Korona virüs dünya ülkelerini tehdit ederken birçok çevrede salgının 5G teknolojisi kullanılarak etkinleştirildiği iddiaları gündeme getirilmiş, hatta bazı ülkelerde istasyonlar protesto edilmiş, yakılıp yıkılmak istenmişti. Bill Gates’in birkaç yıl önce “virüs yayılımına dair” yaptığı bir konuşmanın ortaya çıkmasıyla da bu yöndeki görüşler güçlendi.

Bilim adamlarının duraksamadan Covid 19 için  aşı ve ilaç üretme çabası sürerken Gates yine konuştu. Korona virüsün ne zaman biteceğine dair adeta kehanette bulunan Bill, zengin ülkeler için salgının 2021 sonunda, dünyanın geri kalanında da 2022 sonunda biteceği tahmini dile getirdi.

Önümüzdeki güz ve kış sezonunun da hayli çetin olacağını söyleyen Gates, Çin ve Rusya’da sürdürülen aşı çalışmalarını da eleştirerek “Buradaki aşı geliştirme çabalarında çok büyük bir baskı var. Düzenleyiciler aşıların güvenli ve verimli olduğunu bilmeden insanlara verilmesine izin verebilirler. Oysa sadece yan etkilerini kontrol etmek için 3.fazda muhtemelen üç ya da dört aya ihtiyacımız var” derken sanki üretilecek ilk aşılar için güvensizlik oluşturma gayretinde gibiydi.

Daha önceki bir röportajında da bilim adamlarının güvenli ve verimli bir aşı geliştireceğine inandığını söyleyen Bill en iyi aşının dünyayla paylaşılmaması durumunda virüsün sürekli hortlayacağını ifade etmişti. Anlaşılan teknoloji patronu Bill Gates Covid 19 hakkında ‘tıp adamlarından çok daha fazla şeyler’ biliyor!

**

TÜRKİYE’NİN KORONA AŞISI YOLDA

Bu arada Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Gebze'de faaliyete geçen TÜBİTAK Mükemmeliyet Merkezleri Açılış töreninde Türkiye’nin Korona aşısında kat ettiği mesafeyi anlatarak adeta müjde verdi. Dünya Sağlık Örgütünde aşı geliştiren ülkeler arasında Türkiye’nin ABD ve Çin’in ardından üçüncü sırada olduğuna dikkat çeken Erdoğan ‘İki aşı adayımız hayvan deneylerini başarıyla tamamladı. Bunlardan birisi etik kurulu onayını da alarak insanlar üzerinde klinik çalışma safhasına geldi. Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz kurumumuzun onayının ardından bu çalışmaları da süratle başlatacağız” dedi. Görünen o ki Bill Gates’in planlarını da bozarsa ancak Türkiye bozacak!

**

ŞEHİR HASTANESİ AÇILIRKEN POT KIRMAK!

Selçuk ve Necmettin Erbakan Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastaneleri, Beyhekim Devlet Hastanesi, Numune Hastanesi, Meram Eğitim ve Araştırma Hastanesi ve yüksek standartlı özel hastaneleriyle Konya Sağlık alanında Orta Anadolu’nun önemli şehirlerinden biridir. Son olarak geçen hafta da Şehir Hastanesi’nin bir kısmı hizmete alındı ki; Covid 19 salgınının hastanelerde oluşturduğu yoğunluğun giderilmesi için buna çok ihtiyaç vardı.

Korona ile ilgili günlük bilgilendirme toplantısı yapan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın son günlerdeki Konya vurgusu Türkiye’nin de dikkatini çekti. Zaten şehirdeki olağanüstü ambulans hareketliliği de durumu ortaya seriyordu. Sosyal medyada ‘her durumdan muhalefet üretmek üzere planlanmış’ grupların hareketliliği malum! Madem Konya’da Covid yoğunluğu var; fırsat değerlendirilmeliydi. Konya’ya sahil bölgelerinden hasta nakledildiğinden tutun da, Covidli hastalara yatak bulunamadığı için evlerine gönderildiğine kadar birçok söylenti sosyal platformlarda dalga dalga yayıldı.

Şehir Hastanesinin açılışı sırasında da İl sağlık Müdürü Mehmet Koç’un “Şu anda pandemiyi güzel yönetiyoruz” diye başladığı sözlerinin devamında, “Eğer bu hızla giderse bir şehir hastanesi daha olsa yetmez. O nedenle biz dikkat etmeliyiz. Biz bu süreci iyi yönetiyoruz ama vatandaşlarımız dikkat etmezse yurt dışında gördüğümüz manzaraları inşallah yaşamayız” şeklindeki sözleri çelişki olarak değerlendirildi ve düzeltme doğrudan Salık Bakanı Fahrettin Koca tarafından yapıldı.

