İSTANBUL - Türkiye’nin geçen hafta Suriye’nin kuzeyinde başlattığı “Barış Pınarı Harekatı’nın” ardından ABD Başkanı Donald Trump, söz konusu operasyonun durdurulmaması halinde Türkiye’ye ekonomik yaptırımlar uygulanacağı uyarısını yapmıştı. Trump, resmi Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, “Eğer Türkiye kurallara göre oynamazsa ekonomik ve finansal yaptırımlar uygulansın derim” yazmıştı. Pazartesi günü de ABD Hazine Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada Trump’ın Türkiye’ye yönelik yaptırımlar uygulanmasını onaylayan kararnameyi imzaladığı belirtildi.

Söz konusu yaptırımların Türkiye ekonomisi üzerindeki olası etkileriyle ilgili DHA’nın sorularını yanıtlayan Prof. Dr. Aybar, yaptırımların henüz onaylanmadığını belirterek,  Türkiye’nin savunma sanayindeki güçlenmeye dikkat çekti ve Türk ekonomisinin bundan uzun vadede olumsuz etkilenmeyeceğini söyledi.

Açıklanan yaptırımların Türkiye üzerinde baskı oluşturma amacı taşıdığını vurgulayan Aybar, şöyle konuştu:

ABD uzun süredir iktisadi yaptırımları kendi küresel stratejilerini, kendi politikalarını desteklemek için bir araç olarak kullanıyor. Bunu Venezuela’ya karşı, İran’a karşı, diğer ülkelere karşı kullanmıştı. Şimdi Barış Pınarı Harekatı’ndan sonra her ne kadar başlangıçta Türkiye’ye yeşil ışık yakmış olsa da, ardından iktisadi yaptırım söylemini gündeme getirmeye başladı ve Türkiye’ye yönelik birtakım iktisadi yaptırımlar uygulayacağını açıkladı. En son Donald Trump’ın ve ABD Dışişleri Bakanlığı açıklamalarında Türkiye’ye yaptırım paketi gündeme gelmiş oldu. Bu çerçevede Türkiye’deki yöneticilerden Savunma Bakanı, İçişleri Bakanı ve Enerji Bakanı bu yaptırımlar çerçevesine dahil edildi. Bunun yanı sıra son zamanlarda gündeme gelmiş olan 100 milyar dolarlık ticaret hacmine ulaşma konusundaki görüşmelerin dondurulacağı, şimdilik rafa kaldırılacağı gündeme geldi. ABD’nin bu iktisadi yaptırımlardan beklentisi Türkiye’nin köşeye sıkıştırılması ve Türkiye’nin baskı altına alınmasıydı. Ortadoğu’da Türkiye’nin giriştiği Barış Pınarı Harekatı etrafında oluşmuş olan siyasi iradenin, güvenli bölge yaratılması ve terör koridorunun parçalanması hedeflerinin baskılanmasıydı.

“Türkiye bu yaptırımlar nedeniyle girişmiş olduğu ve bizim için hayati önem taşıyan Barış Pınarı Operasyonu’ndan vazgeçmeyecek. Barış Pınarı Operasyonu birkaç aşamada planlanmıştı, bunlar da süratle tamamlanıyor ve Mehmetçik orada çizilen hedeflere ulaşıyor. Bütün bunlar, son 40 senedir akan kanın durdurulması için yapılan şeyler ve Suriye coğrafyasının o parçalanmışlığın sonlandırılması için yapılmış girişimler. Türkiye ABD’nin iktisadi yaptırımları çerçevesinde bu girişiminden vazgeçmeyecek. İktisadi yaptırımlar Türkiye’yi operasyondan vazgeçiremeyecek.”

“GÜÇSÜZ OLDUĞUMUZ NOKTA ASLINDA GÜÇLÜ OLDUĞUMUZ YERİ DE TELKİN EDİYOR”

Harekatın başlamasından bu yana borsalarda ve döviz kurunda beklentilerin üzerinde bir oynama görülmediğinin altını çizen Aybar, Ağustos 2018’deki döviz krizinden sonra izlenen toparlanmaya da paralel olarak Türkiye ekonomisinin bu noktadan itibaren genişlemesini sürdürmesinin olası olduğunu söyledi. Aybar, şu değerlendirmeyi yaptı:

“Şöyle baktığınızda son bir haftadır ki şu an operasyonun yedinci günündeyiz, Türkiye’deki fiyat hareketleri, başta döviz kuru ve borsadaki volatiliteye baktığınızda aslında operasyonun piyasalar tarafından çok da olumsuz karşılanmadığını gösteriyor. Dolar kurunda yukarı yönde bir hareket var ancak bu oynama çok ciddi bir şekilde doları yukarı fırlatmış değil. Aynı şey euro için de geçerli. Dolar kuru nezdinde daha bir idare edilebilirlik görüyoruz, borsada da keza aynı şey geçerli. Faizler konusu buna benzer şekilde yukarı yönde hareket ediyor ama geçen seneye göre hala düşük.

