-Aşk olmayınca, meşk / çalışma olmaz.

-Önce iman / inanç, sonra amel / gereğini yapmak.

-Önce ilim, sonra madde, atbaşı gitmeli.

Biri bilmek, diğeri yapmaktır.

-Önce mânâ, plân - program,

Sonra mânânın, madde olarak zuhûru.

-Önce karar, sonra karar-gâh / uygulamak için mekân.

-Mâbudu / tapılanı bilmek, mâbedi / tapılacak yeri gerektirir.

-Her hareket, alınan kararın sonucu.

Her karar, tatbik yerini ve tüm bunlar;

Kimin için yapıldığını ve bunun için mekânı akla getirir.

-Tekrar olmazsa, nisyan / unutmak galebe eder.

-Bildikçe korku büyür, amel artar.

-İncitme korkusu;

İnsanı sevdiğine karşı dikkatli olmaya sevkeder.

-Tren rayda, uçak ve gemi rotada, yolcu yolunda gerek.

-Hedefe durarak ve ters yönde giderek varılmaz, ancak uzaklaşılır.

-Fiilden fâile, nakıştan nakkâşa, resimden ressâma, besteden bestekâra geçmeli.

-Tuğlalar; birlik, dayanışma ve birbirine destek olmakla binayı oluşturur.

-İnsan büyüse büyüse kâinat / evren, kâinat küçülse küçülse insan olur.

-Kâinat büyük bir insan, insan küçük bir kâinattır.

Nitekim Hz. Ali:

“Ey insan cirmini / cismini küçük görme! Sende âlemler dürülmüştür.”

Şeyh Galip ise:

“Hoşça bak zâtına zübde-i âlem (âlemin özeti)sin sen;

Merdüm-i dide-i ekvan (kâinatın göz bebeği) olan Âdemsin sen.” demiştir.

-“Akıl,

İnsanın içindeki Peygamber.

Peygamber,

İnsanın dışındaki akıldır. (İmam Cafer-i Sadık)

Peygamber bize neyi kullanmayı öğretti?

Cevap: Birçok şeyi...

Peki en önemlisi nedir?

Akıl.

Peygamber Efendimiz bize aklı vahyin rehberliğinde kullanmayı öğretmiştir.

Vahyin rehberliğinde kullanılmayan akıl;

İnsanlığın başına belâ olmuştur.” (Veli Tahir Erdoğan)

-Akıl, göz gibidir.

Işık olmayınca göz nasıl ki, işe yaramıyor!

Işığı vahiy olan akıl gözü de,

Vahiy ışığından mahrum olursa,

Bir işe yaramaz!

-“Dinin konusu dünya ve ahirettir.

Ebedî hayatı kaybetmek,

Dünyadaki kayıplar içinde en büyük kayıp olduğu için,

En dikkatli olunması gereken alanlardan birinin de

Din olması gerekir.”

(Veli Tahir Erdoğan)