Aslında Koç, yukarıda zikrettiğimiz söylentilerin bir kısmına da açıklık getirmiş, sahil kesiminden hasta getirilmesi ya da Covid hastalarının yatak yokluğundan evlerine gönderilmesi durumlarının olmadığını da söylemişti ama ilk cümlelerinin ağırlığı bunları perdelemeye yetmişti. Bu gelişmelerin devamında Sağlık Bakanı Koca’nın İl Müdürü Koç’tan istifasını istediği, ancak İl Müdürünün “Siz görevden alın” karşılığını verdiği iddiaları dile getirildi. Tamamen Covid hastalarına tahsis edilen Meram Eğitim Araştırma Hastanesi’ndeki tüm idari kadronun İl Müdürü tasarrufuyla görevden alındığı söylentisi de çıktı. Ancak daha sonra sadece İdari ve Mali Hizmetler Müdürü Fatih Özyılmaz’ın’ istek üzerine’ istifa ettiği yerine de Harun Altıntaş’ın vekâlet edeceği öğrenildi.

Tıbbi hizmetlerine en çok ihtiyaç duyulan doktor ve hemşirelerin İdari kadrolara atanması, İl merkezinde izinler kaldırılırken ‘taşra’ ilçelerde izinlerin devam etmesi ve buralarda izin gerekçesiyle oluşan boşluklar sebebiyle merkezi personele geçici görev verilmesi, hasta takip programlarına tıbbi eğitimi olmayan memurların görevlendirilmesi gibi durumların da bir izahı mutlaka vardır. Şehri huzursuzluğa sevk eden haber ve söylentiler üzerine gerekli açıklamaların vaktinde yapılması toplumun bilgilendirilmesini sağlayacağı gibi yalan-yanlış bilgilerin de önünü kesecektir.

**

BEYRUT’U YAKANLAR DA YANAR BİR GÜN

Beyrut… Silüeti İstanbul’a benzetilen acıların şehri Beyrut… Çocukluğumuz ajans haberlerinde Beyrut’taki silahlı çatışma haberlerini dinlemekle geçti. Gözü Ortadoğu’nun madenlerinde olan sömürgeci batılıların kirli ayaklarının altına ezilen Lübnan kimi terör grupların geçiş yolu, kiminin dinlenme kampına dönüştürüldüğünden beri huzur yüzü görmedi.

Geçen hafta Beyrut Limanında yaşanan ve şehri harabeye çevren bir patlamada yüzlerce metre havaya fırlamış insan görüntüleri kameralara yansıdı. Ekonomik ziyan bir yana; şimdilik onlarca ölü, binlerce yaralıdan bahsediliyor. Enkazlar kaldırıldıkça tablo daha belirginleşecek. Olayın gerçekleştiği ilk saatlerde sosyal paylaşım sitelerinde yayınlanan bir görüntüde, Liman’da yangın başladıktan bir süre sonra havadan süzülerek gelen bir cismin yangın mahalline düştüğü ve hemen akabinde büyük patlamanın olduğu görülüyordu. Ancak nedense bugüne dek bu görüntü üzerinde durulmadı, teröre destek vermekten mimli ülkelerden uydu görüntüsü talep edildi. 

Lübnan’ı ‘Ortadoğu’ya açılan kapısı’ olarak gören Fransa himayesinden, daha doğrusu kontrolünden çıkmaması için patlama sonrasında hemen devreye girdi. Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Beyrut'a yaptığı ziyarette, Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Avn'la görüştükten sonra basın mensuplarının karşısına geçtiği sırada; Avn’ı korumaları aracılığıyla yanından uzaklaştırarak skandal bir tavır sergiledi. Ülkesinin, Lübnan'ın içişlerine karışmadığını ancak Fransa’nın rolünü oynamaması durumunda, İranlılar, Türkler, Suudlular başta bölgedeki diğer güçlerin karışacağını söyleyen Macron, Lübnan halkının Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın ziyareti sırasında Türk Bayrakları ve Erdoğan sloganlarıyla oluşturdukları tablodan duyduğu rahatsızlığı gizleyemedi.

**

ŞEYTANIN ‘YUNAN PLANI’ DEVREDE

Sömürge düzeninin kurucuları tarafından ‘Bizans’ın varisi olmak’ havasına sokulup kendisini dev aynasında gören Yunanistan bugünlerde Türkiye’yi tahrik edecek her türlü girişimi yapıyor. Son olarak Mısır ile ‘Türkiye-Libya antlaşmasına benzer bir sözde metin’ imzalayan Yunanistan’ın kışkırtıcı girişimleri sebebiyle donanmamız en üst düzey alarm konumuna getirildi. Bir yanda Suriye, diğer yanda Libya; üstüne Lübnan yangın yerine çevrilmişken Yunanistan’ın ‘savaş davetkârı’ davranışları boşuna değildir!

Ermenistan’ın Azerbaycan ile çatışmasını da buna ekledikten sonra düşünelim; Ortadoğu’nun kendisine açılan kapılarını kontrol etme zorunluluğu olan Türkiye bütün kara sınırlarından sonra Ege sularında da savaşa sürüklenmek isteniyor.

Siz buna bir de Londra borsasının son yıllarda sistematik bir şekilde sürdürdüğü ve son günlerde dozunu iyice artırdığı ekonomik operasyonlarını ekleyince ülkemizin içinde bulunduğu kritik eşiğin farkına varacaksınız. İşte bunu engellemek içinde toplumun hassas meselesi İstanbul Sözleşmesi, kadının statüsü, LGBT tartışmaları gibi konuları memleketin ana gündemine dönüştürmeye çalışıyorlar.