“Türkiye ekonomisi son zamanlarda ciddi şekilde daralmıştı, özellikle bu 2018 Ağustos ayında Türkiye’nin yemiş olduğu döviz darbesinden sonra, ki bunun da bir darbe olduğunu Donald Trump attığı tweetlerde itiraf etti ve bu yaptırımları da açık itirafın ardından duyurdu, Trump bu yaptırımların Türkiye ekonomisini dağıtabileceğini düşünüyor. Aslında o dönemden bu yana iktisadi daralmanın getirdiği bir şey var, bu elbette bir musibet. Çünkü bir yandan işsizlik artmış durumda ama bu iktisadi daralmayla birlikte cari açığımız da kapanmış durumda. Yani bir yerde içinde bulunduğumuz bu güçsüz, daralmışlık durumu, Türkiye’nin aynı zamanda gücünü de destekleyen bir şey, çünkü en güçsüz olduğunuzu düşündüğünüz noktada eğer bir çift dibe vuruş gerçekleşmeyecekse, bunun Türkiye’nin bu yaptırımlardan daha az etkileneceğinin de göstergesi oluyor. Bu noktadan sonra genişleme eğilimini yakalamış olan Türkiye’nin bu genişleme eğilimini devam ettireceğini söyleyebiliriz. Güçsüz olduğumuz nokta aslında güçlü olduğumuz yeri de bir yerde telkin ediyor.”

“AVRUPA’NIN SİLAH SATIŞINI KISITLAMASI TÜRKİYE’Yİ VAZGEÇİRMEYECEK”

Aybar, ABD yönetiminin açıkladığı yaptırım paketinin yanında Fransa ve Almanya’nın Türkiye’ye silah satışını kısıtlama kararının operasyonu olumsuz etkilemeyeceğini, çünkü savunma sanayinde son yıllarda izlenen gelişmelerin Türkiye’nin dışa bağımlılığını azalttığını belirtti ve ekledi; “Avrupa’nın bize yönelik olan kararları var silah satışları konusunda. Almanya ve Fransa Türkiye’ye olan silah satışını dondurma kararı aldılar. Almanya ve AB bizim önemli ticaret partnerlerimiz, bu anlamda Avrupa’yla olan ilişkilerimizin sadece bu savunma sanayi üzerinden kısıtlamaya götürülmesi diğer alanlarda çok fazla bir olumsuz gelişme görmeyeceğimizi gösteriyor. Savunma sanayi açısından ise Türkiye geçmişte Avrupa’dan ve yurtdışından aldığı silah sistemleri ve güvenlik sistemleri açısından bir bağımlılık ilişkisi içerisindeydi ancak özellikle 1974 Kıbrıs Barış Harekatı’ndan sonra bu savunma sanayindeki gelişmeler, endüstrinin öncü sektörü olarak devreye girmesi, Türkiye’nin dış bağımlılığını azalttı. O anlamda AB’nin almış olduğu bu yaptırım kararı, silah satışının kısıtlanması, Türk ekonomisine ya da bu operasyonun olumsuz etkilenmesi konusuna çok fazla katkı yapmayacak, yani Türkiye’yi vazgeçiremeyecek, durduramayacak çünkü silah sistemlerimiz artık Avrupa’ya veya dışarıya o kadar bağımlı değil, en azından çeşitlenmiş durumda. Yüzde 60-70 civarında bir savunma sanayi kendi ihtiyaçlarımızı karşılamaya yeter duruma geldi.”

“EKONOMİK ÖNLEMLER TÜRK EKONOMİSİNİ DİRENÇLİ HALE GETİRDİ”

Geçen yıl Ağustos ayında döviz kurunda izlenen dalgalanma sonrası Merkez Bankası tarafından alınan önlemlerin Türk ekonomisini bu gibi yaptırımlara karşı daha güçlü hale getirdiğinin altını çizen Aybar, şöyle konuştu:

