1977 yılının yaz ayında yeni açılan Anamur İmam Hatip Lisesinin kayıtları başlamadan okul binasının hazırlanması gerekiyormuş…
Okulun açılış emri gelmiş ama bina hazır değilmiş…Herhangi bir okulun bünyesinde açılma şansı da yokmuş…
Güzelyurt mahallesinde Antalya asfaltı üzerinde kaba inşaatı tamamlanmış, kapı, pencere sıvası olmayan 2 katlı bir bina Çarıklar köyünden çok sevdiği bir arkadaşı tarafından yaptırıyormuş… Gazi Öğretmen arkadaşıyla konuşmuş, belli bir kira mukabili binayı tutmuş…Sıvanması, kapı pencerelerinin yapılması ve camlarının takılması gerekiyormuş…
Süre çok kısıtlıymış…Okulların açılmasına neredeyse 2 aylık bir süre kalmış…Bina tamam olsa masa, sandalye, sıra yokmuş…Bunların da temin edilmesi gerekiyormuş...
Çocuğunu okula vermek isteyen bir elin 10 parmağını bile geçmeyen arkadaşlarıyla bir araya gelmiş ve çalışmaya başlamış…En büyük destekçisi babası olmuş…Babasının maddi durumu da iyiymiş…O babanın oğlu olduğunu bilen marangozlar; Kapı, pencere, sıra yapımına…Nakliyeciler; Kum çakıl getirmeye…Yapı Ustaları; Odaları bölmeye, sıva ve badana yapmaya başlamışlar…
Kapı, penceresi olmayan, sıvası bile yapılmamış bir bina…Sıra, masa, sandalye, karatahtası olmayan bir okul ve Mührü bile olmayan bir okul müdürlüğü…
Bu arada yazışmalar, bina sahibi ve ustalarla sözleşme yapmak için mühür de gerekliymiş...
Gazi Öğretmen alelacele bir mühür yaptırmış…Evinden bir masa, 6 sandalye ve müdür odası yapmak için gerekli olan malzemeleri götürmüş…
Acilen telefon gerekliymiş…O dönemde P.T.T’den telefon bağlatmak ta adeta imkansızmış...Boş hat yokmuş…Onun için evimdeki 1544 no’lu telefonumu alarak okula bağlatmış...Okul adete evim olmuş…Neredeyse okulda yatıp kalkıyormuş...
Bir yandan kapı pencereler takılıyor, bir yandan sıva yapılıyor, bir yandan yeni odalar oluşturuluyormuş…Okul olarak tutulan bina adeta şantiyeye dönüşmüş…Okulun açılmasına gönül veren kişiler de hızla çoğalmaya başlamış…
Bir arkadaş grubu piyasaya olan borçları tespit ediyor, kendi aralarında topladıkları paralarla borçları ödemeye çalışıyorlarmış…
Okulun henüz bir derneği bile yokmuş…Makbuzla para toplama şansı da yokmuş…Okulun bir bahçe düzeni de yokmuş…Bahçe duvarı yapılması gerekiyormuş, onun için bir yandan da bahçe duvarı yapılıyormuş…
Bu, zamana karşı bir yarışmış…Kayıt kabul zamanı da yaklaşıyormuş…Gelen velilere gösterecek bir okul ve sınıflar bile yokmuş… Okulun bir levhası bile yokmuş…Bir yandan da bunu yazdırıyorlarmış…
…Derken kapı pencereler takılmış…Okul levhası giriş kadısının üstüne yerleştirilmiş…Kapı ve pencerelerin camları takılmış, sıralar odalara yerleştirilmiş…
Gazi Öğretmen evinden getirdiği eşyalarla bölük pörçük bir müdür odası meydana getirmiş, evindeki 1544 no’lu telefonu da müdür odasına koymuş…
Bütün bunlar yapılırken ellerinde sadece okulun açılma yazısı ve müdür olarak görevlendirildiğine dair yazı varmış…Ne bir öğretmen ne bir ödenek ne bir demirbaş eşya varmış…
Okul açılışı böyle mi olmalıymış? Bina olmadan okul mu açılırmış? Demirbaş olmadan eğitim öğretim mi başlarmış? Öğretmen olmadan, müdür yardımcısı olmadan, memur olmadan, hizmetli olmadan okul mu açılırmış?
