Kur’an: İslâmiyet âlem-i mânevîsinin / mânevî âlem hükmünde olan İslâmiyetin güneşi, temeli / her şeyin ölçüsünü veren, her şeyin kıvamının nasıl olması gerektiğini gösteren, plân ve programının nasıl olması icab ettiğini nazara veren bir mühendislik harikası, göstergesi yani hendesesi.

     Ve avalim-i uhreviyenin / ahiret âlemlerinin mukaddes / mübarek, aziz haritası.

     Ve Allahın zatının, sıfat ve niteliğinin, esma ve isimlerinin ve şuun-i İlâhiye’nin / Allahın fiil ve işlerinin kavl-i şârihi / açıklayıcı sözü, tefsir-i vazıhı / açık bir şekilde tefsiri, bürhan-ı katıı / kesin delili, tercüman-ı satıı / parlak tercümanı.

     Ve şu âlem-i insaniyetin / insanlık âleminin mürebbîsi / terbiye edicisi ve yetiştiricisi.

     Ve insaniyet-i kübra / en büyük insanlık, kapsamlı insanlık anlayışı olan İslâmiyetin / Müslümanlığın Hakka teslimiyet ve bağlılığın mâ / su ve ziyası / ışığı.

     Ve nev-i beşerin / tüm insanların hikmet-i hakikiyesi / gerçek hikmeti, içyüzü, mânâ ve anlamı yani var ediliş, dünyaya gönderiliş hikâyesi ve dünya sonrasının ne olduğu ve ne olacağını izah eden / açıklayanı ve bu hususta yol göstereni.

     Ve insaniyetin / insanlığın; onları saadet ve mutluluğa sevk eden / yönlendiren hakiki gerçek mürşidi / doğru yolu gösterici rehberi ve hâdisi / Allahın hoşnutluğunu kazandıranı.

     Ve insana hem bir kitab-ı şeriat / kanun kitabı. Hem bir kitab-ı dua / dua kitabı. Hem bir kitab-ı hikmet / varlıkların yaratılış sebeplerini açıklayan bir kitab. Hem bir kitab-ı ubudiyet / kulluk kitabı. Hem bir kitab-ı emir / emir kitabı.

     Ve davet / Hakka çağırış kitabı. Hem bir kitab-ı zikir / zikir kitabı. Hem bir kitab-ı fikir / fikir ve düşünce kitabı. Hem bütün insanın bütün hacat-ı maneviyesine / manevi ihtiyaçlarına merci / merkez, müracaat / başvuru yeri olacak çok kitapları tazammun eden / içeren tek, câmi / içinde toplayan bir kitab-ı mukaddes / kutsal bir kitabtır.

     Hem bütün evliya / ibadet ve takvalarıyla Allaha yakın kulların, sıddıkîn / özü sözü doğru insanların, urefa / irfan sahibi kimselerin, muhakkikinin / hakikati araştırıp bulanların; muhtelif / çeşitli meşreplerine / tavır ve tutumlarına, ayrı ayrı mesleklerine / usul, tarz ve yollarına; her birindeki meşrebin mezakına / zevkine lâyık, o meşrebi tenvir edecek / aydınlatacak, her bir mesleğin mesakına  / mensuplarını sevkettiği amaca muvafık / uygun, onu tasvir ve ifade edecek birer risale / mektup ve kitap ibraz eden / ortaya koyan mukaddes / mübarek, kutsal bir kütüphane / kitaplık hükmünde; bir kitab-ı semavî / Cenab-ı Hakkın gönderdiği İlahî bir kitaptır. 

     Çünkü Kur’an: Arş-ı Azam / Allahın hakimiyetini ifade eden İlahî makamından, her isminin mertebe-i azamından / en büyük mertebesinden gelmiştir.

     Çünkü Kur’an: Bütün âlemlerin Rabbi itibarıyla Allah’ın kelâmı / sözüdür.

     Hem bütün mevcûdatın İlahı ünvanıyla, Allahın fermanıdır. Hem bütün semavat ve arzın Hâlık’ı / Yaratanı namına bir hitabıdır. Hem, rububiyet-i mutlaka / Allahın kayıtsız şartsız terbiye ediciliği cihetinden bir mükâlemesi / konuşmasıdır.

     Hem, saltanat-ı amme-i Sübhaniye / Allahın her şeye hükmeden, her şeyi kuşatan,yönetici hakimiyeti hesabına bir hutbe-i ezeliyesi / ezelî bir hitabıdır.

     Hem, rahmet-i vâsia-i muhita / her şeyi kuşatan geniş rahmeti nokta-i nazarı / bakış açısından, bir defter-i iltifatat-ı Rahmaniye / sonsuz merhamet sahibi olan Allahın iltifatlarını içine alan bir defterdir.

     Hem, uluhiyetin / Allahın hakimiyeti ile kâinattaki her şeyi kendisine ibadet ve itaat ettirmesinin azamet-i haşmeti / ihtişamının büyüklüğü haysiyetiyle, başlarında bazen şifre bulunan bir muhabere / haberleşme mecmuasıdır.

     Ve şu sırdandır ki, “Kelâmullah” ünvanı kemâl-i liyakatle / tam lâyık olmasından ötürü, Kur’ana verilmiş ve daima da veriliyor.

     Kur’andan sonra, sair / diğer enbiyanın / nebilerin kütüp / kitapları ve suhufları / sahifeleri derecesi gelir.