Gazi Öğretmenin okumakta olduğu Yüksek İslam Enstitüsü mezunları genelde öğretmenlik mesleğini tercih ediyormuş….
Gazi Öğretmen de daha ilkokul sıralarında iken öğretmenlik mesleğine merak sarmış…
Bunun bir sebebi varmış…İlkokul üçüncü sınıfta iken babası ile bayram namazına gitmiş…
Bayram namazında konuşma yapan görevli konuşma arasında Peygamberimizden söz ederken: Peygamberimizin:’’ Allah beni öğretmen olarak görevlendirdi ‘’ Hadisini söylemiş…
Namaz çıkışı babasına bu Hadisin ne anlama geldiğini sormuş…
Babası da Hadisin ne anlama geldiğini anlatırken öğretmenlik mesleğinin güzelliklerini anlatmış…Sözlerinin sonunda da: İslam’ın ilk emrinin de ‘’oku…’’ olduğunu söylemiş…Ve eklemiş: ‘’ Oğlum Allah’ın emri olarak oku ve Peygamber mesleği olarak öğretmen ol…’’ demiş…
O günden sonra bu sözleri babasının emri olarak benimsemiş ve okumak için İmam Hatip Lisesine ve öğretmen olmak için Yüksek İslam Enstitüsüne gitmiş…
Gazi Öğretmenin öğretmen olmak isteğinin bir sebebi daha varmış…
O sebep de Yüksek İslam Enstitüsündeki öğretmenlik ile ilgili bir madde imiş…
Yüksek İslâm Enstitüsü’nün 1961’de hazırlanan ilk yönetmeliğinde okulun tanımı ve görevi şu şekilde belirlenmiş:
“Yüksek İslâm Enstitüsü, İslâm dininin esaslarına sadık kalarak, müspet ilmin ışığı altında İslâm ilimlerini ve bunlara yardımcı bilgileri öğreterek, İmam-Hatip okulları ile ilköğretmen okullarına ve diğer orta öğretim müesseselerine öğretmen yetiştirmek ve aynı okullardaki din dersleri öğretmenlerinin meslekî gelişmelerine yardım etmek amacıyla Millî Eğitim Bakanlığı’nca kurulmuş bir yüksek okuldur.
Bu müessese Millî Eğitim Bakanlığı’nın ihtiyaçları dışında Diyanet İşleri Teşkilatı’na müftü, vâiz vesaire gibi din elemanlarını yetiştirmekle de vazifelidir. Enstitü ayrıca, Türkiye’de İslâm ilimleri alanında araştırmalarda bulunmak ve araştırma neticelerini yurt ve dünya ilim âlemine sunmak amacıyla da görevlidir.”
Yüksek İslam Enstitüsü mezunları genelde öğretmenlik mesleğini tercih ediyormuş…Gazi Öğretmen de öğretmen olmaya ve kendisini bu yolda yetiştirmeye karar vermiş...
Öğretmen olmak isteyenler mesleki tatbikat kolu olarak son sınıfta herhangi bir orta dereceli okulda staj yapıyorlarmış... Staj anında da öğrencilere ders anlatıyorlarmış…
Gazi Öğretmenin öğretmen olabilmesi için İstanbul İmam Hatip Lisesi’nde staj yapacağını söylemişler...
Yanında da Adana’da birlikte okudukları Sabri Kaya isimli arkadaşı da olacakmış...İstanbul’da İmam Hatip Lisesi o zaman bir tane imiş...Meslek Derslerine gireceklermiş...
Sabri Kaya arkadaşıyla ders konularını paylaşıyor ve dönüşümlü olarak ders anlatıyorlarmış...En arka sırada da dersin öğretmeniyle bizi staj yapmak için getiren öğretim üyesi oturuyormuş...
Gazi Öğretmen dersleri güzel anlatıyor olmalıymış ki; Bazen her iki öğretmen dışarıya çıkar Gazi Öğretmende de öğrencilerle baş başa kalırmış...
Dersin konularına iyi hazırlandığı için de en çok soru cevap şeklinde ders anlatır, karatahtayı da çok iyi kullanırmış...
Bir defasında kendisini o kadar ders anlatmaya vermiş ki öğretmenlerin yine dışarıya çıktığını zannederek en arka sırada oturan bir öğrenciye; “Siz de anladınız mı?’’ Diye sormuş...
Bakmış ki öğrenci diye soru sorduğu kişi kendisini staja getiren öğretim üyesi değil mi?
O anda Gazi Öğretmen; Öğretmen rolünde…Önceki derslerinin birinde öğrencilerin sınıfta öğretmenlerini en büyük olarak tanımaları gerektiğini söylemiş…
İşte o anda şu espriyi söylemiş: “Çocuklar…İlerde siz de öğretmen olacaksınız. Sınıfa Cumhurbaşkanı, Başbakan da gelse siz öğretmen olduğunuz için yine onlardan daha büyüksünüz…Bunu unutmayın”
Meğer öğretim üyesi Gazi Öğretmenin kendisini de derse kaldırdığını ve sonra bozuntuya vermeden öğrencilere yaptığı espriyi Yüksek İslam Enstitüsünde diğer öğretim üyelerine de anlatmış…
Bunu duyan Dekan sayın Ahmet Davudoğluı İslam Medeniyeti Mecmuasında sorulara verdiği cevapları düşünerek olsa gerek; “…Şeyh Gazi o…” demiş.
Bu esprim hem öğretim üyeleri, hem de öğrenciler arasında yayılınca her kesim Gazi Öğretmene bir başka gözle bakmaya başlamış…
Şu tesadüfe bakınız ki 2003 yılında Başbakan ve şu anda Cumhurbaşkanımız olan Sayın Recep Tayyip Erdoğan da aynı yıllarda İstanbul İmam Hatip Lisesinde öğrenciymiş…
Kendisiyle aynı karede buluşmuşlar…Kim bilir belki de…aynı sınıfta…o öğrenci…Gazi öğretmen; Öğretmen… kim bilir?;
Gazi Öğretmenin bir taraftan stajı devam ederken bir taraftan da diğer dersleriyle ilgili çalışmaları devam ediyormuş....
Bu arada staj ve ders çalışmalarına ek olarak İslam Medeniyetine gelen soruları cevaplandırıyormuş….
15 Aralık 1967 yılında yayımlanan İslam Medeniyetinde Gölcük’ün Hamidiye köyünden sayın H.Vedat Sirmen, Muğla’dan sayın Hasan Şimşek, Gaziantep’ten sayın Şükrü Ergin, Maraş’tan sayın İsmail Cengiz, İstanbul’dan bayan Zeynep Özbay, Bolu’dan sayın Ahmet Sarı, Antalya’dan sayın Niyazi Tuğ, Diyarbakır’dan sayın Veli Güçlü, İzmir’den sayın Bekir Küçük, Rize’den sayın Abdülkerim Saraçoğlu, Afyon’dan sayın Durali Keskin, Ankara’dan sayın Hüseyin Ersoy, Küçükköy’den sayın İmdat Kaya, Antakya’dan sayın Hacı İbrahim, Adana’dan sayın Mustafa Köse, Samsun’dan sayın M.N.Özkan, Erzurum’dan sayın Hasan A.Akpınar, Adapazarı’ndan sayın…
Gazi Öğretmen görüleceği üzere o aydaki mecmuada 19 kişinin sorusunu cevaplandırmış…
Hem de 1 ay içinde gelen soruların tamamını cevaplandırmış...
( devam edecek )