İSTANBUL- Deprem anı, deprem öncesi, deprem sonrası gibi durumlarda çocuklara ne yapılmalı, deprem bölgesindeki çocukların psikolojik boyutları değerlendirmeleri ve deprem çocuğa nasıl anlatılmalı gibi konularda izleyicilerine bilgiler sağladılar. Yayının detayları sizlerle… Keyif dolu bir hafta dilerim.

“Değerli hastalarımız, hasta yakınları, Avrasya ailemiz, tüm izleyenler hepiniz canlı yayınımıza hoş geldiniz. Avrasya ailesi olarak Türkiye’yi derinden etkileyen 11 ili vuran Kahramanmaraş depreminde ölenlerimize Allahtan rahmet, yaralılara şifalar diliyoruz” diyerek program başlayan moderatör Gönül Dilek, “Zeytinburnu Avrasya Hastanesi olarak Hatay, Adıyaman, Malatya gibi afet bölgelerine ekiplerimiz hemşirelerimiz, ambulanslarımızla, medikal malzemelerimiz, ilaç malzemelerimizle destek olmaya yaralar sarmaya çalıştık. Ekibimize gelince onlarla toplandık emeklerine başarı belgesi takdim ettik Yaşadıklarını gördüklerini sorduk, tarif edemediler, kelimelere dökemediler.

Tarihe geçen çok sayıda ölümlerin olduğu, hasarların büyük olduğu bir felaketi yaşadık. Hastanemize gelen depremzedeler oldu 80 saate yakın enkaz altında kalan yaşam mücadelesi veren bir depremzedemizi, tedavisini tamamlayarak sağlığına kavuşmuş şekilde taburcu ettik. Dileriz bir daha yaşanmasın. Hala depremi yaşayanların, ya da yaşamayıp ekranlardan izleyerek yaşananlardan etkilenenlerin psikolojik bir korku savaşı içerisindeyiz. Sevdiklerimizi kaybetme kaygıları yaşıyoruz. Çocuklarımı bırakıp yan odaya gitmeye korkuyorum diyenler var.

Bugün Deprem ve Çocuk konulu yayınımızla sizlerleyiz. Avrasya Hastaneler Grubu Yeni Doğan Yoğun Bakım Ünitesi Bilimsel Danışmanı Neonatolog Prof. Dr. Asiye Nuhoğlu, Çocuk Hastalıkları Uzmanımız Uzm. Dr. Selen Özmen Deprem anı, öncesi ya da sonrası etkilenen çocuklar için neler yapmalı neler olabilir, bunlardan bahsedecekler bize” şeklinde konuştu.

Prof. Dr. Asiye Nuhoğlu:

Değerli izleyiciler sizlerin de çok iyi bildiği gibi şubat başında yaşanan deprem 11 vilayeti ve 16 milyon nüfusu etkiledi. Bu olaya sadece bir deprem diyemeyiz yüzyılın afeti diyebiliriz gerçekten olağanüstü bir durum. Ben kendim Çukurovalıyım o bölgeler çok iyi bildiğim ve yaşadığım bölgeler bunun dışında yaşım gereği birçok afet ve kriz gördüm.  Biz bu olayı sadece deprem ve çocuk değil de “afetlerde ve krizlerde çocuk sağlığı” gibi daha geniş anlamda yorumlayabiliriz. Ülkemizin deprem ve fay hattı kuşağında olduğunu düşünerek yaşanan olaylardan ders çıkartarak önümüzde ki yıllar da neler yapmalıyız.

Öncelikle bu tarz afetlerde en çok etkilenen kesim çocuklardır. Yaş grubu küçük ve özel gereksinimi olan çocuklarda bu sorunlar daha da artar. Özellikle ilerleyen dönemlerde yani 3 aydan sonra neler yapılmalı, 1 yıldan sonra neler yapılmalı bunları konuşmalıyız. Orada yaşamını sürdürmeye devam eden çocuklarda ilerde oluşabilecek enfeksiyonlar, AKUT sorunlar ve en önemlisi psikolojik travmaları en zararsız şekilde atlatabilmeleri için çok ciddi çalışmalar yürütülüyor. İnşallah önümüzdeki yıllarda sürdürülebilir birtakım çalışmalar yaparak olası depremlere karşı fizibilite çalışmaları yapılır. Amacımız öncelikle bilinçlendirme ve bilgilendirme yapmak desteklerimizi sürdürmek. İlkyardım bana göre en önemlisi. İlk yardım deyince aileler diyecek ki biz sağlıkçı değiliz fakat sağlıkçılara verilen ilk yardım programı başka normal bireylere verilen ilkyardım programı başka bu programları aldıkları zaman afet anında daha faydalı olunabilmesi mümkün. Bunların yanında çocuklarda çok ciddi problemler görülebilir. Travmalar basit çizikler, şişlikler, kızarıklıklar hatta ciddi beyin travmalarına kadar gidebilir fakat bedensel travmalar bir yana psikolojik travmalar özellikle çocuklarda daha önemli olabilir. Deprem bölgesinde yaşamayan diğer bölgelerde yaşayan çocukların bile çeşitli medya platformlarından etkilenerek ciddi sorunlar yaşadığını görebiliyoruz. Bunun dışında akut problemleri, solunum yolu enfeksiyonlarına ve virüslere bağlı hastalıklar, sindirim sistemi bozuklukları, bulaşıcı hastalıklar, uyuz vb. hastalıklar artış gösterebilir. Kronik sorunu olan hastalar özel gereksinimi olan hastaların hiçbirinin programının aksamaması lazım. Tüm canlılar bizler için çok önemli.

