TÜGİAD’ın ‘Geleneksel Ege Buluşmaları kapsamında bölgedeki üyeleriyle İzmir’de buluşan Genel Başkan Nilüfer Çevikel, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Çevikel, BDDK’nın son kararının üretici ve ihracatçıları zor duruma düşüreceğine dikkat çekerek, Türkiye’nin üretim gücünü artırması gerekirken, bu tür kararların sanayicileri başka alternatifler arayabileceğini bildirdi. Çevikel, bunlar içinde en kötüsünün ise yatırımın başka ülkelere kaydırılması olduğunu vurguladı. TÜGİAD Genel Başkanı Nilüfer Çevikel, sanayicilerin yaşanan tüm zorluklara rağmen, üretme, istihdam yaratma ve ihracat yapma çabasını sürdürdüğünü belirterek, bunun sürdürülebilir olması için üretimin önündeki engel ve yüklerin kalkmasını beklediklerini ve yeni engeller konulmaması gerektiğini söyledi.  

TÜGİAD Ege Şubesi Başkanı Melih Sebastien Durmuş ile birlikte soruları yanıtlayan Çevikel, Türkiye’nin ilk ulusal ve tek uluslararası genç iş insanları derneği olan TÜGİAD’ın 60’dan fazla sektörü temsil eden 900’ü aşkın üyesi ile 100 den fazla ülkede, 58 milyar dolarlık hacme sahip olduğunu ve yılda 15 milyar doların üzerinde katma değer sağladığına dikkat çekti. Türkiye genelinde üyelerle yapılan istişare toplantılarında sorunların ve beklentilerin masaya yatırıldığını söyledi.  

YILLIK YÜZDE 132'Yİ AŞAN ÜRETİCİ ENFLASYONU REKABET GÜCÜNÜ ZAYIFLATIYOR 

Dünyayı etkisi altına alan pandeminin yanı sıra jeopolitik risklerin tüm küresel piyasalarda köklü değişimlere yol açtığını ve ihracat odaklı büyüme yolunda bazı zorlukları ortaya çıkardığını kaydeden Çevikel, “Döviz kurlarındaki dalgalanmalar, enerji başta olmak üzere zincirleme fiyat artışına neden olurken, yıllık yüzde 132'yi aşan üretici enflasyonu da iş dünyamızın rekabetçilik gücünü zayıflatan yüksek maliyet tablosunu gözler önüne seriyor. Ocak-Mayıs döneminde ihracat artışımız yüzde 20.4 artarak 102.5 milyar dolar oldu. 12 aylık ihracatımız ise yüzde 25.6 artarak 242.5 milyar dolara ulaştı. Bu rakamlar bize yüksek girdi maliyetleri ve iç piyasadaki dengesizliklere rağmen iş dünyasının istikrarlı bir şekilde ihracat odaklı üretime devam ettiğini gösteriyor. Ancak, bunun sürdürülebilir olması gerekli” diye konuştu.  

BDDK KARARI ÜRETİCİ VE İHRACATÇIYI SIKINTIYA SOKACAKTIR  

Kurlardaki oynaklığın, üreticinin en büyük gider kalemlerinden olan enerji ve hammadde fiyatlarında kaçınılmaz bir yükselişe neden olduğunu hatırlatan Çevikel şu ifadeleri kullandı:  

