erde eğitimcilik olması hasebiyle bu konu üzerine bir yazı yazmak şart oldu…

Hatta geç kaldığımı da itiraf etmeliyim.

Bundan sonra sektöre net ve yalın yorumlarla yüklendiğim gibi övgü ile bahsedeceğim alanların varlığının da artmasını umut ediyorum.

Gün geçmiyor ki her köşe başına bir özel okul ya da kolej açılmasın…

İki ay önce geçtiğiniz her hangi bir sokakta, (izbe ya da işlek fark etmiyor) bir özel okul açıldığını müşahede ediyorsunuz. Ve soruyorsunuz. 

Bu kadar bolluğun esası ne?

20 yıla yaklaşan devlet, özel okul, dershane, kpss, kolej ve idarecilik tecrübemle diyorum ki;

Bu iş artık ayağa düşüyor.

İşten anlamayan hızarcı, hırdavatçı, uncu, mücahit, müteahhit, kara para aklayıcı okul açıyor. Bu okullardan da medet umuyor. İlk sene belki doluyor ama sonuç hüsran. 

KURUMSAL OKULLAR DIŞINDA

Bu sektörde net olarak söylemeliyim ki; kurumsal marklalar ve zincir okullar ve kolejler dışında ( birde isim hakkı alan ama içi kof olan bayii okullar) çoğunluğu batmaya ve yok olmaya mahkûm görünüyorlar. Bir müddet sonra her yer özel okul ve kolej çöplüğü olacak. (oldu!!!) 

Önüne gelen, aklından geçen okulculuğun, kolejciliğin ayrıntılarını derinlemesine bilmeyen masum yatırımcılar ve hayal avcısı bazı öğretmen ve idareciler bu işin suyunu çıkarmak üzere. 

Geçen yıl irili ufaklı başkentimizde açılan kurum sayısı beş yüzün üzerinde…

Bu yıl bu açılacak olan okul ve kolej sayıları yine buna yakın…

Ekonomik olarak daralmanın yaşandığı …

Doların 4.60’larda…

Euro’nun 5.  küsürler de ( ki güncel rakamı yakalayamadım, sürekli değişiyordu. Merkez bankası müdahale etti, edecek söylentisi sadece 2 saat  dövizin ateşi söndürüyor sonra bir bakmışsın tekrar alevleniyor. Ama bunlar “faiz lobisinin işi” lafını bırakmaz ve net tedbirler almaz isek bu iş uzar gider.)

Benzinin 6.40 TL’ye geldiği bu günlerde. 

Okulculuğu 10 bin liraların altında yapan okulların kolejlerin batmaması mümkün gözükmemektedir.

5 bin, 7 bin, 9 bin gibi rakamlar, batmanızın önüne geçemez. 

Bilin ki üzülerek ifade ediyorum, düşük rakamlarla öğrenci alıyorlar ise bir yerlerden çalacaklardır.

Nedir bu yerler.

Öğretmenlerin maaşı…

Öğretmenlerin sigortası…

Elden ödenen ve gerisin geriye bir kısmı alınan maaşlar…

Yemeklerden kısıntı…

Kalitesiz besin ve ürün kullanımı…

Yabancı öğretmen diye yutturulan, aslında Taksim’de, Ulus’da, Kızılay’da  saat satıcısı kıvamındaki native (yabancı) öğretmenler…

BU BİR UYARIDIR

Devletin, daha doğrusu MEB’in bu konuda tedbir alması lazım. Her önüne gelen, parası olan okul açmamalı…

Bu okul açanların zihniyeti ve vizyonu araştırılmalı…

Bu adamların Türk Eğitim Sistemine ne katkıları olacakları, belirli süzgeçlerden geçirilmelidir. 

Bilirsiniz ki genel olarak bizim ülkede, özel olarak yerel de ise bir işin para kazandığı şayiası çıkar ise gözü açık ama saf yatırımcıların hepsi o sektöre yönelir. 

Peşi sıra…

Ardı ardına…

Pazar araştırması…

Sektörel analizler yapılmadan…

Eyle dümdük (bu arada iyi reklamdı) okul açar isen…

Cibilliyetsiz insanları da başına koyar isen seni veliyi soyulacak bir metaa olarak görür. Veliyi üzer, veli ise ilk senenin ardından kendine yeni okul arayışına giriyor(girer). Bu sefer gittiği yerde de mutlu olamıyor. 

Şıp sevdi dediğimiz benim deyimimle “ayran gönüllü” veli her yıl okul değiştiriyor.