Olanla yapmak kolaymış…Ama yoktan var etmek önemliymiş… Bir avuç gönüllü, inanmış insanla bu başarılmış…
Gazi Öğretmenin babası adeta açık çek vermiş, yaptığı yardımların yanında ‘’ Yetiştiremediğiniz yerde bana haber verin…’’ demiş…
Bu moralle geçici bir hizmetli ayarlanmış…Okulun levhasını asılmış, okul eğitim öğretime açılmış…
…Ve okula ilk öğretmen tayini gelmiş…Bu Gazi Öğretmenin unutamadığı bir anısıymış;
Kayıt kabullerin başladığı günlerde saat 10 sıralarında evinden götürdüğü masa ve sandalyeyi okulun bahçesine koymuş, kayıt olacak öğrencileri ve öğrenci velilerini beklemeye başlamış...
O zamana kadar hiç kayıt da yapılmamış…Okulun bahçe kapısında orta yaşlı bir bey ile kızı yaşında bir bayan ellerinde bavullarla bekliyorlarmış…
Gazi Öğretmenin yanına gelip okul müdürünü sormuşlar…Aradıkları Gazi Öğretmenmiş, ama sıvacıların yanından geldiği için üstü başı ve ayakkabıları da kireç içindeymiş…
Bahçe düzenlemesi için getirtilen deniz çakıllarından dolayı bahçe de yürünemeyecek haldeymiş…
Bayan kendisini tanıtmış: “-Ben Esma Bolat…Okula Fen Bilgisi öğretmeni olarak atandım…” Babası bir bana bakıyor, bir bahçeye bakıyor, bir okula bakıyormuş…İçerde de işçiler çalışıyormuş…Beyefendinin güngörmüş biri olduğu belliymiş…Tekrar Gazi Öğretmenin elini sıkmış…
Emekli bir devlet memuru olduğunu, ilk görüşte sıkıntı ve başarıyı bir arada gördüğünü, başarılı olacaklarına inandığını söylemiş…
Gazi Öğretmen tedirginmiş ama bu söz üzerine rahatlamış…O gece Esma öğretmeni ve muhterem babasını evinde misafir etmiş…
İnşaat işleri de tamamlanmış, 80’in üzerinde öğrenci kaydı yapılmış ve kiralık bir binada 1977-1978 öğretim yılında Anamur İmam Hatip Lisesi 41’inci sayın Süleyman Demirel hükümeti döneminde eğitim öğretime başlamış…
Artık okulun ilk atanan bir Fen Bilgisi öğretmeni varmış…Birkaç hafta arayla Türkçe öğretmeni, Sosyal Bilgiler öğretmeni de gelmiş…Onları da evinde misafir etmiş…
Gazi Öğretmenin Evi ile okulun arasında yaklaşık 500 metre mesafe varmış…Her sabah göreve birlikte gidiyorlarmış…
Kısa bir süre sonra dördüncü öğretmen olarak Matematik öğretmeni sayın Kenan Topçu Bey gelmiş…Okul pırıl- pırıl 4 öğretmen arkadaşıyla artık kadro tamamlanmak üzereymiş… Diğer okullardan birkaç takviye öğretmenle okul eğitim öğretime başlamış…
Çok güzel bir anlaşma ile yeni açılan Anamur İmam Hatip Lisesine atanan ilk Bayan öğretmen Esma Hanım ile ilk erkek öğretmen olarak atanan Kenan Bey mutlu bir yuva kurmuşlar, okulun en gözde öğretmenleri olarak binlerce öğrenciye öğretmenlik yaparak birlikte çalışmışlar, öğrencilerin en sevdiği öğretmenler olmuşlar…
İmam Hatip Lisesinin eğitim öğretime başladığı 1977-1978 öğretim yılında İçel Valisi sayın Naim Cömertoğlu imiş…
Sayın Naim Cömertoğlu vatansever, dürüst, devletini seven bir Vali imiş…
Gazi Öğretmen İmam Hatip Lisesi müdürü olmadan önce Anamur Lisesinde öğretmenken kendisinin övgülerine nail olmuş bir öğretmenmiş...
Bakanlık müfettişinin ders anlatımdaki başarılı anlatımından dolayı verdiği rapor üzerine o dönemde ilçede sadece Gazi Öğretmene takdirname göndermiş… Bu tanıdığından dolayı Gazi Öğretmenin müdür olmasında da etkisi varmış...Çünkü başta sayın Hikmet Çınar bey olmak üzere müdürlüğe layık birkaç meslek dersi öğretmeni varmış…
Gazi Öğretmen kendisini tercih sebebinde sayın Vali Sabahattin Çakmakoğlu’nun da etkisinin var olduğuna inanıyormuş. Kendisini sevenleri, kendisini tercih edenleri de mahcup etmek istemiyormuş…Bu sebeple kolları sıvayıp çalışmaya başlamış...
( devam edecek )