar devam eden öğretmenler kurulunun bitişine kadar bir tek öğrenci de bahçeyi terk etmiyor…Öğrencilerin hepsi merak içinde…En üst kattan öğrencileri gözlemek üzere görevlendirdiği memurun anlattıklarına göre bir hafta önce birbirleriyle kavga eden öğrenciler bile birbirleriyle sohbete koyulmuşlar…Ne bir kavga….Ne bir münakaşa…

Gazi Öğretmen Öğretmenler Kurulu toplantısında da bir tek arkadaşına söz hakkı vermeden yaptığı 3 saatlik konuşma semeresini vermiş, kurul bitiminde öğretmenler çaylarını yudumlarken koyu bir muhabbete dalmışlar…

Hizmetli, Gazi Öğretmenin verdiği talimat gereği son ders çıkış saatinde zili çalmış, kapıları açmış, öğretmen ve öğrencileri serbest bırakmış dileyen sınıflara girmiş, dileyen evine gitmiş…

Gazi Öğretmenin planı tutmuş…

Öğrenciler; Gerçek öğrenciliğin, Öğretmenler; Gerçek öğretmenliğin ne olduğunu anlamışlar…

Bu nasıl gerçekleşmiş ?..

Bunu tam olarak anlatabilmesi mümkün değilmiş…

Bir gün sonra…Günlerden Salı…Sabahın saat 07.00 si…Manzara şu: Zil çalıyor…Bütün öğrenciler sıraya geçmiş durumda…Her sınıf öğretmeni sınıfının başında…Sınıfı olmayan öğretmenler sıraya duran 2000’e yakın öğrencinin 3-4 metre gerisinde…Hatta o gün dersi olmayan öğretmenler bile orada…

Yıllardır ZOR ’un yapamadığını SEVGİ yapmış ve okulda birlik beraberlik sağlanmış…

Gazi Öğretmen; Öğretmen ve öğrencilere yaklaşık 1 saat süren bir konuşma daha yapmış ve alkış sesleri…Hem öğretmenlerden hem öğrencilerden…Ve sınıflara giriş…O gün, aynı gün…Saat 10.00 sıraları…Gazi Öğretmen Müdür odasının penceresinden bahçeyi izliyormuş…

Kol-kola gezen öğrenciler…Konuşarak beraber yürüyen öğretmen ve öğrenciler…Büyük bir mutluluk tablosu sergiliyorlarmış…Giriş zili çalmış öğrenciler sınıfa girmişler…Birlik ve beraberlik sağlanmış…İşte tam o anda…Aman Allah’ım…O da ne ?..

Gazi Öğretmen pencereden henüz ayrılmamış ki Hava Radar Mevzii komutanlığına ait 2 tane jeep bahçe içinde, okul giriş kapısının önünde durmuş…Giriş kapısıyla müdür odasının penceresi yan yanaymış…

Gazi Öğretmen Jeep’leri onun için görmüş…Şu anda bile adını vermeyi sakıncalı bulduğu esmer benizli Hava Radar Mevzii komutanı jeep’ten inmiş…

Onun inişiyle birlikte 2 silahlı havacı er bir tarafına, 2 silahlı havacı er diğer tarafına geçmiş, giriş kapısına doğru yönelmişler…

Her şey olurdu ama bu olamazdı…Gazi Öğretmen okulda sükûneti temin etmeye çalışırken okul bahçesine giren askeri araç ta neyin nesiymiş ?..

İhtilalin en acımasız günleriydi, suçsuz insanlar sorgusuz sualsiz tutuklanıyormuş. Ama burası okuldu ve kendileri çağrılmamış…

Gazi Öğretmen kapıya yönelmiş…O kapıya varmadan komutan hızla kapıyı açıp misafir koltuğuna oturmuş…Selam bile vermeden…İşte o dönemde İhtilalin getirdiği bunlarmış…

Sorgusuz sualsiz insanlar götürülüp sorgulanıyormuş…Ama ihtilal olalı neredeyse bir yılı aşkın zaman olmuş…

Gazi Öğretmen aynı zamanda İlçe eğitim müdürü imiş…Onun için komutanın yaptığı davranışlardan hiç korkmamış…Kapının kolunu tutmuş ve beklemeye başlamış…Komutan makamına oturmasını istemiş…Aynı zamanda son sınıftan bir öğrencinin adını vermiş…

“-Acele bu öğrenciyi çağırt…” demiş.