"Verilemeyen inatçı kiloların sebebi böbrek üstü bezleriniz olabilir" uyarısı "Verilemeyen inatçı kiloların sebebi böbrek üstü bezleriniz olabilir" uyarısı

Genç çocuk doktoru sevgili Selen’den çocuklarda bu ay içerisinde rastladığımız sorunlar ve neler yapılabilir en öncelikli yaklaşımlarımız neler olmalı şeklinde görüşlerini almak istiyorum.

Uzm. Dr. Selen Baran Özmen:

Öncelikle tüm Türkiye’ye geçmiş olsun diyorum. Çocuklarda ruhsal problemler gerçekten çok ciddi boyutta, örnek olarak akut stres bozukluğu yani bir olay sonrası gördüğümüz daha kısa süreyle ama ciddi boyutlarda olabilen bir psikolojik rahatsızlık olabilir. Çocuk bunun sebebiyle uyku problemleri uyku terörü gibi sorunlar yaşayabilir ciddi kaygılar anksiyete ve ilerleyen dönemlerde travma sonrası stres bozukluğu dediğimiz 1 aydan 1,5 yıla kadar sürebilen çocuğun ciddi boyutta hayatını etkileyebilecek bir takım psikolojik sorunlar doğabiliyor. O yüzden bu konuların üzerinde yoğunlaşmamız lazım. Bu anlamda çocuklara vermemiz gereken güven duygusu ve çocuğa olağan akışını en kısa sürede normale döndürebilmek. Ailelerin kendi aralarındaki deprem konuşmalarından çocukları uzak tutması gerekir. Aileler fark etmese bile çocuk bu konuyu dile getirmemiş olsa dahi birtakım kaygılar yaşayabilir. Özelikle afet bölgesinde olan çocuklarda suçluluk duygusu da olabilir kesinlikle çok dikkat etmemiz lazım bu tarz konuları çocuklarımızla sakince konuşarak halletmemiz gerekir. Anlayabilecek yaştaki çocuklara bunun yaşanan bir afet olduğunu ve nasıl mücadele etmemiz gerektiğini çocuktan kaynaklı bir hatadan dolayı olmadığını bunun normal bir olay olduğunu her zaman başımıza gelebilecek bir afet olduğunu doğru bir şekilde anlatmamız gerekir. Çocuğa güven duygusunu aşılayabilmek için ilk yapmamız gereken onu anlayarak onun seviyesine inip konuşabilmek. Çünkü fark etmesek bile çocuk içinde çok şey yaşıyor olabilir bu yüzden mutlaka konuşarak bunları açığa çıkarmak ve gerekli güveni sağlamak lazım. Onun dışında resim müzik oyun oynama gibi çocuğun kendini ifade edebildiği etkinliklere ağırlık vermemiz gerekiyor. En kısa sürede eğitim öğretime ve olağan hayatına dönebilirse ancak o şekilde çocukları o ortamdan uzaklaştırmış oluruz. Psikolojik destek kesinlikle çok önemli. Bu anlamda çocukları yakından izlememiz gerekir. Psikolojik destek ilk etapta yapmamız gereken şey sonrasında bir takım beslenme problemleri olabiliyor. Özellikle emziren annelerin yaşadığı strese bağlı ciddi anlamda bir süt azalması olabiliyor. Endişe etmeyip annenin gün gün emzirmeye devam etmesi gerekir kesinlikle emzirmeyi bırakmamamız lazım yavaş yavaş 3-4 gün içerisinde sütü artacaktır. Çünkü anne sütü çocuğun hayatta kalabilmesi, bağışıklığı, büyüme ve gelişmesindeki en sağlıklı besindir. Zaten o ortamdaki hijyen ayrıca bir sıkıntı olduğu için annelerin sütüm kesildi diyerek hemen mamaya başlamaması gerekir tekrar tekrar deneyerek anne sütüyle çocuğu beslemek en doğru yöntem olacaktır. Onun dışında beslenme açısından çocukların hem bu dönemde hem de ilerleyen dönemlerde malnütrisyonuna çok dikkat etmemiz gerekiyor. Ciddi beslenme yetersizliklerine bağlı çocuklarda gelişim geriliği gelişebiliyor. Özellikle 5 yaş alttı çocuklar için çok daha önemli ve bu uzun süreli bir izlem sadece o an için değil birkaç sene sonrasında devam ettirecek bir izlem süreci olacağı için buna dikkat etmek lazım. Tabii ki o ortamda taze gıda bulunması ayrı bir sorun onların taze tutulabilmesi ayrı bir sorun o yüzden her ne kadar önermesekte afet bölgesinde paketli gıdalar yaş grubu itibariyle geçici bir süre tercih edilebilir olması lazım. Onun dışında çocuklarda bulaşıcı hastalıklar salgınlar bunlara çok dikkat etmemiz lazım. Çevre kirliliğiyle beraber ishaller çok sık görülebilir. Yine aynı şekilde bulaşıcı hastalıklar kapsamında çocuklarda akut üst solunum yolu enfeksiyonu görülebiliyor bu anlamda da destek sağlanması gerekli. Bu tür afetlerde maalesef kızamık vakası çok hızlı yayılıyor. 6 ay ile 15 yaş arasında kızamık aşısı aşılama durumuna bakmaksızın yapılması uygun görülüyor. Her ne kadar afet bölgesinde yapılsa da Türkiye’nin her yerine göçler oluyor dolayısıyla kesinlikle çocuklarınıza 9.aydaki aşıyı ekstradan yaptırmanızı öneriyorum. Bir diğer aşı olarak da menenjit ve tetanos aşılarını yaptırmalarında kesinlikle öneriyorum. Çocuklarımızın ruh sağlığını korumak kesinlikle gelecek nesiller için çok önemli.

HABER: ELİF HAYVALI