“Halen devam eden tedarik zincirindeki bozulmalar, lojistik maliyetlerindeki artışlar, hammadde teminindeki problemlerin olumsuz etkilerine rağmen kararlılıkla üretim yapmaya devam ediyoruz. Ekonomi yönetimi, enflasyon ve döviz kurlarındaki dalgalanmayı kontrol altına alabilmek için bir dizi uygulamayı yürürlüğe koyuyor. Son olarak Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu’nun (BDDK) Türk lirası kredi kullanımı için döviz varlığı sınırı getirmesi oldu. Buna göre 15 milyon TL üzerinde döviz varlığı olan şirketler, kredi kullanamayacak. 15 milyonun altında olanlar ise bu oranı aşmama sözü verecek. Birçok etkenlerden ötürü zaten sıkıntıda olan ihracatçı firmalar bu karardan olumsuz etkilenecekler. Çünkü, ihracat yapabilmek için aramalı kullanan firmalar mecburen döviz bulundurmak zorunda. Günümüzde işletme sermayesi kullanan ya da ihracat için TL kredi kullanmadan iş yapan şirket sayısı çok az. Alınan bu karar ise firmalara neredeyse döviz alımını yasaklar nitelikte. Bugün ortalama bir daire fiyatının 2-3 milyon TL olduğu ortamda, 15 milyon TL sınırlama getirilmesi ise ayrı bir konu. Türkiye’nin birçok ilindeki üyelerimiz ile konuşuyoruz sorunlarımız aynı. Ülkemizin üretime, istihdama, ihracata ihtiyacı var. Bizler de bunu sağlamak için var gücümüzle çalışıyoruz. Ancak, alınan bu kararların ve getirilen kısıtlamaların ardından şirketler alternatif çözüm arayışına girebilirler. Hatta, yatırımlarını yurt dışına taşımak isteyenler olabilir. Biz ülkemize inanıyoruz ve bu ülkede katma değer yaratmak için çaba sarf ediyoruz. Büyümek için yurtdışında yeni yatırım yapmak olumlu bir gelişme ancak, sorunlara çözüm bulmak için yatırımını yurt dışına taşımak hepimiz için sıkıntı yaratacağı gibi, üretmekten başka bir seçeneği bulunmayan Türkiye’nin ekonomik performansını olumsuz etkiler.”  

ENERJİ MALİYETLERİ VE KUR YENİ YATIRIMLAR İÇİN RİSK OLUŞTURUYOR 

Türkiye’nin ekonomik anlamda sağlıklı büyümesi için yeni yatırımlara ihtiyaç duyulduğunu ifade eden TÜGİAD Genel Başkanı Nilüfer Çevikel, başta enerji olmak üzere üretim maliyetlerinin, kur dalgalanmalarının ve finansmana erişim olanaklarının yarattığı birtakım olumsuzlukların yeni yatırımlar için de risk oluşturduğunu ve reel sektörün kararlarında belirleyici olduğunu söyledi. Çevikel, enflasyon konusunda yaptığı açıklamada, “Yurt içinde belirsizliği artıran, ara mallardaki yüksek fiyat artışları kanalıyla üretimde aksamalara yol açan enflasyon, uluslararası piyasalarda rekabet gücümüzü aşındıran etkileriyle, hâlihazırda reel sektörün karşı karşıya kaldığı zorlukların derecesini de artırmaya devam edecek gibi görünüyor. Üretim, yatırım, istihdam ve ihracat cephelerinde sürdürülebilir başarı için tüm gücümüzle enflasyonla mücadeleye odaklanmalıyız” diye konuştu.  

ENERJİDE DIŞA BAĞIMLILIĞI AZALTMALIYIZ  

Sanayinin en önemli girdilerinden olan elektrik fiyatlarındaki astronomik yükselişin, doğal olarak üretim bandından çıkan her üründe fiyat yükselmesi anlamına geldiğini kaydeden Nilüfer Çevikel, sözlerini şöyle sürdürdü: 

