NEZAHAT GÖÇMEN

Yaz aylarında yoğun ilgi gören yeryüzü güzelliğine merhaba! Marmaris Orhaniye’de bulunan ‘Kızkumu’ denizin içinde, koyun tam ortasında patika bir yol. Marmaris ve çevresi yeşilin her tonu ile gezilecek görülecek bir yer. Çam ormanları enfes bir görüntü oluşturuyor.  Orhaniye’nin Selimiye yolu üzerinde olması kolay ulaşım sağlıyor.  

 İlk defa geldim. Yıllardır plajda görevli bir arkadaş belgeselci edasıyla anlatmaya başladı. “ Bu yol bildiğimiz yollardan değil.  Kırmızı halı misali 650 metre uzunluğunda 1 – 1,5 metre eninde kırmızı kumdan oluşan yol.  Yürüme yolunun derinliği yer yer 50 santimetreyi buluyor. Kum şeridinin sağı ve solu da derin. Bu yolda su sadece ayak bileklerinizi geçiyor,  kırmızı kumun bittiği yerde 20 metreyi bulan bir derinlik başlıyor ve bu noktadan sonra suyun içine çekiliyorsunuz.   Biraz daha öteler ise yengeçlerin yaşam alanı.  Marmaris’in 30 kilometre güneybatısında ve Turgut'tan 2,5 kilometre uzaklıkta. Hisar önü Körfezi'nin önemli turist ve yat demirleme bölgesinden birisi. Koyun ortasında Şövalye Adası var. Gözlem noktası olarak kullanıldığı tahmin ediliyor. Kalıntıları kıyıdan da görebilirsiniz.  Arzu ederseniz kaleye çıkın” Etrafı çam ormanlarıyla dolu.  Huzur ve dinginlik var. Mavi gökyüzü ve ormanların suya yansıması, görsel bir şölen sunuyor. 

Kızkumu’nda doğa muhteşem

Kızkumu’na geldiğinizde, aşk acısıyla efsanelere konu olan kızın heykeli ve suyun ortasında yürüyen insanlar ilginiz çeker. Bir yandan fotoğraf çekip bir yandan doğayı izlerken muhteşem doğa ile buluşmanın keyfini yaşayacaksınız.  Şaşkınlıkla ortamı gözlerken siz de dayanamayıp, denizin ortasında yürüyüş yapmak için terlikleri yavaşça kıyıya bırakma eylemi yapıyorsunuz.  Koyun ortasına kadar kanal gibi ilerleyen sığlık var. Deniz her daim sakin,  çarşaf gibi. Köylüler size rehberlik ediyor.  Anlatırken gözleri parlıyor. 

Dalga sevmeyenler için muhteşem bir yer. Med- cezir olayında su yükseldikçe derinlik yaklaşık 1 metre olabiliyor. 

Sular çekilince kırmızı kum sizi yürümeye davet eder.  

Kızkumu isminin büyük bir aşk efsanesinden geliyor olması dilden dile dolaşarak bölgeyi oldukça çekici hale getirmiş. Deniz tepesi ve kıyıya bağlantılı ve türlü türlü mitolojik efsanesi var.   En çok ilgi çeken efsanesi korsanlarla olanı..

 Kızkumu’nu Kızkumu yapan aşkın efsaneleri 

Büyük aşklar sonuçlanmaz. Yüzyıllar boyu dilden dile dolaşan efsane sayısı birden fazla. İşte bunlardan bir tanesi; Köyün en güzel kızının sevdiğine kavuşması için eteğine kum doldurarak karşı kıyıya geçip sevdiğine kavuşma hayali ve efsanesi; Bir efsaneye göre güzel prenses Bybassos Kralı'nın kızı korsanlardan kaçmak için denize açılır. Yüzme bilmediği için eteğini kumla doldurur ve koyu geçmeye çalışır. Hava kararınca yolunu kaybeder ve kumu bitince boğulur. 

Bir başka efsane; Erkek karşı tepede bekler. Kız eteğindeki kumu döke döke gider ama kum bitince oracıkta batar ölür.  Yüzyıllar sonra bile efsaneleri dinlerken yorum yapmamak elde değil.  “Karşı tepede bekleyen ey sevgili! Gelseydin de sevdiceğinin karşıya geçmesine yardımcı olsaydın.” denilse de olan olmuş. 

Dilden dile dolaşan bir etkileyici efsane daha; Çok eskiden kralın kızı ile bir balıkçı birbirini deli gibi sevmiş.  Kral kızının balıkçı ile evlenmesine asla izin vermez.   Babasından korkan kız balıkçı ile gizli gizli buluşmaya başlar. Kral bunu duyunca küplere biner ve kızını bir gece takip ettirir. Krala şöyle bir haber ulaşır. Balıkçı denizden geliyor ve ıslıkla bulunduğu yeri işaret ediyor.  Kızınız ile kumsalda gün ağarana kadar aşk oyunları oynuyorlar. Kral gece kızını yakalıyor ve askerlerine kumsalda ıslıkla balıkçıya göndermeler yapıyorlar. Delikanlı ışığı görünce sevdiceği zannediyor, kayığına atlıyor ve koşuyor. Kız delikanlıyı görünce askerlerin elinden kurtulup koşmaya başlıyor.  Ama koyun öbür koyun ucuna yetişemiyor. Sevda bu atıyor kendini sulara.  İşte o anda kızın adım attığı her yer kumsala dönüşüyor.  Peşinden koşan askerler ise bastıkça deniz gömülüyor.   Kız kayığa kadar koşabiliyor, Fakat bir okçu delikanlıyı hedef alarak fırlatıyor okunu.  Kız ve delikanlı birbirine sarılmış halde iken ok kıza saplanıyor. İşte denizkızın kanı ile kırmızıya boyanmış.   Delikanlı kızı alıp gidiyor. Bir daha kimse haber alamıyor. 