Okulcuklar ya da kolejcikler veli memnuniyetini, otel memnuniyeti ile karıştırdığı için…

Veli kayıt olsun da!!! 

Nasıl olursa olsun mantığı ile veliye promosyonlar sunuyor.

Buda öğrenci disiplininin, başarısının hak getireceği ortamlara sebebiyet veriyor.

Bu noktada kurumsal ve ulusal markaları ayrıca hakkını yemememiz lazım gelen yerel de kuvvetli üreticisi, yatırımcısı öğretmen ve eğitimle ilintili kurumları istisna tutuyorum.

NETİCE-İ KELAM:

Devlet bu konuda tedbir almaz ise kısa süre sonra batan okullar, mağdur veliler, işşiz kalmış öğretmenler. 

Kötüsü…

Ortaya saçılmış bir nesil olacak. Bu konuda maalesef herkesler, işin acı tarafı yetkililer seyirci kalıyor.

İvedi şekilde bu konuya çözüm üretilmeli.

On metrekare bahçesi olmayan bir yerde ilk ve anaokulun hatta lisenin açılmasına nasıl izin verilir.

Benzin istasyonunun dibine okul yapılır.

Bu durum görmezden gelinir. 

Alkollü yerler ile dip dibe kurumlar olur. Geçiştirilir.

Bu duruma net ve kesin çözümler bulunmalıdır. 

Yoksa doğacak mağduriyetler ciddi olacaktır. 

Bilemem bizim köşe yazılarımız ne kadar gündem olur.

Ama ben bir not düşeyim tarihe. 

Bakkal amcaların büyük AVM’ler karşısında kaybolduğu gibi…

Belli bir dayanağı…

Sermayesi…

Birikimi olmayan bu kurumlar batacak…

Sonrada geleneksel Türk  bakış açısıyla ben demiştim der. Hata caka satar üstüne bir de yazmıştım derim.

NOT:

Aslında bu konuyu söyleyerek belki arı kovanına çomak sokuyorum ama yazımızın üst kısmında belirtiğim gibi özel kurumlarda, kolej, okul, lise, temel lise, sürücü kursu, akşam lisesi…

Çalışan eğitim emekçilerinin hakları yasal çerçevede güvence altına alınmalı. 

Asgari ücretin altında çalışan.

Mesai kavramı gözetilmeyen.

Sigortası yatmayan ya da az yatırılar. 

Bankaya paranın üst limiti yatırılıp bir kısmını elden alan.

Aldığının bir kısmını tekrardan kurucuya iade eden, maaşlarını aylarca alamayan( ki maalesef bu aralar bu durumu sıkça duymaya başladık)  öğretmen arkadaşların hakları meclis marifetiyle güvence altına alınmalı. Okul ve kolejlerinde açılıp kapanması delik deşik edilmiş mevzuatlarla değil, ciddi denetimle (Bağımsız denetimciler olabilir. Bu konuda zafiyet var. Mesela yok daaa!!!

Adam müfettiş kendisinin bilmem kaç özel okulu var…

Bilmem de MEB’in üst düzey yöneticisinin korumasındaki okulun kaç şubesi var. Hükümete yakın sendikanın ya da muhalif sendikanın temsilcilerinin el altından ortaklığının bulunduğu kaç okulu var!!! Siyasete girmiş milletin vekilin, vekillik marifetiyle kurduğu okulcuklar.)

MAASKALASI OLMALI

Ücra köşede ki bir kurum da, merkezdeki bir kurumda da bir alt limit oluşturulmalı…

(mesela asgari ücretin iki katı altında hiçbir öğretmen çalıştırılamaz. 2 yıl süre ile yeni mesleğe başlayanlar ise asgari ücretin altında çalıştırılamaz, sigortası ise şu limitin altında olamaz denmeli)

Bu konuda yabancı öğretmenlerin statüsü…

 MAALESEF Kİ Türk öğretmenlerden daha iyi. Yasalar ile yabancı kökenli öğretmenler korunmakta.

Bu noktada Milli eğitime çok ciddi çaba sarf edilip aslında çok basit tedbirler ile bu sorunların üstesinden gelinmeli. Özel eğitimle ilgilenen yetkililer “5” Evlerden çıkıp, kendi özel okullarını kurma sevdasını ( Su akarken testimizi dolduralım anlayışını) bir kenara bırakıp milletin evlatları ve pırıl pırıl yeni öğretmenlere istihdam oluşturacak çözüm önerileri geliştirmeliler.

Selam ve saygılarımla