1960 ihtilalinden önceki yıllarda her İl’de olduğu gibi Adana’da da büyük olaylar yaşanmış. İhtilal yanlıları büyük olaylar çıkarmaktaymış....
Bir defasında sağduyulu Adana gençliği sokaklara dökülmüş, bir gece vakti yazlık Sinema’nın birinde kominizim propagandası yapan guruba baskın düzenlemiş…
Gazi öğretmen de okuldan birbiriyle çok samimi 10’ nun üzerinde bir grup arkadaşıyla birlikte o baskın düzenleyen sağduyulu gençlerin arasındaymış...
Polis ve jandarma da sivil kıyafet giyerek gençlerin arasına katılmış, kominizim propagandası yapan filmin oynamasını engellemişler…
Yine başka bir defasında kominizim propagandası yapan bir tiyatro ekibi gelmiş, Adana’da üst üste oyunlarını sergilemişler...
Oyunun üçüncü gününde 25 - 30 kişilik gençler grubu olarak okulun son sınıflarından büyük ağabeyleri tiyatro bileti almışlar ve her biri 5’er adet çiğ yumurta alarak salonun muhtelif yerlerine oturmuşlar...
Gazi Öğretmen alt sınıfta olmasına rağmen birkaç sınıf arkadaşı ile birlikte aralarındaymış…
Tiyatro ekibi oyuna başladıktan yaklaşık 10-15 dakika sonra Osmanlılar ve Türk Milletini kötülemeye, İslamiyet’le alay etmeye başlamışlar...
İşte tam bu sırada büyük ağabeylerinden biri yuh çekerek elindeki yumurtalardan birini sahneye fırlatmış...
Bu diğer öğrencilere de işaret olmuş, seyircilerin arasında muhtelif yerlerde oturan arkadaşları yuh çekerek sahneye yumurta fırlatmaya başlamışlar...
Oyuncular ve diğer seyirciler adeta çil yavrusu gibi dağılmışlar, oyunun oynatılması engellenmiş.
Dışarıda nöbet bekleyen polisler de öğrencilere katılmış ve tiyatro eserini desteklemek için gelen seyircilere ve tiyatro ekibine tekme tokat müdahalede bulunmuşlar…
Gazi Öğretmen elinde kalan son yumurtayı atamadan ortalık karışmış...
Eli yumurtalı kalabalığın arasından çıkarken polislerin müdürü olduğunu sandığı üniformalı biri Gazi Öğretmene yaklaşmış, iki kolumdan tutmuş, havaya kaldırmış, alnından öpmüş ve “sağ olun evlat…Vatan size minnettar…” demiş…
O günden sonra bir daha Adana hudutları içine kominizim propagandası yapan hiçbir grup girememiş…
Gazi Öğretmenin Adana’daki öğrencilik yılları hep böyle anılarla doluymuş…
5 Ocak’ta her yıl Adana’nın düşman işgalinden kurtuluşu kutlanmaktaymış…
Gazi Öğretmen bir defasında kurtuluş töreninde okulu temsilen şiir okumuş ve büyük alkış almış...
Gazi Öğretmenin boyu kısa ve yaşı küçük olduğu için kürsüye çıkmakta zorluk çekeceğini gören eski bir savaş gazisi onu kucakladığı gibi kürsüye çıkarmış ve inerken de kucaklayarak indirmiş, alnından öpmüş...
O gün kalpaklı, üniformalı bir Gazi’nin kendisine yardım edişinden büyük gurur duymuş ve çocukça bir duygu ile adının Gazi oluşuna da sevinmiş….
O kalpaklı, özel üniformalı babacan adamı hatırladığı zaman içinde eski savaş gazilerine karşı bir sıcaklık duyarmış...
