(DOĞANIN ALFABESİ)

Bir önceki köşe yazımda Doğada bulunan şifrelerden söz etmiştim. 

Bunları araştırmak, görmek ve çözümüne ulaşmak öyle bakmakla elde edilebilecek bir meziyet olmadığını da vurgulamak gerekiyor. 

Bu tür şifrelerin çözülebilmesi için bilimin, ilimin, öngörünün ve bahsi geçen şifrelerin dilini de bilmek gerekiyor. 

Birçok yazısını takip ettiğim kişilerin arasında yer alan Reşat Dengiç Bey’in ‘Doğaki şifreler’ konusunda pek çok yazısını okumuştum. Yaptığı bilgi paylaşımlarında gözlemlediğim her zaman savunduğu tek bir konu vardı. 

O da ‘doğada gizli olan şifreler’ idi.

Bu şifreleri çözmek ve anlam yüklemek mümkün mü? Sorusu ilk akla gelen sorulardan bir tanesidir. 

Şunu belirtmeden de geçemiyorum. Bu soruların cevabını birebir şahit olduğum pek çok konuda ispatı yapılmıştı. 

Meydana gelebilecek afetler ve toplum olarak hepimizi ilgilendirecek olan olayların öngörülerini doğada bulmak mümkün müydü? 

Evet. Mümkündü.

Peki! Bu nasıl oluyordu. 

Sayın Dengiç Bey bunu şu şekilde anlatıyordu.

‘Dünya canlı! 

Ve  ben 17 yıl boyunca gece gündüz onun lisanını öğrenmeye çalışarak, sonunda onunla iletişim kurmayı başardım... Karşılığında o da bana olacak tüm olayları net olarak bildirmekte... 

Şükürler olsun ki beni hiç yanıltmadı!...

 Ben, Doğa'dan bir yaprak dahi koparmam, çünkü belki o yaprakta bana Toprak Ana çok önemli bir olayın mesajını veriyordur... Bunları anlamanız çok zor gerçekten... Şimdi anlıyor musunuz? Neden, Eski Türklerin ve Kızılderililerin, Doğa'ya saygılı olduğunu Doğa'daki hiç bir şeye dokunmadıklarını.’ Diyordu.

Geçtiğimiz günlerde Nasa’nın yapmış olduğu bir açıklama bütün bu konuşulanları doğrular niteliği taşıyordu.

Yapılan açıklamada ‘Doğanın Bir Alfabesi’ olduğunu uydu fotoğrafları ile anlatarak kanıtlıyordu. 

Okuduğum yazıda ;

‘ Dünya’ya ait yeteri kadar uydu fotoğrafına bakarsanız, fiyortlar, nehirler, dağlar ve bulutlardan oluşan alfabenin tümünü görebilirsiniz. 

Her şey Nasa’nın uydularından birinin çektiği Dünya görüntüsünde “V” şeklinde görünen bir duman sütunuyla başladı. 

Kısa zaman içinde, buzullar, fırtınalar, göller ve kraterlerde daha fazla harf bulmak için bağımlılık yaratan bir ava dönüştü.

Nasa bilim yazarı Adam Voiland yıllar boyunca binlerce uydu fotoğrafında harf şeklinde doğal olayları arayarak, yavaş yavaş tüm alfabeyi topladı ve çevrimiçi bir galeride biriktirdi. Proje çok popüler oldu ve kısa zaman sonra, Voiland ikinci raunda başladı ve “Uzaydan ABC” adlı bir çocuk kitabı için tüm alfabeyi bu sefer büyük harf olarak toplamaya başladı.

Dünya’nın alfabesini bulmak, Nasa’nın Worldview görüntüleri veya Google Haritaları’nı uydu modunda, gecenin geç saatlerine kadar taramayı gerektiriyor. 

Voiland, bu süreçte, bazı harflerin saklanması muhtemel yerlerini öğrendi. Mesela fiyortlar, buzullar ve deniz buzları düz çizgisi çok olan A, X, E ve W gibi harfleri aramak için doğru yerler’. Diyordu.

Okumuş olduğum yazı Reşat Bey’i tamamı ile doğruluyor ve bu konu hakkındaki görüşlerini sorduğumuzda şu yorumu yapıyordu.

‘Hep soruyorsunuz bana nasıl biliyorsun her şeyi önceden diye... Buyurun cevabı NASA'dan geldi... Ama daha işin çooook başındalar... Doğanın lisanını çözmek, işaret ve sembollerin ne anlama geldiklerini çözebilmek benim 17 yılımı aldı... 

Gördüğünüz gibi benim yaptığım ne medyumluk, ne kahinlik, ne de hokus pokus ve ne de 3 yada 5 harfliler... 

Ben Doğa'daki işaretleri okurum ve tüm tahminlerimi ona göre yaparım... Ancak, itiraf etmeliyim ki, eğer Filoloji okumasaydım, Güneş Dil teorisini tam anlamıyla bilmeseydim, Dünya'da çok az kişinin sahip olduğu "Gerçek" anagram bilgisine sahip olmasaydım bunu asla çözemezdim...

Doğrusunu söylemem gerekirse, Nasa'nın yaptığı bu açıklama beni onurlandırdı... Yaptığım işin doğruluğunu tescilledi. Ama, bir kaç dil bilmeyen, Güneş Dil teorisine vakıf olmayan adam ve de gerçek anagram bilgisine sahip olmayan kişilerin bunu bilmesi imkansız. Tam 17 yıl gecemi gündüzüme verdim bu işi öğrenmek adına, tam 17 yıl!...

 Kısacası, özetle arkadaşlar; Dünya canlı! 

Ben 17 yıl boyunca gece gündüz onun lisanını öğrenmeye çalışarak, sonunla onunla iletişim kurmayı başardım... Karşılığında o da bana olacak tüm olayları net olarak bildirmekte... Şükürler olsun ki beni hiç yanıltmadı! Diyordu.

İşte bizlerin farkı da burada, bizler sıradan yaşantılarımız ile bir koşturmaca selinde boğuşup dururken gözden kaçırdığımız bu ve benzeri o kadar çok konu vardı ki. 

Belki de bu ve benzeri konuları okumak için bile vakit bulamayan nice insanlar var aramızda. Bu koşturmaca içinde kendimizi geliştirmek adına dahi bir şeyler yapamayan ya da fırsat bulamayan bizleri aydınlatacak o özel kişilerin varlığı bizlere güç katıyor. 

Yaptığım araştırmalar ve gözlemlediğim, şahit olduğum konular şaşkınlık verecek derecede bahsi geçen bütün savları doğruluyor. 

Bu şifreleri ancak bilim, ilim, öngörü ve kendine münhasır dili kapsayan geniş bir bilgi yelpazesini kapsıyor. 

Doğa Ana’nın yapmış olduğu uyarıları bizler göremiyoruz. 

Sevgi ile kalın.

Kaynak : http://www.natgeotv.com/tr/ozel/uydu-fotograflari-dunya-yuzeyindeki-alfabeyi-ortaya-cikardi