İSTANBUL - Ambalaj sektöründe maliyet avantajı devam ettikçe, Türkiye’deki üreticilerin Avrupa’nın tüketim pastasından daha fazla pay alacağını söyleyen ProjePack CEO’su Altuğ Akça, sektördeki son durumu değerlendirerek, pandeminin etkilerini yorumladı. Çin gibi üreticilerden bir adım önde olduklarını anlatan Akça, “Türkiye maliyet avantajı sayesinde bu dönemde özelikle Avrupa’daki oluklu mukavva tüketicileri için önemli bir kaynak haline geldi. Kurdaki artış ve sokağa çıkma yasakları, Avrupa'ya yapılan özellikle piz-za kutusu ticaretini fazlasıyla artırdı. Ancak maliyet avantajının geçici olabileceğini unutmamak gerekir. Çünkü hurda toplama ve kağıt üretiminde atık zincirin kırılması ile hammadde sıkıntısı çeken sektör, yakaladığı ivmelenmeyi tam manasıyla kullanamama riski ile karşı karşıya kalabilir. Önemli olan, üretim kalitemizi ve teknolojimizi esas tercih edilme sebebimiz haline getirebilmek” diye konuştu.


 

“E-TİCARETTEKİ İVMELENME AMBALAJ TÜKETİMİNİ İKİ KATINA ÇIKARABİLİR”

Türkiye’nin ambalaj sektörü içindeki kağıt ve karton ambalaj ihracatının payına dikkat çeken Altuğ Akça, “Türkiye İhracat Genel Müdürlüğü verilerine bakıldığında kağıt, karton ve oluklu mukavva ürünleri, ambalaj sektörünün en önemli kolları arasında yer alıyor ve üretimin büyük bölümünün bu alana ait olduğu görülüyor. Kağıt ve karton ambalaj ürünleri, yüzde 24,4’lük ihracat payıyla da öne çıkıyor. Geçtiğimiz yıl 1,2 milyar dolara yaklaşan kağıt ve karton ambalaj ihracatının, e-ticaretin de etkisiyle 2 milyar dolara ulaşmasını bekliyoruz. ProjePack olarak bizler de bugüne kadar ağır sanayi ve otomotiv sektöründe yoğunluklu hizmet vermiştik. Pandemi etkisinden sonra online ticaretin yaygınlaşması ve kargo hizmetlerindeki ivmelenme, ambalaj tüketimini hatırı sayılır bir noktaya ulaştırdı. Öngörümüz, Türkiye’deki yüzde 6 olan online ticaret payının önümüzdeki günlerde yüzde 12 gibi bir orana ulaşarak yüzde 100 büyüme göstereceği ve kağıt karton ambalaj tüketiminin 2 katına çıkacağı yönünde. Bizler de payımızı maksimum düzeyde almak istiyoruz” ifadelerini kullandı.


 

Akça, “Maske, eldiven, temizlik kağıtları, dezenfektan gibi pek çok hijyen ürününün stoklanma şekli, ülkelerin koyacağı kurallara ve tüketici davranışlarına bağlı olarak değişebilir. E-ticaretteki ivmelenmenin sektöre kazandırdıkları ise çok kıymetli. Ancak pandemi bittiğinde tüketicilerin eski alışkanlıklarına ne ölçüde döneceği henüz bilinmiyor. Bir diğer nokta da hem vatandaşların hem de şirketlerin sürdürülebilirlik hassasiyeti. Salgın öncesinde doğanın korunması, plastik kirliliğinin azaltılması, sıfır atık hedefi gibi pek çok konu gündemdeydi ancak hijyen kaygıları tek kullanımlık plastik ürünlerin kullanımını arttırdı. Şu an amaç bu ürünlerdeki plastik miktarını azaltarak kağıt/oluklu ile kombine etmek olsa da ne denli uygulanacağı sürdürülebilirlik beklentilerinin nasıl şekilleneceğine bağlı” dedi.
 

“PANDEMİ SONRASI İÇİN TÜKETİCİ DAVRANIŞLARINI TAHMİN ETMEK ZOR”
 

Olumlu öngörülerin yanı sıra kişisel hijyen, e-ticaret ve sürdürülebilirlik hassasiyeti gibi değişkenlerin belirsizlikleri de beraberinde getirdiğine değinen Akça, “Maske, eldiven, temizlik kağıtları, dezenfektan gibi pek çok hijyen ürününün stoklanma şekli, ülkelerin koyacağı kurallara ve tüketici davranışlarına bağlı olarak değişebilir. E-ticaretteki ivmelenmenin sektöre kazandırdıkları ise çok kıymetli. Ancak pan-demi bittiğinde tüketicilerin eski alışkanlıklarına ne ölçüde döneceği henüz bilinmiyor. Bir diğer nokta da hem vatandaşların hem de şirketlerin sürdürülebilirlik hassasiyeti. Salgın öncesinde doğanın ko-runması, plastik kirliliğinin azaltılması, sıfır atık hedefi gibi pek çok konu gündemdeydi ancak hijyen kaygıları tek kullanımlık plastik ürünlerin kullanımını arttırdı. Şu an amaç bu ürünlerdeki plastik miktarını azaltarak kağıt/oluklu ile kombine etmek olsa da ne denli uygulanacağı sürdürülebilirlik beklentilerinin nasıl şekilleneceğine bağlı”dedi.
 

“SEKTÖRE FİYAT DEĞİL PROJE BAZLI REKABET GEREK”

Ambalaj sektöründeki potansiyelin doğru kullanılması ve yakalanan ivmenin sürdürülebilir hale getirilmesi gerektiğini ifade eden Altuğ Akça, “2013 yılından bu yana, 50 kişilik ekibimiz ile 5.000 m2 kapalı alana sahip tesisimizle hizmet veriyoruz. Son 4 yıldır da her yıl satışlarımızı ikiye katlayarak büyüyoruz. Deneyimlerimiz ışığında gördüğümüz şu ki, sektörde üretebilen fabrikaların ötesine geçmemiz gerektiği. Yani hem üretip hem hizmet sunan yapılara ihtiyaç var. Bu sayede sektöre fiyat değil proje bazlı bir rekabet gelebilir. Hem potansiyelimizi verimli kullanır hem de kazandığımız ivmenin kalıcı olmasını sağlayabiliriz” diye konuştu. 


 

“KAPASİTEYİ YÜZDE 40 ORANINDA ARTIRACAĞIZ”

Sektördeki hareketlenmenin şirket olarak sürdürdükleri faaliyetleri de bir adım öteye taşıdığını söyleyen Akça, “Hem ihracat rakamlarımızı hem de ihracatçılara verdiğimiz hizmet ile iç piyasadaki satışımızı artırarak kendi rekorlarımızı kırdık. Geçtiğimiz eylül ve ekim aylarında da rekor tazeledik. Sektörde bizi bekleyen gelişmeleri temmuz ayında öngörerek yeni yatırım kararları almıştık. Bu kapsamda ocak ayında kurulacak lateksli 8 nokta yapıştırma makinamız ile Türkiye’de bir ilke imza atmayı planlıyoruz. Ocak 2021’den itibaren kapasitemizi yüzde 40 oranında artıracağız. Patenti firmamızda olan seri ve otomatik kurulumlu bu inovatif proje ile çevreye duyarlı, sektöre yenilikçi ürünler kazandırmayı planlıyoruz” ifadelerini kullandı.