Ben uzun vadede bu yaptırımların, İran’a, Venezuela’ya, Katar’a olan yaptırımlardan da görüldüğü gibi çok büyük etki yaratacak bir boyutu olduğunuz düşünmüyorum. Türkiye bunların karşısında geri adım atacak bir durumda da değil. Zaten yaptırımların ne zaman devreye gireceği, neleri kapsayacağı konusunda da büyük bir belirsizlik var. Yaptırımlar biraz da küresel jeopolitiği desteklemek için iktisat alanında devreye sokuluyor ama yaptırımlar sonuç alıcı olmuyor. Türkiye’ye olan yaptırımlar da ABD ve Avrupa nezdinde çok fazla sonuç alıcı olmayacak, bu nedenle operasyonun Türk ekonomisine çok fazla yıkıcı etkisi olacağını düşünmüyorum. Operasyonun elbette süresi de önemli ve bu süre içinde operasyonun uzaması ve buna bağlı olarak diplomasideki gelişmeler Türk ekonomisine, operasyonun kendisine nasıl yansıyacağını, olumsuz etkileyip etkilemeyeceğinin de göstergesi olacak. Ancak son olarak 2018 Ağustosu’ndan sonra alınmış olan önlemler, tedbirler, birtakım mekanizmaların gelişmesi, Türk ekonomisini bu tür yaptırımlara karşı dirençli hale getirdi. Şimdi bu direnç olayının desteklenmesi,  birtakım teknik analizlerle, teknik konulardaki tavır alışlarla devreye giriyor ve o direnç destekleniyor. O anlamda şu anda ekonomimiz bu yaptırımlara karşı hazırlıklı durumda.

“TÜRKİYE KOLAY KOLAY GÖZDEN ÇIKARILACAK BİR PAZAR DEĞİL”

Aybar, iş dünyasının yaptırımlardan olumsuz etkilenmesinin döviz ve borsalardaki hareketlere bağlı olduğunu, fakat şimdiye dek ekonomik olarak büyük oynamalar görülmemesi sebebiyle iş dünyasında da aşağı yönde bir harekete sebep olmadığını söyledi. Aybar, sözlerini şöyle tamamladı:

İş dünyası bu operasyonun açık ve net bir şekilde arkasında olduğunu söyledi. En son açıklanan bildiri de bununla bağlantılı olarak değerlendirilmeli. İş dünyasında belli bir kısıtlama olabilir ancak ben Türkiye ekonomisinden ve Türkiye’ye yönelmiş olan bu ittifaklardan, Batı’yla bağlantılı olan iktisadi girişimlerden, Batı’nın çok kolay vazgeçeceğini düşünmüyorum. Burası kolay kolay gözden çıkarılacak bir pazar değil. Bu anlamda iş dünyasının da bu operasyondan çok kötü etkilenebileceğini düşünmüyorum. Zaten o etki döviz kurundaki ve borsadaki oynamalardan gelecekti, orada da böyle bir yüksek volatilite görmüyoruz. Başka bir şey de bu operasyonu ya yapmalıydık ya da bölünmeliydik. Bu operasyon bizim için kaçınılmaz olan bir şeydi ve bunun ülkenin geleceği açısından ölçülebileceği bir maddi değer, bir fiyat, bir iktisadi süreç yok. Bunun maliyeti ne olursa olsun sineye çekmemiz gerekiyordu ve Türkiye buna hazırlıklı olarak operasyona giriyor. Bu anlamda iş dünyasının da bu operasyona destek vermesi o maliyeti göğüsleyeceğinin ve buna hazırlıklı olduğunun bir göstergesi benim nezdimde. İş dünyasının da yıkıntıya uğrayacağını düşünmüyorum.

Söz konusu yaptırımların olası etkileri üzerinde DHA’nın sorularını yanıtlayan vatandaşlar da, olası kısıtlama haberlerinin Türkiye üzerinde olumsuz etkileri olacağına inanmadıklarını belirttiler.
 

ABD’nin Türkiye’yi “haklı davasında haksız konuma düşürdüğünü” belirten bir vatandaş, “Ne istiyorlar bizden, amaçları ne bilmiyorum. Ekonomik olarak Türkiye bundan etkilenmez. Ben 61 yaşına bir tornacıyım. Bundan 10 yıl önceye kadar Türk sanayisine bir tane iş yapmazdık, şu anda ASELSAN’a iş yapıyorum. Türkiye eski Türkiye değil” dedi.

Başka bir vatandaş da, “Evet dışarıdan böyle bir söylenti var ama ben bunun gerçekleşeceği kanaatinde değilim çünkü karşılıklı ihtiyaç diye bir şey var. Bu bana göre bir siyasi oluşumdur, ülkeler birbirine rant yoluyla sıkıntı yaratamazlar. Ekonomik olarak söylem olarak etkisi olabilir, kısa vadeli boşluk olabilir ama uzun vadede çöküntü düzeninde bir oluşum olmayacağına inanıyorum” yorumunu yaptı.