İlk sene Fındıklı’da okurken, ikinci sene Bağlarbaşı’ndaki şu anda Marmara Üniversitesi İlahiyat fakültesinin bulunduğu binaya taşınmışlar…
Bina üç bölümden oluşuyormuş...İkisinde eğitim öğretim yapılıyormuş…Diğer bina yemekhane ve yatakhane bölümüymüş…Bu bölüm 4 katlıymış… Alt kat yemekhane bölümü, Üst iki kat yatakhane bölümü ve en üst kat ise boşmuş...
Akşam etüt çalışmalarını eğitim öğretim yapılan yerde sürdürüyor ve saat 10.00’da yatıyorlarmış...Etütten sonra eğitim öğretim yapılan binanın ışıkları söndürülür ve kapısı kilitlenirmiş…
Etüt saati Gazi Öğretmene yetmemeye başlamış...Ders çalışmasına ek olarak dergide yayımlanacak soruların cevaplarını da hazırlaması gerekiyormuş...
Öğretim üyeleri sırayla belleticilik görevi de yapıyormuş...Her defasında etüt odasından en son Gazi Öğretmen çıkmaya başlamış…Çünkü derse çalıştığı ve dergiye gelen sorulara cevap hazırlaması zamanına yetmiyormuş…
Bu durum haftalarca devam etmiş... Her defasında çalışması gerektiğini etüt hocalarına anlatıyormuş... Onlar da saat 10.00’da yatmamızın gerektiğini, kuralların böyle olduğunu söylüyorlarmış...
Bir gün ders bitiminde arkadaşları; “seni hizmetli arıyor r” demişler…Hizmetli adını sormuş…
Adını söyleyince yatakhane bölümüne gitmelerinin gerektiğini söylemiş…Nedenini sorduğunda hiçbir şey söylememiş...
Yatakhaneye bölümüne gitmişler, boş olan üst kata çıkmışlar...Hizmetli odanın birini açmış...Tek yatak ve dolap varmış. Anahtarı vermiş ve: “Bundan sonra burada kalacakmışsın…” demiş...
Alt kattaki dolapta bulunan eşyalarının üst kata çıkarılmasına da yardımcı olmuş…Bunu kimin istediğini ısrarla sormasına rağmen hiç cevap vermemiş…
Yatakhanede bulunan diğer öğrencilerden ayrılmış ve tek başına boş bir katta, bir odada gece geç saatlere kadar çalışma imkânı bulmuş...
Bu tek başına bir kat ve odada kalışı mezun oluncaya kadar devam etmiş...Bunu sağlayanın kim, hangi hocası olduğunu hala anlayabilmiş değilmiş…
Gazi Öğretmen ya Dekanları merhum sayın Ahmet Davudoğlu yada yardımcısı sayın Zeki Sofuoğlu olduğunu düşünüyormuş……
İşte bunun için diyorum; “Gazi Öğretmen Üniversite’de ayrıcalıklı bir öğrenciymiş.’ Diye.
Bu arada Anadolu’dan mektuplar, sorular gelmeye devam ediyormuş,,,. Gazi Öğretmen de bunları cevaplandırıyor yukarda anlattığım şekilde sayın Ahmet Davudoğlu hocasına kontrol ettirdikten sonra mecmuaya veriyor ve yayımlattırıyomuş….
Şimdi Gazi Öğretmenin hazırlayıp yayınlattığı soru ve cevaplardan bazılarını sizlerle paylaşmak istiyorum:
15 Kasım 1967 tarihli İslam Medeniyeti mecmuasında soru soran ve cevapları yayınlanan kişiler şunlamışı: Bursa’dan Ahmet Akgün, Küçükköy’den İmdat Kaya, Rize’den Mustafa Meral Gündoğdu, Eskişehir’den Nazif Aşkun, Kadıköy’den Harun Tavukcuoğlu…
Gazi Öğretmenin Üniversite hayatında unutamadığı bir anısı da Kıbrıs olayları ve o olaylar karşısında takındıkları tavırmış…
Adana’da İmam Hatip Lisesinde okurken sınıflarında 7 tane Kıbrıslı arkadaşı varmış…
Onlarla pek çok anıları olmuş…Bir kısmını memleketi olan Anamur’a bile götürmüş...
Gazi Öğretmen Adana İmam Hatip Lisesinde öğrenci iken Kıbrıs’ta olaylar meydana gelmiş ve l964 yılında Adana’dan ayrılıp İstanbul’a gitmiş...
Gazi Öğretmen Adana’da Kıbrıslı arkadaşlarıyla birlikteyken 21 Aralık 1963 yılında Rumlar, Kıbrıs Türklerine karşı büyük bir saldırıya geçmiş…Arkadaşlarının ailelerinin bulunduğu Türklere ait ev ve malları tahrip ve talan edilmiş...
Gazi Öğretmen Kıbrıslı arkadaşlarıyla kader birliği etmiş...
Babası Adana’ya Köseler adı verilen komisyoncuya satılmak üzere muz gönderiyor, Gazi Öğretmen de harçlığını oradan alıyormuş...