Gazi Öğretmen komutana bu şartlarda makamına oturamayacağını ve öğrenciyi de çağıramayacağını söylemiş…

Komutan hışımla ayağa kalkmış…Neredeyse Gazi Öğretmene hücum edecek bir tavır takınmış…Kapı açıkmış ve davranışları dışardan da görünüyormuş…Komutan kapıyı kapatmasını istemiş…

Gazi Öğretmen Kapatmayacağını, bu şartlarda müdürlük yapmayacağını ve bu durumu Valilik kanalıyla İçel Garnizon komutanlığına bildireceğini söylemiş…

Komutan tekrar misafir koltuğuna oturmuş… 5 dakika kadar hafif eğilmiş vaziyette sadece potinlerinin ucuna bakmış…Gazi Öğretmen de ayakta kalakalmış…

Salonda müdür odasının kapısına gelmek isteyenleri eli silahlı askerler kapıdan uzaklaştırıyorlarmış…Göz ucuyla bunu görebiliyormuş.…

Komutan potinlerine bakarken Gazi Öğretenin eli kapı kolunda, yarı açık kapının önünde adeta donmuş vaziyette dışarıda eli silahlı askerleri görebiliyormuş…

Yaklaşık 5 dakika sonra komutan başını kaldırmış…Zaten esmer benizliymiş…Yüzü bu bekleyişte simsiyah geçmiş…

Gazi Öğretmene: “Otur konuşalım…” demiş…

Gazi Öğretmen Nasıl söyleyebildiğini hatırlayamıyormuş ama: “-Silahların gölgesinde mi? Demiş…

Komutan yine hiddetle potinlerine bakmaya başlamış… Başını kaldırmış ve “Mutlaka konuşmak zorundayız…” demiş…

Yine nasıl söyleyebildiğini hatırlayamıyormuş ama: “- Askerler okul bahçesinde olduğu sürece konuşamayız” demiş…

Komutan Aniden kalkmış, kapıya yönelmiş, askerlerden birini çağırmış, Ona anlaşılamayacak bir şeyler söylemiş…

Komutan yerine oturduktan sonra jeep sesleri duyulmuş…

“Tamam gittiler…Konuşalım…” demiş…

Askerlere talimat vermiş, onlar da okul bahçesinden çıkarak normal anayolda komutanlarını beklemeye başlamışlar…

Gazi Öğretmen hala kapı kolunu tutuyormuş…Kapıyı kapatmış ancak beklemekten ve stresten eli ayağı uyuşmuş…

Ancak gerçeği söylemek gerekirse içinde hiçbir korku ve ürperti bile yokmuş…

Komutana saygıda kusur etmemek için müdür masasına değil de yanındaki koltuğa oturmuş…

Yaşlı olmasına rağmen çok uyanık bir hizmetli varmış…Gazi Öğretmeni Lisede öğretmenlik yıllarından tanıyormuş…Gazi Öğretmen de onu çok iyi tanıyormuş…Haksızlığa hiç tahammül edemezmiş…Hani bir tabir var ya…” Öl…” desen ölecek tipte bir hizmetliymiş…

Hızla kapı vurulmuş…Komutan ve Gazi Öğretmen bir an şaşırmışlar… Olağanüstü bir kapı çalınması…Sanki kapıya tekme vurulmuş gibi…

“- Gel…” demeye zaman kalmadan hızla kapı açılmış…Hizmetli çağırmadan içeriye girmiş…

Hızla komutanın önüne kadar gelmiş… Komutan ve Gazi Öğretmen saniye içinde olan bitene anlam verememişler…Komutanın önünde durmuş…Adeta komutanın potinine değercesine…Kendince bir asker selamı çakmış ve : “ Çay alır mısınız? Demiş…

Bu hareketi niçin yaptığını şu anda bile Gazi Öğretmen hala anlayabilmiş değilmiş… Çaylarını yudumlarken komutanın ses tonu da iyice yumuşamış…

Gazi Öğretmen o anda bu yumuşamanın sebebini de anlayabilmiş değilmiş…

Komutan “- Bir komutan olarak değil, bir baba olarak konuşacağım…”diye söze başlamış…

Gazi Öğretmen de: “- Bir okul müdürü olarak değil, babasının bir kolunu cephede kaybeden askeri malulü bir babanın oğlu olarak dinleyeceğim…” demiş ve aralarında iyi bir diyalog kurulmuş…

( devam edecek )