Gazi Öğretmenin Adana İmam Hatip Lisesindeki yaşantısı bu şekilde dolu-dolu geçmiş…
Bu okulda okurken pek çok güzel arkadaşları olmuş… Başta Kıbrıs’tan okumak için gelen 7 arkadaşı olmak üzere Şevki Ünal, Turgut Yaşar, İdris İn, Cahit Baltacı, Necmettin Gevri, Sabri Kaya, Hasan Poyraz, Süleyman Tülücü, Ali Demirkazık, Sefa Mert, Ağabeyleri Veli Gün, Cengiz Gökakın, Rıza Özsu, Mustafa Varlı, Hikmet Çınar, Arif Kır, Yasin Sert Süleyman Örs ve de kendisinin en büyük destekçisi, örnek aldığı ağabeysi Hamdi Mert ile pek çok güzel günleri, anıları olmuş...
Ahde vefayı, çalışmayı, sevgiyi, saygıyı, dostlukları, ahbaplıkları, konuşmayı, yazmayı burada öğrenmiş...
Nihayet okuldan ayrılış anı gelip çatmış…
Okuldan mezun olmak ayrı bir dertmiş… İki aşamalı hem yazılı hem sözlü olarak yapılan okulun yükseği olan Yüksek İslam Enstitüsün sınavlarını kazanabilmek ayrı bir dertmiş...
O yıl bir koltukta 3 karpuz taşımaya çalışacakmış... Öyle ya… Biri son sınıf mezuniyet sınavı, diğer ikisi üniversitenin yazılı ve sözlü sınavları…
Bir yıl önce sadece İstanbul ve Konya’da bulunan Yüksek İslam Enstitü sınavlarına giren yüzlerce öğrenci de sınavları kazanamamış......
Okulu bitirme sınavları 1 ay devam etmiş …
Gazi Öğretmen son sınıftan bir arkadaş grubu ile, sınıf futbol takımı olarak hem yazın suyu çekilen eski Adana barajında pazar günleri diğer takımlarla futbol maçı yapıyor, hem hafta içinde sınavlara katılıyorlarmış...
Derken bitirme sınavları da bitmiş... Pek çok arkadaşı okuldan mezun olamamış…
Gazi Öğretmen 21 dersten bitirme sınavına girmiş HADİS dersinden bütünlemeye kalmış, haziranda diploma alamamış...
Eylülde Hadis dersinden bitirme sınavına katılacakmış...
Yüksek İslam Enstitüsü sınavı ise eylül sınavlarından sonra yapılacakmış...
Hadis dersinden ikmale kalmak Gazi Öğretmen için çok büyük bir avantaj olmuş…
Çünkü yüksekokul sınavında hem yazılı hem sözlüde Hadis dersinden çok soru sorulmuş…
Gazi Öğretmen bitirme sınavına hazırlanırken aynı dersten yüksekokul sınavına da çalışmış...
Eylülde ikmale kaldığı Hadis dersinden sınıfını geçmiş ve diplomasını almış...
Bir hafta sonra Yüksek İslam Enstitüsü’ nün yazılı sınavı aynı okulunda yapılmış…
Gazi Öğretmen sınav soruları sorulduğu zaman adeta sevinçten uçacakmış... Çünkü soruların ağırlık noktası Hadis dersiyle ilgiliymiş… Gazi Öğretmen ikmale kalışı nedeniyle bu konuda taze bilgilere sahipmiş... Anlamlarıyla birlikte onlarca Hadis ezberlemiş…
Hadisin tarihçesini de çok iyi öğrenmiş…
Sınavda 3 uzun Hadis-i Şerifin baştan ilk iki kelimesi verilmiş, devamını anlamlarıyla birlikte yazmaları istenmiş…
Sadece bu sorunun cevabı bile 2 parşömen tutuyormuş…3 saatlik sınav sonucunda 6 parşömenlik cevaplarını komisyon üyesine teslim ettiği zaman o da biran şaşırmış, arkalı önlü cevaplarını görünce kendisini kutlamış…
Onlarca arkadaşı yazılı sınavı kazanamamışken ikmale kalışı nedeniyle adeta satır-satır ezberlediği Hadis dersi sayesinde İstanbul Yüksek İslam Enstitüsünün yazılı sınavını kazanmış...
Hüzünlü bir şekilde canciğer arkadaşlarını, sevdiği kişileri bırakarak Ortaöğretimini tamamladığı Adana’dan ayrılmış sözlü sınav için İstanbul’un yolunu tutmuş…
( devam edecek )