Devlet sıhhat ve sağlık olarak değerlendirildiğinde kişi hayatı için olduğu kadar cemiyet hayatı için de sağlık ve sıhhat kaynağı olmalıdır. Devlet toplum sağlığını, saadetini, mutluluğunu, emniyetini, güvenini sağlamalıdır.
Devleti tarif etmeye kalkmak koyun derisinde pösteki saymak kadar ihtimallidir. Her düşünür kendine göre, kendi arzu ve talebine göre devlet tarifi yapar. Devletin unsurları ne kadar fazla ise o kadar çok tarif geliştirilebilir. İnsanların yaşama biçimlerine göre, idarecilerin aile veya sınıfına göre, işbaşına geliş şekillerine göre, idare ediş biçimlerine göre tanımlar yapılabilir.
Herhangi bir yazılı veya ağnet’te bulunabilecek, harcıalem bilgileri şöylece özetleyelim;
Devlet, toprak bütünlüğüne bağlı olarak siyasal bakımdan teşkilatlanmış millet veya milletler topluluğunun oluşturduğu tüzel varlıktır.
Tarih boyunca birçok devlet tanımı yapılmıştır.Devletin ortaya çıkışı, ne işe yaradığı ve geleceği hakkında felsefi tahliller yapılmıştır. Devletin teşekkül etmesine sebep olan unsurların başında toprağa yerleşme ve tarımın düzenli şekilde yapılması gelir.
Devlet felsefesi alanında fikir beyan eden filozoflardan Eflatonn’da devlet, birlikte yaşama mecburiyetidir. Aristoteles’te “doğal bir oluşum”, Ancillonn’da dil, iletişim ve toplumsallıktır. Hobbess’da devlet, herkesin herkese karşı savaşını sona erdirmek için ortaya çıkar. Rousseauu, Spinoza ve Locke da toplum sözleşmesidir. Fichtee’de saf insan amacının yüce aracıdır. Schellingg’de mutlak, Hegell’de özel iradedir. Günümüzde de birçok siyaset bilimci ve filozofun farklı tanımları vardır. Hukuki açıdan devlet, genellikle unsurlarından hareketle tanımlanır. Buna göre devlet; “Ülke ya da vatan adı verilen belirli bir coğrafya üzerinde yaşayan insan topluluklarının bir egemenlikk anlayışı ve hukuku içinde bir siyasi iktidar altında teşkilatlanmasıdır.
Devleti unsurlarına göre tanımlamak da mümkündür.
İnsan unsuru: Halk ya da millet unsuru olarak da adlandırılabilir. Belirli bir alanda birlikte yaşayan ve çeşitli bağlarla ortak yaşama iradesi gösteren insan topluluğudur. Bir devleti oluşturacak insanların sayısı hakkında bir alt sınır yoktur. Yeni anlayışa göre devletin kurulabilmesi için manevi nitelikte bağlar yeterli olup bu manada birlikte yaşama iradesinin doğması yeterlidir.
Egemenlik unsuru: Siyasal iktidar unsuru olarak da adlandırılan bu unsur, Devletin esas kurucu unsurudur. Belirli bir yeryüzü parçası üzerinde yaşayan insan topluluğunun üstün irade çerçevesinde örgütlenmesidir. Egemenlik kavramı otoriteden farklı olarak ülke içinde biricik meşru güç kaynağı olmayı ifade ederken, ülke dışında (uluslararası alanda) bağımsız olmak anlamına gelmektedir.
Ülke unsuru: Ülke, coğrafi anlamda bir bütünlük teşkil eden ve sınırları belirlenebilir bir kara parçasını ifade eder. Ancak devletin sınırları konusunda bir tartışma bulunması mümkündür. Ancak devlet sınırları öngörülebilir bir toprağa sahip olmalıdır. Devletin ülkesi kara ülkesi, deniz ülkesi olabilir.
Tekli devlet
Siyasi otoritenin tek merkezde toplandığı, merkezî otoritenin tek bir anayasa ile sağlandığı devletlerdir. Yasama organının yaptığı kanunlar bütün ülkede uygulanır. (Danimarka, Fransa, İngiltere, İsrail, İtalya, İrlanda, Norveç, Yunanistan, Türkiye)
Birleşik devletler
Birden fazla devletin kendi aralarında gerçekleştirdikleri bir anlaşma ile birleşmeleri sonucu oluşan devletlerdir. İki şekilde olabilir:
• Konfederasyoon: Bağımsız devletler tarafından egemenliklerini koruma şartı ile oluşturulan ve üye devletlere diledikleri zaman ayrılma hakkı tanıyan karma devlet biçimidir. (günümüzde örneği yoktur, eski İsviçre, Almanyya ve ABD)
• Federasyoon: Ortak bir anayasa altında birleşen devletlerin oluşturduğu devlet biçimidir. Bu tip devletlerde ayrıca her federasyonun kendi anayasası, yürütme ve yargı organları vardır. (Almanyya, ABD, Kanadda, Avusturyya, Avustralyya, Rusya)
Egemenliğin tek kişiye ait olduğu monarşik devlet, Egemenliğin belli bir sınıf veya gruba ait olduğu oligarşik devlet, Egemenliğin kaynağının dine dayandığı teokratik, din devleti. Din adamlarının sözü geçer. Her şeye din adamları karar verir. Egemenliğin halka ait olduğu iddia edilen demokratik devlet biçimi.