İşte Kıbrıs olaylarının patlak vermesiyle birlikte arkadaşlarına Kıbrıs’tan, ailelerinden para gelmeyince kader birliği ettiği arkadaşlarıyla harçlıklarını bölüşür olmuş...
Gazi Öğretmen okumak için İstanbul’a gittiği zaman Kıbrıslı arkadaşlarından bazıları da okumak için İstanbul’a gelmiş.
Onlarla orada da kader birliği etmişler...
Derken l967 yılında yani Gazi Öğretmenin İstanbul’a gelişinin üçüncü yılında, Süleyman Demirel Hükümeti döneminde Kıbrıs’ta Rum saldırıları tekrar başlamış...
Devir 30’uncu Türkiye Cumhuriyeti hükümetini kuran sayın Süleyman Demirel hükümeti devriymiş...
Sayın Süleyman Demirel 27.10.1965 yılında hükümeti sayın Suat Hayri Ürgüplü hükümetinden devralmıştı…
Gazi Öğretmen bir taraftan “İslam Medeniyeti” mecmuasına gelen soruları cevaplandırmaya çalışırken, bir taraftan okulu bitirebilmek için “İslam’da Ahlak” isimli tez’ini hazırlamaya çalışırken, bir taraftan çok yüklü olan dersleriyle uğraşırken 1967 yılında Kıbrıs olayları patlak vermiş...
Yunan ordusu 15 bin askerini Kıbrıs’a göndermiş...
İstanbul’da Cağaloğlu’nda Milli Türk Talebe Birliği varmış...Hemen onun karşısında da Milli Türk Talebe Federasyonu varmış...
Gazi Öğretmen Milli Türk Talebe Birliği üyesiymiş…O yıllarda tüm ülke genelinde sağ - sol mücadelesi varmış...
MTT Birliği sağı, MTT Federasyonu da solu temsil ediyormuş...
Her konuda ters düştükleri gibi Kıbrıs konusunda da Federasyonla ters düşmüşler...
MTT Birliği Rumların Kıbrıs’ta Türklere karşı giriştikleri katliamı Tel’in ederken onlar Türk askerinin Kıbrıs’tan çekilmesini istiyorlarmış...
Bu konuda da karşılıklı sopalı, bıçaklı kavgaları olmuş...
MTTB’de başkanı sayın Rasim Cinisli imiş...Federasyoncular Gazi Öğretmeni tanımadıkları için sayın Cinisli tebdil-i kıyafetle Gazi Öğretmeni zaman-zaman onların arasına gönderir ve konuşmalarını sayın Cinisli’ye anlatırmış...
Gazi Öğretmenin Milli Türk Talebe Birliği bünyesinde pek çok çalışmaları olmuş…
Derken Kıbrıs olayları patlak vermiş--.
Türkiye askeri müdahalede bulunacağını belirtmiş hatta TBMM’si hükümete müdahale yetkisi vermiş...
Gazi Öğretmen Milli Türk Talebe Birliğinde aynı zamanda Judo kurslarına devam ediyormuş... Bir gün bir binbaşının sivil kıyafetle kursa geldiğini ve kendileri ile konuşacağını söylemişler…
Binbaşı olduğu söylenen kişi Judo kursuna devam eden yüzlerce judocu arasından 30 kişi seçmiş... Gazi Öğretmen de seçilenler arasındaymış...
Kurstan sonra salondan ayrılmamalarını ve kendileriyle özel olarak konuşacağını söylemiş...
O gece Orman fakültesinde sol grup tarafından rehin alınan bir kısım sağ görüşlü öğrenciyi kurtarmak için Milli Türk Talebe Birliğine bağlı gençler olarak gece yarısı Orman Fakültesine gitmişler ve öğrencileri kurtarmışlar...
Acaba binbaşı bunun için mi gelmiş?
Gazi Öğretmen bu düşüncedeyken Kapalı spor salonunun öbür yanında Karate kursunda bulunan bir gurup arkadaş da yanlarına gelmiş...
Toplam 50 kadar olmuşlar... Bir kısmı öğrenciymiş ...Siviller de varmış….
O sıralarda da Kıbrıs’a gönüllü gitmek için ülke genelinde kampanyalar düzenleniyormuş...
Binbaşı olduğu söylenen kişi kısa bir konuşma yapmış... Kıbrıs olaylarını anlatmış...
Sayın Rauf Denktaş’ın Türkiye’de olduğunu, gizlice Kıbrıs’a gitmesinin gerektiğini, bunun için de sivillerden oluşan bir grubun sayın Denktaş’la birlikte gizlice Kıbrıs’a gideceğini bunun için de vatanını seven Milli Türk Talebe Birliğine bağlı üyelerden oluşan bir grup kuracağını, bu iş için bizi seçtiğini belirtmiş…Gazi Öğretmen ve Kıbrıs’ gitmek için seçilenler Onurlanmışlar, gururlanmışlar…
( devam edecek )