ABD Dışişleri Bakanlığı yetkilileri, 11 Eylül saldırılarının yıl dönümünde saldırıya uğrayan ABD'nin Bingazi Konsolosluğu'nda o dönemki güvenlik düzeyinin yeterli olduğunu savundu.
Bakanlık yetkilileri, Bingazi'deki konsolosluğa düzenlenen ve ABD'nin Libya Büyükelçisi ile diğer 3 Amerikalı yetkilinin ölümüne neden olan saldırıya dair özellikle Cumhuriyetçiler tarafından yöneltilen, konsolosluktaki güvenlik tedbirlerinin yetersiz olduğu şeklindeki suçlamalarla ilgili olarak ABD Gözetim ve Hükümet Reform Komitesi'nde ifade verdi.
Özellikle komitenin Cumhuriyetçi başkanı Darrell Issa'nın, ''konsoloslukta güvenliğin yetersiz olduğu ve saldırılar öncesinde hazırlıksız yakalandığı'' yönündeki sert eleştirilerini sürdürdüğü oturumda, Dışişleri Bakanlığı yetkilileri, binadaki Amerikan ve yerel güvenlik görevlilerinin sayısının, temsilcilik tarafından talep edilen miktarla tutarlı olduğunu belirtti.
ABD Dışişleri Bakanlığı'nın diplomatik güvenlik bürosunda görevli müsteşar yardımcısı Charlene Lamb, ''11 Eylül sırasında Bingazi'deki konsoloslukta doğru sayıda güvenlik unsuru vardı, temsilcilik de bu yönde mutabıktı'' dedi. Lamb, saldırı esnasında konsoloslukta 5 diplomatik güvenlik görevlisi ve bunun yanında ilave Libyalı görevliler ve bitişikte ani müdahale timinin bulunduğunu aktardı.
ABD Dışişleri Bakanlığı'nın İdareden Sorumlu Müsteşarı Patrick Kennedy de risk ve kaynak aktarımı konusunda düzenli değerlendirmelerde bulunduklarını ve bu sürecin hem sahadaki hem de Washington'daki deneyim sahibi uzmanlar eşliğinde yürütüldüğünü kaydetti.
Kennedy, ABD konsolosluğuna saldırıyı, ''düzinelerce ağır silahlı kişi tarafından düzenlenmiş eşi benzeri görülmemiş bir saldırı'' diye niteledi.

-Obama yönetimine eleştiri-

Oturumda Cumhuriyetçi üyeler, Obama yönetimini, saldırıdan hemen sonraki ilk tepkilerinde, saldırının nedeniyle ilgili kamuoyunu yanıltıcı açıklamalar yaptığı şeklindeki, özellikle Cumhuriyetçi başkan adayı Mitt Romney'nin sık sık dile getirdiği eleştirileri de tekrarladılar.
Yönetimin olaydan hemen sonraki ilk açıklamalarda, saldırının ABD'de çekilen İslam karşıtı filme yönelik kendiliğinden gelişen protestolardan patlak verdiği söylenmiş, daha sonra ise olayı ''terörist saldırı'' diye niteleyen açıklamalar yapılmıştı. Açıklamalardaki bu farklılık, seçim yılında Cumhuriyetçilerin ve özellikle de konuyu seçim kampanyası malzemesi haline getiren Romney'nin, Obama yönetimine karşı sert eleştirilerine neden olmuştu.
Cumhuriyetçiler, yönetimi 11 Eylül saldırılarının yıl dönümünde ''yeterli hazırlık yapılmadığı gerçeğini ört bas etmeye çalışmakla'' suçlarken, Demokratlar ise Cumhuriyetçileri ''bir trajediden siyasi avantaj çıkarma peşinde koşmakla'' eleştiriyor. Bu karşılıklı düellonun, bugünkü oturuma da yansıdığı görüldü.
Bakanlık yetkilileri, Cumhuriyetçilerin bu konudaki eleştirileriyle ilgili olarak da ABD'nin BM Daimi Temsilcisi Susan Rice'ın sözleri de dahil olmak üzere bu ilk açıklamaların, o zamanki istihbarattan kaynaklandığını savundu.
Kennedy, ''Diplomatik yetkililer de dahil olmak üzere herhangi bir yönetim yetkilisi, 16 Eylül'de televizyona çıksaydı, Büyükelçi Rice'ın dediklerinin aynısını söylerdi. O anda Büyükelçi Rice'ın elindeki, istihbarat camiasından gelen bilgi, bendekiyle aynıydı. Elimizdeki en iyi bilgileri paylaştığımızı her zaman belirttik ve bu bilgi zaman içinde evrim gösteriyor. Şu nokta kesin ki bugün geçmişe göre daha çok şey biliyoruz'' diye konuştu.
Oturumda söz alan, Libya'daki ABD güvenlik ekibinin eski şefi Yarbay Andrew Wood ise bakanlık yetkilileriyle ters bir söylem sergileyerek, Bingazi'deki ABD misyonunda diplomatik güvenliğin ''sıkıntılı'' olduğunu ve Libya'daki güvenlik timlerinin sayısının da konsolosluğa saldırı öncesinde azaltıldığını öne sürdü.
Wood, ''Bingazi'deki güvenlik sıkıntılıydı ve benim orada olduğum süre içerisinde de hep böyle olmaya devam etti. Durum belirsizdi ve bazı Libyalılardan gelen raporlar, durumun daha da kötüleştiğine işaret ediyordu. Diplomatik güvenlik zayıflığını sürdürdü. Nisan ayında burada sadece bir ABD diplomatik güvenlik yetkilisi vardı'' diye konuştu.
Libya'dan geçen ağustos ayında ayrılan Wood, şubat ayında ülkeye geldiğinde güvenliğin çok zayıf olduğunu ve o dönemde sadece bir diplomatik güvenlik yetkilisinin Bingazi'de konuşlu olduğunu söyledi.
Lamb ve Kennedy ise Wood'un iddialarını reddederek, bölgesel güvenlik yetkilisinin personel taleplerinin karşılandığını belirtti. Lamb, Cumhuriyetçi Kongre üyelerinin yönelttiği, Wood tarafından da desteklenen, ''Wood'un görev süresi uzatılsaydı, bu durumun saldırı sırasındaki gelişmelere etkisi olurdu'' yönündeki iddialarla ilgili olarak da Wood'un ekibinin başkent Trablus'da konuşlu olduğunu ve zamanının neredeyse tamamını orada geçirdiklerini kaydederek, ''Bu hiçbir fark yaratmazdı'' ifadesini kullandı.
Öte yandan, Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Sözcüsü Tommy Vietor, ABD Başkanı Barack Obama'nın İç Güvenlik ve Terörle Mücadele'den Sorumlu Yardımcısı John Brennan'ın Libya'da Libya Devlet Başkanı Yusuf el-Magarif de dahil olmak üzere, üst düzey Libyalı yetkililerle temaslarda bulunduğunu bildirdi.
Vietor, yazılı açıklamasında, Brennan'ın temaslarında Bingazi'deki konsolosluğa düzenlenen saldırıyla ilgili olarak, Libya'nın saldırının sorumlularının adalet önüne çıkarılmasında ABD'ye daha fazla katkı sağlama yolunda atabileceği spesifik ilave adımlar dahil olmak üzere, devam eden soruşturmanın ele alındığını belirtti.
Vietor, iki tarafın da terörizme ve şiddet içeren aşırılığa karşı koymaya yönelik güçlü kararlılıklarını teyit ettiğini aktardı.