Bir devletin devlet olarak nitelendirilebilmesi için diğer devletler tarafından tanınmasına gerek yoktur. Zira tanıma sadece uluslararası alanda ilişki kurmak için gerekli bir işlemdir. Bu yüzdende uluslarrası kuruluşlara göre devlet sayısı değişiklik gösterir.
Bütün toplumlar, bir devletin varlığı ile nitelenmezler. Avcı ve toplayıcı kültürler ve küçük tarıım toplumlarında devlet kurumları yoktur.
İnsanlığın yaratılışı, nüfusun artması, sahilde, ovada, dağda, başka başka şartlarda yaşayan insan topluluklarının oluşması bin yıllar sürmüştür. Avcı, toplayıcı, çalıp çırpıcı, toprak işleyici, hayvan ehlileştirici, savaşçı insan mizaçları, yaşanan çevre ve şartlar ırkların, kavimlerin, giderek küçük toplulukları oluştururken Süleyman Peygamber zamanında devletler ortaya çıkmaya başladılar.
Devletin doğuşu, insanlık tarihindeki ayrıcı bir geçişi göstermektedir, çünkü devlet oluşumunda söz konusu olan siyasi gücün merkezileşmesi, toplumsal değişim süreçlerinde yeni dinamikleri ortaya çıkarır.
Devlet siyasal bir birliktir. Bunun için her şeyden önce devleti kuran bireyler arasında kültürel bir birlik lazımdır. Ancak kültürel birlik devletin yaşaması için yeterli değildir. Tarihte görülen birçok iç savaşlar kültürel birliğin devlet kurulmasında yeterli olmadığını göstermektedir. Ülkelerdeki içsavaşlar anayasal düzenin kurulmasının ne kadar gerekli olduğunu ortaya koymuştur. Hukuk devlet ilişkisinin kavranması açısından önemlidir.
Devlet belli bir coğrafi sınır içinde, yurt, ülke, vatan üzerinde yaşayan insanların belli kurumlar oluşturarak ortak gaye peşinde, ortak irfan, dil beraberliğinde ortak zaferler kazanmaları ve ortak acılar yaşamalarının, millet olmalarının resmi makamıdır.
Devlet ortak gayeye ulaşmak için, ortak değerleri korumak ve geliştirmek için, ortak zaferler kazanmak ve bu ortak zaferi paylaşmak için, doğadan veya başka insanlardan doğacak ve yaşanacak ortak acıları dindirmek için oluşturulan bir kurumdur. Devlet bir kurumdur ama kurumlar topluluğudur. Yani devlet kurum olarak kendisinden beklenenleri yerine getirebilmek için alt kurumlar oluşturmak zorundadır. Devlet bir sistematiktir.
Bir üst yönetici, onun yardımcıları, yardımcıların memurları uzar gider. Zaman içinde üst yöneticinin akıldan, izandan uzaklaştığı görüldüğü için onu denetlemek, onu firenlemek için yeni kurumlara ihtiyaç duyulmuş ve yeni oluşumlar gerçekleştirilmiştir. Ya da ihtilaller, isyanlar, başkaldırılar, kalkışmalar, savaşlar olmuştur. Devlet iktidardır, güçtür, kurallar koyma keyfiyetini elde tutmaktır. Ortak kazanımları yönlendirme şansıdır. Devlet imqandır. Bu imqanı herkes elde etmek ister. Böylece devleti ele geçirme, yönetimi ele geçirme istek ve hırsı doğmuştur.
Kimi insanlarda ahlak, namus, vicdan, insaf, adalet duyguları diğer kimilerine göre daha gelişmiş, öne çıkmıştır. Kimi insanlarda, hırs, istek, doymazlık öndedir. İşte insanlık tarihi boyunca bu iki güruhta yer alan insanlar birbirleriyle çekişip dururlar. Ancak insan her şartta kendi istek ve taleplerini başka insanlarca kabul edilmesi için, hep kutsallamıştır. Bu yüzden kimse ayranım ekşi demez. İnsanlara hoş gelen güzel sıfatları kendi arzu ve isteklerine siper ederek yoluna devam eder.
İnsan her güzelliğin ve her çirkinliğin kaynağıdır. Devlet kimde olursa olsun işleyen bir çark varsa, kurallar belli ise, hukuk herkesin bağı ise, kimin yönetici olduğu çok önem arz etmez. İşte bunun için, her gelen yöneticiye göre durum değişmesin diye anayasa ihdas edilmiş. Anayasanın temel maddelerini ayrıntılayan kanunlar ihdas edilmiş. Kanunlar yetmemiş, tamimler, şerhler, içtihatlar oluşmuş. Amma ve lakin gelen her yönetim eğip bükerek, kanunları yok sayarak, başka başka yorumlayarak başka insanların zararına, yönetimdekilerin çıkarına uygun uygulamalar yapmaktan hiçbir devirde vaz geçmemişlerdir.
En son gelinen noktada parlamenter sistem, başkanlık nezdinde parlamenter sistem, senato denetiminde parlamenter sistemler geliştirilmiştir. Yetmiyor. Başka devlet biçimleri aranıyor. Fakat işin aslı insandır. İnsanı işlemezseniz, onun niteliklerini değiştirmezseniz, güzel sıfatlarını öne çıkarıp, kötü sıfatlarını engellemezseniz, hiçbir devlet ediş, yönetim biçimi toplum için ‘Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi’ olmayacaktır.