Gazete; elli yıl sonra artık başvuru kaynağıdır. Yarım asır veya çok daha sonrakiler için gazeteler  bulunmaz birer vesika ve belgedirler. 
Bilhassa bölge gazeteleri; yöre için geçmişi aydınlatan birer projektör hükmündedir. 
Geçmişi geçmiş olmaktan kurtarır. Havasını her zaman hissettiren bir vasıta, bir araç görevinde bulunur.
Gazete; mazinin canlı şahidi yâni geçmişin dili, gözü ve kulağı olduğu için; hâl, istikbal ve geleceği aydınlatır. Günü anlamayı sağlar. Yarınlara ulaştıracak yolu gösterir.
Evet, Gazete; geleceğe ışık tutar. Geçmişi hâle taşır. 
İşte bu gibi sebeplerin doğurduğu bilinç ile, Gazete'nin ehemmiyet ve önemi bilinmeli. Üstelik onu yaşatmak millî ve hayatî bir görev olmalı.
Unutulmasın ki, “Söylenen şayi'dir / yayılır. Yazılmayan zayi'dir / kaybolur, unutulup gider.” 
Bu duruma düşmemenin yolu ise; süreli bir neşriyata, devamlı bir yayına sahip olmaktan geçer.
Bu hususta Gazete; özellikle başı çekmektedir.
Nitekim Bölgesel Üniversitelerin Tarih Bölümleri; yörede yayınlanan gazetelerin çok eski sayı ve nüshalarını inceleterek, yani üzerinde tezler yaptırarak; elli, yüz veya çok daha eski zamanların maddî-mânevî seviye ve durumunu gün yüzüne çıkarttırmaktadırlar. 
Çünkü biliyorlar ki, nereye gideceğini bilenler; ancak nereden geldiğini bilenlerdir.
Evet, Gazete deyip geçmeyin.
Gazete; dünyaya açılan bir penceredir. 
Penceresiz ev olur mu? 
Penceresiz eve güneş girer mi?  
İşte gazete girmeyen ev d e, güneş girmeyen ev gibidir.
Güneş girmeyen eve doktor girdiği gibi, Gazete girmeyen eve de, yalan yanlış söylentiler girer.
İfrat-tefrit haberler kulakları tırmalar. 
İleri-geri dayanaktan yoksun konuşmalar yankı yapar kulaklarda. 
Bütün bunlar insanı zihnen ve fikren rahatsız eder. Ruh sağlığını bozar.
Gazete; hele bir de sizin sesiniz, sizin gözünüz, sizin kulağınız olan bir gazete ise; çok şanslı sayılırsınız. Çünkü söz, sihir gibi tesir eder / etkiler. 
Mübalâğalı / abartılı söz ve kelimeler; insanı mânen sarsar ve üzer. 
Doğru, güzel haber ve lâfızlar ise moral ve rûhî rahatlık verir. 
İnsanı zinde, canlı ve hayat dolu kılar. 
Hayata güler yüzle bakmayı sağlar. 
Hem insanın kendine güven duymasını, hem de çevresine kendinden emin bir şekilde bakmasını temin eder. 
Sosyal hayatın bilinçli bir ferdi olmasına da sebep ve vesîle olur.
X
İşte bunun içindir ki, Gazete'yi yaşatmak herkesi ilgilendiren bir husustur. 
Fakat Gazete yazarlarına da büyük bir mes'uliyet ve sorumluluk düşüyor.
Kısaca demek lâzımsa: 
“Gazeteciler (ve) edipler (yazarlar) edepli (edep dairesinde, sadece doğruyu yazan) olmalı. Hem de edeb-i İslâmiye (İslâm ahlâk ve edebi) ile müteeddip (edeplenmiş ve ahlâklanmış) olmalı. Ve onların sözleri, kalb-i umumî-i müşterek-i milletten (milletin ortak genel kalbinden) bîtarafane (tarafsız bir şekilde) çıkmalı. Ve matbuat nizamnamesini (basın statü ve tüzüğünü), vicdanlarındaki hiss-i diyanet (din hissi) ve niyet-ı halise (halis bir niyet) tanzim etmeli (düzenlemeli).”