Haber: Mert Osman Erman
Sosthene Munyemana, soykırım ve insanlık suçları da dahil olmak üzere suçlu bulundu.
O, 1994'te güney Ruanda'daki Butare'de bir kadın doğum uzmanıydı ve soykırım sırasında işkence ve cinayetleri organize etmekle suçlandı; bu soykırımda Nisan ve Haziran 1994 arasında 800.000 kişi öldü.
Fransız savcılarının bu dava için mahkemeye taşıması 28 yıl sürdü.
1994'te Munyemena, Butare'de bir jinekolog olarak görev yapıyordu ve insanları toplamak için yol barikatları kurmak ve onları öldürülmeden önce yerel hükümet ofislerinde insanlık dışı koşullarda tutmakla suçlandı.
Ayrıca, savcılar tarafından gelecekteki saldırılara gerekçe olarak kullanıldığı söylenen Tutsilerin katliamını teşvik eden geniş çapta dağıtılan bir mektup tasarlamakla suçlandı.
Soykırımda öldürülenlerin çoğu, azınlık olan Tutsi etnik grubundan ve aşırı Hutu hükümetinin muhalifleriydi.
Davanın görüldüğü Paris'teki altı haftalık duruşma sırasında, 1994'te Fransa'ya taşınan Munyemana, suçlamaları tekrar tekrar reddederek, Tutsileri yerel hükümet ofislerinde sığınmaya alarak ılımlı bir Hutu olduğunu iddia etti.
Savcı, duruşma süresince 30 yıl hapis cezası talep etmişti.
Kararı okuyan hakim, Munyemana'nın "Tutsilerin soykırımını günlük olarak hazırlayan, organize eden ve yönlendiren bir grupta" yer aldığını belirtti.
1994'te Fransa'ya gelen Munyemana, burada eşi zaten yaşıyordu, ülkenin güneybatısında yaşadı ve doktor olarak çalıştı. Yakın bir zamanda emekli oldu.
1995 yılında Bordeaux'da karşı tarafından bir şikayet dilekçesi verildi.
Munyemana, 1994 katliamlarının doruğunda geçici başbakan olan Jean Kambanda'nın yakın bir iş arkadaşıydı.
Kambanda şu anda Mali'de Birleşmiş Milletler savaş suçları mahkemesi tarafından soykırıma katılımı nedeniyle ömür boyu hapis cezasına çarptırılmış durumda.
Soykırım, Ruanda Devlet Başkanı Juvenal Habyarimana'nın uçağının 6 Nisan'da Kigali, Ruanda'nın başkenti üzerinde vurularak öldürülmesiyle başladı.
Habyarimana, Ruanda'nın Hutu etnik çoğunluğundan geliyordu ve başkanın ölümünü kimin gerçekleştirdiği tam olarak belirlenmemiş olmasına rağmen, Kigali'deki başkanlık muhafızları hemen bir intikam kampanyası başlattı.
Politik muhalefet liderleri öldürüldü ve neredeyse anında, Tutsiler ve ılımlı Hutuların katliamı başladı.
Saatler içinde, yeni katliamları gerçekleştirmek üzere ülke genelinde gönderilen kişiler, 100 gün içinde 800.000 kişinin ölümüne neden olan bir katliam dalgası başlattılar.