“Bu kapsamda elektrikte dışa bağımlı yapıdan uzaklaşarak, sürdürülebilir ve yenilenebilir enerji kaynaklarının üretim ve yatırımının teşvik edilmesi, daha uygun koşul ve fiyatlardan enerji maliyetlerinin sağlanması öncelikli hedefimiz olmalı. Sanayicinin kendi elektriğini üretmesi konusunda bakanlıklara sunduğumuz raporun dikkate alınması sevindirici bir gelişme. Yer darlığı çeken Organize sanayi bölgelerimizin dışında da kurulacak Güneş Enerji Santralleri (GES), sanayicilerimizin enerji ihtiyacını karşılayacağı gibi, oluşturulacak GES tarlalarında gerçekleştirilecek olan yenilenebilir enerji üretimi aynı zamanda yeşil dönüşüm yolcuğunun da önemli bir dinamo taşı olacak. Bu şekilde, Avrupa Yeşil Mutabakatı’na uyumluluk sürecimizi de hızlandıracağız. Çünkü, İhracat pazarımızın büyük bir bölümünü oluşturan Avrupa Birliği ülkelerinin şart koştuğu Avrupa Yeşil Mutabakatı ve iklim kriziyle mücadele kapsamında ortaya çıkan Paris İklim Anlaşması’na taraf olmamız, temiz üretim dönüşümünün alternatif değil zorunluluk olduğunu bize gösterdi.” 

YÜKSEK KATMA DEĞERLİ ÜRETİME AĞIRLIK VERİLMELİ 

İhracat odaklı büyüme hedefleyen ülke ekonomimizin sürdürülebilirliği için kapasite artırıcı yatırımların devreye alınması ve katma değeri yüksek ürünlere ağırlık verilmesi gerektiğini savunan Çevikel, “Son dönemde mal ticaretinde yaşanan küresel değişim ve dönüşüm, ülkelerin ekonomi ve ihracat hacimlerinde de köklü değişimlere neden oldu. İleri teknoloji, Ar-Ge bazlı ve fark yaratan ve sürdürülebilir ürünler dünya pazarlarında daha fazla tercih edilmeye başlandı. Bu süreçle birlikte ihracatın niteliği güçlenirken, ülkelere yeni pazarların kapısı da aralandı. Ülke olarak bu konuda önemli yol aldık. Oluşan bu fırsatı değerlendirmek için daha iye organize olmalı ve hiç zaman kaybetmemeliyiz” açıklamasında bulundu. 

KADIN GİRİŞİMCİLERİN SAYISI ARTIRILMALI  

İş dünyasında kadına hak ettiği değerin verilmediğine dikkat çeken Çevikel, “Avrupa’da, nüfusun yüzde 52’si kadın olmasına rağmen, kendi işletmesinde çalışanların yüzde 34,4’ünü ve Start-Up girişimcilerinin yüzde 30’unu kadınlar oluşturuyor. Yaklaşık 1.4 milyon girişimciye sahip olan Türkiye’de ise kadın girişimci sayımız, son beş yılda yüzde 40 artmasına rağmen 100 bin sınırına anca ulaştı. Bizim de temel stratejimiz, hayatın her alanında olduğu gibi iş dünyamızda da kadınlarımızın daha etkin ve güçlü bir şekilde yer almasını sağlamak olmalı. Başkanı olduğum TÜGİAD ve DOSABSİAD’da ilk işim isimlerindeki ‘İş Adamları’ ibaresini değiştirerek ‘İş İnsanları’ yapmak oldu. TÜGİAD’da Yönetim Kurulumuzun yarısının kadınlardan oluşmasını sağladık. Kadın üye sayımızı da artırıyoruz. Burada cinsiyetçi yaklaşmıyoruz. Başarılı olması, bu işe gönül vermesi, vizyoner olması, sektöründe kuvvetli olması gibi özellikler bizim tercih sebeplerimiz. Devlet destekleriyle kadınları cesaretlendirmek ve kendi işletmelerini kurarak hem aile ekonomilerine hem de ülke ekonomisine katkıda bulunmalarını sağlamak amacıyla kadın girişimcilere özel önem verilmelidir. Ayrıca Ulusal ve bölgesel düzeyde kadın girişimcilerin desteklenmesi ve teşvik edilmesi, sürdürülebilir kalkınma için vazgeçilmez olmalıdır” dedi.