Sevgili okuyucularımız Ressam Ayşegül Sert çalışmalarını incelediğim zaman, kullandığı renkler ile bana canlılık duygusunu yaşatan sanatçı, başarılı çalışmaları ile ses getiriyor. Onu farklı kılan ve sanatseverlerin ilgilisini çeken nedenler, kendine özgün ve canlı bir ritme sahip olan bir tarzının olmasıdır. Kullandığı renkler ve formlar, sizi çalışmaları içinde kısa bir yolculuğa sürüklüyor. Resimlere odaklanıyor ve içlerindeki derin anlamı çözmeye çalışıyorsunuz. Farklı materyalleri birleştirerek oluşturduğu işler size keyifli bir deneyim yaşatıyor. Kendisine, başarılı kariyerini elde edene kadar yaşadığı süreci ve merak ettiğimiz daha birçok soruyu sorduk. O da, tüm samimiyeti ile cevapladı.

Merhaba Ayşegül Hanım...Nasılsınız? Okuyucularımıza kendinizden kısa sa olsa bahsedebilir misiniz? 

Merhaba, İstanbul doğumluyum. İstanbul Üniv. İktisat Ekonomi mezunuyum. Meslek hayatıma farklı sektörlerden firmalarda insan kaynakları branşında uzman olarak başladıktan sonra yine farklı sektörlerde kobi firmalarda danışmanlık, eğitimleri ve sektörel lider koçluğu hizmetleri verdim. 

Resim yapmaya ne zaman başladınız? Sizi resim yapma sanatına yönlendiren ne olmuştu?

İlk aşklarımdan biridir resim. Ben hayallerimi gerçeğe taşımayı hedef bilirim. Farklı bir branş okurken dışardan teknik eğitimlerle destekledim. 17 yıla aşkın kurumsal hayatın tozunu yerde bırakıp daha domestik bir yaşama karar verdim. Uzun zamandır duygularımı resim ile ifade ettiğim için bunu profesyonel anlamda hayata taşıdım.

Bir ressam olarak etkilendiğiniz bir sanatçı var mı? Hangi ressamlardan etkilendiniz? 

Her sanatçının kendine özgü olduğunu düşünürüm. Takdir eder saygı duyarım. Dali’nin eserleri beni hep heyecanlandırmıştır. Kanadalı sanatçı Deb Weiers ve soyut resim sanatçısı Jen Glover Riggs çalışmalarını beğenirim.

Ne tür resimler yapıyorsunuz? Felsefi olarak temanız nedir? 

Özgün eserler çiziyorum. Sürrealizm, Eleştirisi güçlü metaforlar, çalışıyorum.

Resimlerinizin konusunu seçerken faydalandığınız veriler nelerdir? Temalarınızı nasıl buluyorsunuz? 

Benim her çizdiğim resimde insanların, doğanın, yaşadığımız hayatın içindeki düşünceler, farkındalıklar, yansımalardan esinleniyorum. Hepsine hikaye katarım. Hepimiz bir dünyayız iç içe yaşayan, aynı duyguları başka mekanlar da  ayrı veya aynı yaşayan insanlarız. Akışı yaşıyorum yaşadıkça da akıyorum.

Siz tarzınızı nasıl tanımlıyorsunuz ve çalışmalarınızla vermek istediğiniz mesaj nedir? 

Hayatı çizen ruh. Verilen mesajlar çok açık. “Her resmin bir hikayesi var.” Resimlerimle insanların kendilerini bulması, sorgulaması, farkındalıklarına varması, kendi renklerini, bazen aşklarını, bazen yükselişlerini ve hatta hüzünlerini, olağan yaşadığı bütün duyguları görmelerine odaklanıyorum.

Sanatınızı icra ederken tema oluşturmak için çok detay çalışma yapmanız gerekiyor mu? 

Bu akışa göre gelişiyor. Bazen tabi ki araştırma yapmam gerekiyor. Bazen de gelen talebe göre daha o anda kafam da oluşmaya başlıyor. O anda kendimi tuvalin karşısındaymış gibi renklere ve fırça darbelerine kaptırıyorum kendimi.

Etkilendiğiniz veya örnek aldığınız sanatçılar var mı? En çok beğendiğiniz Türk sanatçılar kimler ve neden? 

Türk sanatçılardan Erhan Cihangiroğlu çalışmalarını beğenirim. Rüstem Yılmaz, Ebru Bal, Meltem Aktaş, Berrin İlhan, Musa Güney kendine özgü çalışmalarıyla çok başarılılar.

Türkiye’de sizin temanızdaki sanat eserlerinden hedefe ulaşılıyor mu? 