Plajın adını aldığı Kızkumu efsanesinin güzeller güzeli prensesinin heykeli bakımsız kalmış.  Heykelin bazı uzuvları acımasızca kırılmış. Her şeye rağmen dimdik ayakta kalmaya çalışıyor. 

 Batık bir patika üzerinde yürümek hissini doya doya yaşayabileceğiniz bir yer.  

Uzun süre Kızkumu plajında kalmak isterseniz mutlaka şemsiye ve sandalyeniz yanınızda olsun.  Marmaris’ten hareket eden jeep safari turlarının, doğanın eşsiz güzelliğiyle buluştukları yer. Fotoğraf çekme ve deniz içinde yürüme etkinliğini bitirince yollarına devam ediyorlar. Bir anda alan boşalıyor. 

 Tur yapan jeepler sık sık plaja uğruyor. Plaj bir anda kalabalıklaşıyor.  Boyları hiçbir zaman 1,47 cm’yi geçmeyen, bol püsküllü, bodur Midilli atına binen çocuklar, deniz kıyısında birkaç tur atıyor.  Bir de emektar deve var ki gelene gidene dişlerini göstererek “Hoş geldiniz! Güle güle…” Mesajları veriyor.   Her yerde olduğu gibi,  deve ve papağanla fotoğraf çektirme furyası var. 

 Papağana baktım, belli sözcükleri tekrar etse de bulunması gereken yer insan omuzu değil.  Özgürce hareket edemiyor.  Hiç istemedikleri bir ortamda elden ele, omuzdan omuza fotoğraf için kullanılıyor.  Dağların denize indiği yerde insan elinde ne geziyorsun güzel papağan?

İsteyenler deve üstünde doğayı birkaç metre yukardan izliyor. Mavinin içinde kırmızı kumdan yol, dağ, deniz muhteşem. Koya demir atmış yelkenliler tablo gibi. Geniş ve bakir kalmış bu koyu haziran ayında ziyaret ettim. 1 adet kafe var.  Kızkumu dibinde otomobiller için park yeri yok. 500 m uzağında karavan ve otomobiliniz için paralı yerler bulabilirsiniz.  Civarı motel ve pansiyon dolu.  Kuşbakışı ve göz hizası aynı güzellikte.  Orhaniye’den yoğun ateş böceği sesi ile geçip gidersiniz.300 metre ilerde Hisarönü mahallesinin cumartesi günleri pazarı kuruluyor. Köy pazarı meydanında bulunan kafede doya doya kahvenizi yudumlayın.

Nereye gidersen git, her zaman yuvaya dönüş saati vardır. Kızkumu’nda da öyle, dönüş vakti geldiyse toplanma vakti gelmiştir.

Kızkumu’ndan Marmaris’e dönerken Hisarönü’nde bulunan 900 yıllık çınar ağacı görmeye değer. Tarihi çınarın gölgesinde oturarak, yöresel yiyecekleri tatmadan dönülür mü? Ayşe hanımın Anıt Çınar’ın altında taş fırında yaptığı ata ekmeğinin lezzeti nefis. “900 yıl dile kolay, kaç nesil geçti bu anıt ağacın altından kim bilir?”

 Çınar, anıt ağaç olarak koruma altına alınmış.  Ağacın üzerinde gözler oluşmuş, ağlamış ve hala ağlıyor. “ Ey Çınar, senin derdin ne? Neden ağlarsın için için?” İnsan baktıkça etkileniyor. 

***

Eğer hiç gitmediyseniz;  Rotanızı Orhaniye’nin simgesi haline gelmiş Kızkumu’na çevirin. Terlikleri plajın kıyısında bırakın,  mavinin içinde kırmızı suyolunda adımlayın, kulaçlayın, kucaklayın. İsteseniz de istemeseniz de kırmızı yürüyüş yolu insanı büyülüyor ve kendinizi bırakıyorsunuz. Yolun kenarlarının derin olduğunu bile bile eteklerinizi tutarak yürüyün, ama hayallere dalmadan yürüyün. Prensesin düştüğü nokta sizi de çekebilir. 

Efsanelerin hepsinde bir genç kızın yaşadıklarına hüzünlendik mi hüzünlendik. Efsaneler asırlarca dillerde dolaşsın. Hüzünler efsanelerde kalsın. Kızkumu plajı etkilendiğim bir koy olarak hafızama kazındı.

Güzellikler hepimizin olsun.