Evet. Benim çalıştığım eserler kişiye odaklı oluyor çoğunlukla. Öncelikle resmin kullanılacağı ortam, ambiyans, renk kullanımı, dekor ve kişinin kendi zevki önemli. Dolayısı ile bunun üzerinden gittiğim için hedefime ulaştığımı daima hissediyorum. Zaten geri dönüşlerde de resmin alıcısının yorumu bu yönde oluyor. 

Sosyal Sorumluluk Projesi olarak yaptığınız sergi var mı?

Evet. Metropol sergimi geçen yıl Iğdır da bir okul yararına yapmıştım. Kendi imkanlarım ile yapmış olduğumuz sergi yerine ulaştı. Yeni faaliyetlerin oluşmasını isterim fakat sponsor desteği şart.

Yaptığınız eserlerin başarılı olabilmesi için sizce olmazsa olmaz koşul nedir? 

Sevgi ve inanç. Bu iki olgu bütünleştiğinde başaramayacağınız hiçbir şey yok. Koşullu çalışmam. Koşulsuz ve sınırsız sevgiden yanayım. Bütünleştiğinde hedefine ulaşacağını bilirim.

Resim sanatı öğrenilecek bir şey midir? Yoksa yetenek mi daha ön planda? 

Resim yapmak, yapabilmek tabi ki de yetenek işidir. Ama bu sonradan da insanın kendine katabileceği bir şeydir. Bunun çok canlı örnekleri var. Ben cin ali bile çizemem diyen bir çok kişi bu konuda kendini eğiterek başarı elde etmiştir.  Bu sanatın sevmek ile ilgili olduğunu düşünüyorum.  geliştirip öğrenilmiyor ise kendini yeniliklere açmıyorsanız sadece resim çizmiş olursunuz.

Kendinizi resim yapmak için şartlandırır mısınız? Yoksa aman vakit değerlensin mi diyerek resim yaparsınız?

Resim sanatı şartlandırmaya gelmez. O bir duygu ve ruh işidir. Vaktin en değerli oluşum halidir. Olan, yaşanan durumların renkler ile sınırsızlığı sonsuzluğudur.

Resim yaparken çektiğiniz zorluklar var mı? Olur ya şimdi sanatınızı icra ederken maddi ve manevi harcamalar da önemli... 

Her işin olduğu gibi tabi ki zorluklar yaşayabiliyoruz. Bunun boyutu bazen maddi olabildiği gibi manevi olarak da yaşanabiliyor. 

Resimlerinizin temasını seçerken zorlanıyor musunuz? 

Hayır, bazen tuvalin karşısına geçmeden düşüncelerimde bir şeyler oluşmuş oluyor. Ya da tam tersi boş tuvalinin karşında akışa kapılıyorum. Bir boşluğa her şeyi çizebilirsiniz. Bu sizin oluşumunuzdur. Hikayenizin nasıl ilerleyeceği de hayal dünyanızla ilgilidir.

Kendi eserlerinizin satışından gelir sağlıyor musunuz? Malum Türkiye’de özellikle de büyük şehirlerde inanılmaz sayıda bu konuda sanatını icra eden kesim var... 

Tabi ki sağlıyoruz. Her eser sonuçta sahibini buluyor. Bu bazen zaman alsa da resmin enerjisinin kişiyi çektiğine inanıyorum.

Resimlerinizin tanıtımını nerelerde yapıyor ve faydalı oluyor mu? 

Galeri ve sergiler tanıtıma yardımcı. Sosyal medyadan da kişilere ulaşıyor. Bununla birlikte tavsiyelerde önemli tabi ki..

Yakın zamanda gerçekleştirmeyi düşündüğünüz yeni bir projeleriniz var mı? 

Sanat ile terapi merkezi projemiz var. Bu oluşum daha çok yetişkinleri hedef alacak. Bu sefer yetişkin Lunaparkı oyun alanı kurmak hedefim. Burada sadece sanatı öğrenmek değil, deşarj olmayı önde tutacağım bir platform. 

Son olarak eklemek istedikleriniz var mı?

Türkiye de bir sanat eserini fiyat biçmeden önce önyargılarımızdan arınmamız ve sanatçının bu eseri yaparken ayırdığı vaktin değerinin bilinmesinin önemli olduğu düşüncesindeyim. Kişiye özel çalışılan  tasarımın sadece ona özel olduğu ve eşsiz olması değerini katlıyor. Sonuç olarak eğer bir sanat eseri alıyorsak  özel bir şeye sahip olduğumuzun da farkında olmalıyız. 

RÖPORTAJ: ZAMBAK KARABAY